Nurullah ER


GEÇEN HAFTA URFA´DAYDIM

NURULLAH ER


Geçen hafta Urfa´daydım.
22Haziran 1984 yılında Kurtuluş Savaşında kahramanca mücadele gösterdiği için, “Şanlı” unvanına kavuşan Urfa!...
Mevsimin en sıcak günleriydi.
Sıcaklık kırk derecenin üzerinde seyrediyordu. Bulutsuz mavi gökyüzünde güneş ışınları, kiremit kaplı binaların, ekin tarlası firezlerinde ışıl ışıl oynaşıyordu.
Bunca sıcağa rağmen Urfa ovasında köylüler tarlalarında, başında omuzlarına kadar poşuları, ayağında şalvarlarıyla; pamuk, biber, mısır sulamakta, domates, salatalık, kavun karpuz toplamaktaydı, büyüklü küçüklü, kadınlı erkekli.
Urfa bereketli toprakların yanı sıra, tarih kokan bir şehirdir.
Tarihte kurulan ilk 180 şehrin biride Urfa olarak bilinir.
Rivayete göre harabeye dönen şehir, Nemrut tarafından yeniden inşa edilir. O günden günümüze kadar bir çok uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır.
Urfa, Peygamberler şehri olarak da bilinir. İlk akla gelen Hz. İbrahim ve Balıklı Göl.
Balıklı Göl, Urfa kalesinin eteklerinde, şehir merkezinde asırlık çınarların ve söğüt ağaçlarının bulunduğu bir yerdir. Efsaneye göre Hz. İbrahim devrin hükümdarı Nenmrut´a karşı halkı putlara tapmamaları konusunda ayaklandırır ve tek Tanrılı inancı savunur. Nemrut, Hz. İbrahim´in bu tutumuna karşı yakalatarak, kalenin eteklerinde yaktırdığı ateşe kaleden aşağı attırır. O anda Allah tarafından; “ Ey ateş! İbrahim´e serin ve selamet ol” emri üzerine, ateş su, odunlar ise balık olur. Halil İbrahim´in düştüğü yere Halil-ür Rahman Gölü adı verilir ve kutsal yer haline gelir. Ayrıca, İbrahim Peygamberin doğduğu mağara ve oradan çıkan su şifalı su olarak bilinir. Nemrut, Hz. İbrahim´in aşık olduğu evlatlığı Zeliha´yı da kaleden aşağı attırarak düştüğü yer göl haline gelerek kutsal sayılmaktadır.
Balıklı Göl çevresini gezinirken kutsallığına öne çıkaran tutum ve davranış içerisinde bulunulmaktadır. Gezenlerin çoğunluğu yerli turistlerden olup, balığa yemler atılarak dualar edilmekte. Çevre de asırlık ağaçların altında ise genellikle Suriyeliler gölgelenmektedir.
Urfa´da milattan önce on bin yıl öncesinin tarihin izleri de görülmektedir. Urfa´ya hemen yirmi km. uzaklıkta Göbekli Tepe´de yapılan kazılarda; tapınak kalıntıları, taş yontular, bereket Tanrısı heykeli ve kerpiç kalıntıları bulunmuştur. 1961 yılında başlayan çalışmalar bir ara durduktan sonra tekrar başlamıştır.
Göbekli Tepe, İngiltere´de bulunan Stenheg den ve Mısır Piramitlerinden 7500 yıl daha önce, yerleşik hayatın merkezi olduğu tespit edilmiştir. Böylesi bir tapınak abidesi insanların ibadet için ilk toplandıkları yer olarak kabul edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığının faaliyetleriyle hizmet veren Göbekli Tepe yabancı turistlerinde ilgi alanıydı.
Urfa´nın yakıcı sıcağına rağmen gezip gördüğüm tarihi eserler ve kalıntıları alıp götürüyor insanı o yüz yıllara. Zaman bu gün olduğu kadarda dün olarak yaşanıyor. Tarihin derinliklerine indikçe insanın değişime dair izleri görülse de, insanın benciliğinden, hırsından, çıkarlarından bir değişiklik olmadığı görülüyor. Bu duygu ve düşüncelerle yoğunlaşırken, sevgi ve insanlık ozanı Yunus Emre´nin şu dizelerini hatırlamadan edemiyor.
Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi.
Malda yalan, mülkte yalan
Git biraz da sen oyalan.