Halit KATKAT


Gaz müjdesi ve muhalefetin tavrı

Halit KATKAT


 

Devlet büyüğümüz bir hafta önceden, cuma günü müjde vereceğini açıkladı. Ama ne hikmetse bu müjde ne sokakta ne de sosyal medyada kimseyi heyecanlandırmadı. Açıkladığı müjde günler öncesinden tahmin edildi.
Müjde Karadeniz´de 320 milyar metreküp doğalgaz bulunmasıydı. Bu müjdenin doğru olup olmaması, işletilip işletilmemesi, eksen değişikliğine neden olup olmaması bir yana öncelikle işçi ve emekçiler bu müjdenin kendi yaşamlarını etkileyip etkilemeyeceğine bakıyorlar. Bir de bu ve benzeri yerine getirilmeyen “müjdeleri” ya da vaatleri daha önce çok duyduklarından inandırıcılığı kalmıyor. Medyada bu konunun yorumcuları da inandırıcı bulmuyor; zira ‘İstanbul´dan yola çıkıp sahaya iki ayda varan geminin üç haftada bu işi başarması inandırıcı değil´ diyorlar. Daha da inanılmaz olan ise şimdiye kadar bulunan rezervin yüz katının bulunması.
Diyelim bulunan bu müjde doğru ve açıklanan kadar ya da daha fazla rezerv var. Peki bunun emekçi halka faydası ne olacaktır?
Türkiye 70 milyar metreküpten fazla gaz alım anlaşmasına sahip ve 50 milyar metreküpünü tüketiyor. Elde fazladan 20 milyar metreküp alım anlaşması var. Daha önemlisi bu kadar kapasitemiz ve üstüne “al ya da öde” sözleşmelerimiz de var. Yani bu gaz çıksa bile birkaç kez zarar edeceğiz. Sadece 2019´da tüketemediğimiz miktar için cebimizden çıkacak para 2 milyar dolar seviyesinde…
Ortadoğu bölgesi özellikle petrol, gaz ve tarım potansiyeli bakımından dünya zenginliklerinin önemli bir kısmını barındırır. Fakat aynı zamanda bu bölgede yaşayan Arap halklarının yaşam koşulları kalkınma ve gelişim göstergeleri açısından ise neredeyse dünyada en kötü olanlardır. İktidarda olan siyasi rejimlerin çoğu emperyalist güçlere bağlı yozlaşmış, despotik monarşilerdir. Diğer yandan anılan ülkelerin hemen hepsinde sektör belli bir zümrenin hatta belli ailelerin elinde ve iktidarda kalma aracı olarak da kullanılıyor.
Türkiye´de doğal gazın (savunma sanayii ve inşaatta olduğu gibi) bir klik tarafından sahiplenilmesi, sermayenin belli bir zümrede birikmesi sürecini de keskinleştirecek ve sınıfsal çelişkileri daha da arttıracaktır. Bu arada sermayenin Türkiye´ye olan “ilgisi de” artacaktır. Görülen çıplak gerçek şu ki bu müjdenin emekçi halkın yaşamında bir iyileşmeye yol açmayacağı açık. Tıpkı 2020 yılı içerisinde petrolün varil fiyatının 70,25 dolardan 9,12 dolara düşmesinin akaryakıt fiyatlarında bir düşmeye yansımadığı gibi.
Muhalefet yapmayı sadece iktidarın konuşmalarına yanıt verme olarak anlayan muhalefet partilerini bu konuda ne söylemişler bir bakalım.
CHP cephesinden Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Grup Başkanvekili Engin Altay ve eski cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce hayırlı olsun dileklerini peşinen paylaştılar. Milletimizin refahı ile ilişki kurdular. Muharrem İnce hızını alamadı ve “Mavi Vatan´ın tamamında arama çalışmalarına devam edilmelidir” çağrısı da yaptı.
İYİ Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı bulanlara teşekkür ederken “1 metreküp bile bulunsa memleketimiz için bulunmuş” ifadesi ile enerjinin faturasının halka, kârlarının ve mülkünün AK Parti´ye ait olduğu gerçeğini göz ardı etti.
HDP´de Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan ise “Saray´ın israf rejimi iki yılda kasayı tüketti. Doğal gaz yalnızca ara gazı verir. Çöküşü durdurmaz!” açıklaması ile bu “müjdenin” halka getirisi götürüsü ya da çevreye etkisinden hiç bahsetmedi.
AKP´den kopan Gelecek ve Deva Partileri ise ‘hayırlı olsun´la yetindiler.
TMMOB´a bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO) iktidara koşullu ‘evet´ diyor. MMO Enerji Komisyonu başkanı “Mutlaka BİZ çıkartmalıyız” diyor. Sonra bunu başarı olarak gördüğünü, “Sadece bugünkü iktidarın başarısı değil” diyor. AK Parti´nin “yerli ve milli enerji” propagandasını ödünç aldığı MMO, “Arama gemilerindeki yabancı personel yerine Türk personel yetiştirilmeli” sözleri ve “Yurtdışına döviz ödeyeceğimize kendi kaynaklarımızı kullanmak daha doğru” yaklaşımıyla, iktidarın politikalarını yeterli bulmadığını; ama evet dediğini en açık şekilde ifade etti. Yani biz çıkarırsak evet. Bu durumda ilk defa MMO iktidar yandaşı bir pozisyona düşüyor. Biz dediğiniz devlet bu gazı çıkarsa ne olacak? Getirisi uluslararası şirketlere, 6 ile 10 yıl sürecek sondaj masrafları halka ait olacak. Bugün çağımızda ulusal burjuva diye bir sınıf kalmamıştır. Ulusal sanılan bütün firmalar uluslararası tekeller ve banka sermayesi ile çıkar ilişkileri ve ortaklıklar içerisindedir.
Bir meslek odasının, esasında hem çevreyi hem ülke çıkarlarını hem de halkın çıkarlarını düşünerek bunun yerine yenilenebilir enerji, rüzgar ve güneş enerjisine yatırım yapılmasını savunmalıydı. Hem bitmeyen bir kaynak, yani bu gaz gibi altı yıllık değil, hem de teknoloji bakımından dışa daha az bağımlı, hem de çevreyi kirletmiyor.