Halit KATKAT


Genel Temsil Yerine Mesleki Temsil

Halit KATKAT



Bugün halkın sorunlarını çözemeyen, halkın bütün taleplerini göz ardı eden bir iktidar var başımızda.
İktidarın başı geçenlerde Malatya´ya gitti. Malatya´da Servisçiler Odası başkanı servisçilerin sorunlarını dile getirince ona bir paket çay atarak “al çay iç keyfine bak” diye bir cümle ile yanıt verdi. Ki, bu servisçiler odası başkanı iktidar partisinin Malatya İl örgütü yöneticisi. Bu bize, İktidar Partisi milliyetçi ve mukaddesatçı seçmen temsiline dayanmış gözükse bile bugün kendi tabanındaki muhafazakâr veya milliyetçi de olsa insanların kaygılarının ortak olduğunun bir noktadan sonra suskunluklarını bozacaklarının bir göstergesidir. Toplumun geniş işçi ve emekçi kesimleri Türkiye´nin temel sorunlarının ne olduğu konusunda ortak görüşleri var, çünkü bu sorunları birebir gündelik hayatında yaşıyor ve deneyimliyor. Bugün işsizlik ve pahalılık bu kesimlerin ortak sorunu. Peki bu sorunları çözme işi nasıl olacak? Muhalefet partileri “biz çözeriz” diyor, ama nasıl çözeceklerinin bir formülü yok. Bize oy verin biz çözeriz diyorlar sadece… Genel seçimlerde AKP ve MHP´nin oluşturduğu Cumhur ittifakı ve onlara karşı kurulan CHP ve İyi Partinin oluşturduğu ve HDP´nin de desteğini bekledikleri Millet ittifakı karşı karşıya…
Halka çare olarak gösterilen sadece genel seçimler.
Halk bu iki ittifaka mahkûm hale getirilmektedir. Millet ittifakının iktidar bloğundan farkı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” istemesi. Seçim odaklı parti siyasetinin geldiği yer; yurttaşların her düzeyde mevcut ittifak sistemlerinden birini seçmeye kendini zorunlu hissetmesidir.
Sonuçta elde çok sayıda partinin etkili olduğu, ama iki karşıt blokta toplandığı bir siyasi mekanizma var. Bu nedenle var olan düzenlemeye “iki partili sistem” yerine “iki kutuplu” sistem de denebilir. Var olan sistemin yarattığı kutuplaşma ve partizan davranışların siyasal katılım üzerinde daraltıcı bir etki yarattığı kesin. Diğer yandan yerel yönetimlerin artan siyasi önemi partilerin oy tabanının coğrafi açıdan eşitsiz dağılmasıyla birleşince ittifak stratejileri yerel seçimlerde de etkili bir seçenek haline geliyor. Artık seçim odaklı parti siyasetinin her düzeyde mevcut ittifak sistemlerine ihtiyaç duyduğuna tanık oluyoruz. Sonuçta elimizde çok sayıda partinin etkili olduğu, ama iki karşıt blokta toplandığı bir siyasi düzenek var.
Ama bu şekilde temsil halkın sorunlarını çözme ve politika üretmede ne kadar etkili? Genel oy diye sunulan sandık sistemi bu iktidardan önce de vardı ve adil sistem değildi, işçi ve emekçilerin meclislerde söz ve karar hakkı bulunmuyordu. Her ne kadar kendilerini “halk”,”işçi”, “emek” ön eki getirilerek kurulan partiler aslında kastettikleri kitleyi temsilden hep uzak oldular. Evet bunun bir nedeni kutuplaşma olarak görülebilir ancak esas neden bu emekçi sınıfların bu partilerin kuruluşunda ve karar organlarında demokratik bir şekilde kendi iradelerinin olmayışıdır.
Demokrasi ve kapitalist üretim sistemleri açısından baktığımızda genel oy hakkı ile temsil, işçi ve emekçilerin taleplerini savunma ve kararlara katılma noktasında kapitalist üretim ilişkileriyle uyumlu değil. Kapitalist üretim çelişkisi bizzat üretim alanlarında olmasına karşın, temsil sistemi üretim alanlarının dışındadır. Bu temsil sistemi işçi ve emekçilerin bilincini bulanıklaştırma ve sömürü sistemini sürdürülmesi açısından sermaye sınıfının işine yaramaktadır. Böyle olunca işçi sınıfı farklı sendikalar tarafından bölünmüşken, bir de siyasi olarak ta farklı partiler tarafından bölünmektedir.
Sendikalar işyerlerinde işverenlerle karşı karşıya gelirken, yani çelişki işyerlerindeyken, kent yönetiminde ya da ülke yönetimindeki karar süreçlerinde yer almayan bir temsilin çözüme bir katkısı yok. Halbuki işverenler sermaye sahibi olarak ülke yönetiminin her noktasında karar alma süreçlerine bizzat ya da temsilcileri vasıtasıyla katılabilmektedirler.
Aynı durum meslek odaları için de geçerli, Meslek odaları her ne kadar meslektaşlarının hak ve çıkarları savunursa savunsun karar organlarında söz ve kararlara katılma hakkı yoksa, bütün çalışmaları boşa çıkma eğilimindedir. İktidarın ilerisini görerek meslek odalarını bölme hareketi boşuna değildir. Bu açıdan meslek temsilcilerinden oluşan yetkili yerel ve genel meclis uygulamasına geçilmesi için çaba harcanması demokrasi açısından bir zorunluluktur.