Mustafa AKYÜREK


FLOYD´UN KARA ÇIĞLIĞI

Mustafa AKYÜREK


                                                                                                           Nerdesin Roberto ben

                                                                                                              Son Obisiyim Apaçilerin

                                                                                                              Kirlettiğin yarınımı şimdi

                                                                                                              Newyork sokaklarında arıyorum

 

                                                                                                                             Süleyman OKAY

     George Floyd öldü…

     Akılda kalan son sözü “nefes alamıyorum” olmuştu.

     Evet… Floyd nefes alamıyordu, ölüme giden yolda an´ın insafına sığınmış saniyeler, dakikalar tanıktır buna.

     Floyd´un çağrıştırdığı özgünlük eskiyen ve unutulmaya yüz tutmuş sıcak coğrafyanın vahalarına kadar uzanır.

     Siyah ten, beyaz diş, kıvırcık saç…

     Fotoğraf karelerine giremeyen yorgun ve yoksul atalar, köleler, serfler…

     Gemilerle Yeni Dünya´ya taşınan Kunta Kinteler…

     Kısaca uzun, çok uzun zaman öncesine tutunan çileli hayatlar.

     Yaklaşık 500 yıl öncesinden gelen kara yazgı(!)

     20-25 kuşak boyunca soyu Floyd olan bir siyahi…

     Bu siyahi bütün Dünyanın gözü önünde çağdaş(!) bir şerifin beyaz ellerinde, pardon dizlerinin altında boğularak zamansız ölüme gönderildi.

     “Nefes alamıyorum” diye diye kocaman bir Dünya arenasında son trajediyi oynadı. Sessizce aramızdan, aranızdan ayrılıverdi.

     Acılar yaşanırken Dünya haritasının en kör köşesinde kalabalıkların elinde dövizler vardı:

     “Nefes alamıyorum!” 

     George Floyd´un son sözleri kocaman bir slogan oluverdi. Bu slogan uzun süre baldırı çıplaklar arasında dolaşımda olacak.

     Ha, bir de “diz çökme” eylemi var…

     Hemen hemen alanlarda bulunanların tümü  diz çöktü; beyaz şerifler(bazıları) bile…

     Unutmadan, Kanada başbakanı da diz çöküp bu kervana katıldı notunu düşmek gerekir diye düşünüyorum.

     Ardından İngiltere, Fransa, Almanya… Ve adını sayamadığım nice beyaz ülke insanı alanlara indi…

    “Nefes alamıyorum” dediler; diz çöktüler!

    Şimdilerde toprağın derinliğinde nefes alan (!) Floyd sanırım bir iç sesle şunu diyordur…

    “Sağolun, varolun…”

    “Ama geç kalmadık mı?”

    “Kalmadınız mı?”

    Olup bitenler dilimize pelesenk olmuş bir turnusol kağıdı. Ancak, bu turnusolun  görünen yüzü “Kan Gülleri” ile bezenmiş.

     Bu güllerin uzak akrabası “Şiraz Gülü” Doğu´dan Batı´ya siyahi Floydlara, beyaz Georglara ve Merylere “Esmer Selamlar” gönderirler.

    Beyaz ölüm demeye dilim varmıyor… ölümler genelde solgun sarı, pörsümüş nilüfer.

    Burada sözkonusu olan siyah ölüm… içi kara, dışı zenci ölümü.

    Korkarım Floyd´un ölümü de unutulacak, diğerleri gibi.

    Boyalı basın, renkli cam ağız birliği yaparcasına “Corona” sonrasını konuşadursunlar…

    Heybeleri çek-senet koçanlarıyla dolu Dünya liderleri portföylerini çoğaltadursunlar ve küresel demokrasiden dem vursunlar…

     İniltiler hiç kesilmeyecek.

     Korku eşikleri ardından yine ölümler olacak.

     Dünyanın kör noktalarında bile bu yaşananlar lanet teknoloji çağında yakınımızda, avuçlarımızda.

     Ve biz, siz çaresiz durumda arena basamaklarında seyircileriz.

     Çok değil, unutulana kadar Floyd dediğince “nefes alamıyorum” demekliğimiz sürüp gidecek.

     Burada sözü Süleyman Okay´a bırakmalı…

 

    “Bir bilsen yangınlığımı Roberto

     bir bilsen

     ben yaşayan kiniyim Apaçilerin

     bir bilsen bir bilsen

     bir bulsam seni”

 

                                                                                          akyurek1956@hotmail.com

                                                                                            15.06.2020