Haşmet KOLAĞASI


GERÇEK KORONA GRAFİĞİ VE BAĞIŞIKLIĞIN ÖNEMİ

Haşmet KOLAĞASI


Covid-19 olarak adlandırılan mutasyona uğramış korona virüsünün Türkiye serüveni 11 Mart 2020 tarihinde ilk vakanın teşhisiyle başladı. Hastalıkla ilgili çok şey öğrenildi ve Sağlık Bakanlığımızın, aslında ülke olarak bir takım çalışmasıyla başarılı olunduğu dünya kamuoyunda kabul edildi.

Ancak görsel olarak bir bakışta gerçeği yansıtacak bir grafik göremedik. Göremeyince de bazı uzmanların duygularını aktaran konuşmalarıyla nerede olduğumuz konusunda fikir edinmeye çalıştık. Bunu verebilmek için hangi verilerin tabloya aktarılmasıyla ilgili bir kafa karışıklığı var gibi görülüyordu. Tabi ki en önemli veri aktif hasta sayısıydı ve hangi tarihte aktif hasta sayısının hangi hızla yükseldiği ve hangi hızla düştüğü konusunda bir grafiği aşağıda sunma ihtiyacı duyulmuştur.

/resimler/2020-6/8/0933282116432.jpg

Aktif hasta sayısı, o anki hasta sayısı demektir ve toplam vaka sayısından toplam ölenleri ve toplam iyileşenleri düştükten sonra bulunan rakamdır. Tüm dünyada bu hastalık bir ay ya da kırk gün içinde hızla zirveye oturuyor, ama rakamın sıfıra yaklaşması en az üç-dört ay sürüyor ve grafikte de sona doğru düşüş yatay bir şekilde devam ediyor. Bir de bulaştırma oranı vardır. Bunu bulmanın en iyi yolu günlük vaka sayısını bir önceki gün vaka sayısına bölmektir. Dalgalanmalardan etkilenmemesi için günlük vaka sayısını önceki on günün vaka sayılarının ortalamasına bölmek daha sağlıklı netice verir. Hastalığın hızla yayıldığı ilk on günde bulaştırma katsayısı 4,5´larda idi, zirveye yaklaşırken 1,5´larda idi. Hastalığın hızlı düştüğü günlerde 0,74 idi. BUNUN ANLAMI YÜZ KİŞİ 74 KİŞİYE HASTALIĞI BULAŞTIRIYORDU. Bu dönemde grafik neredeyse dik olarak iniyordu. 10 Mayıstan itibaren katsayı 0,96- 0,92 bandına yükseldi.

Aktif hasta ayısı 80 binden 79 bine 3 günde, 79 binden 69 bine 5 günde, 69 binden 59 bine 3 günde, 59 binden 49 bine 3 günde, 49 binden 39 bine 5 günde düştüğü halde, 39 binden 30 bine 24 günde düşmüştür. Yani her 10 binlik düşüşü dikkate aldığımızda 30 binlik rakamları aşmak çok uzun bir zaman almış ve düşüş yataya yakın seyretmişti. Bunu normal bir süreç olarak ta kabul etmeliyiz. Üstelik hastalık kontrol altında ve düşmeye de devam etmektedir. Bunda iyileşen sayısına yakın bulaşan sayısının olmasının önemi vardır. Ancak normalleşme, hastalığın bitirilmesi kadar önemlidir. Dört ayın dolmasına 36 gün vardır. Sıfıra yaklaşmamız için aynı hızda bu süre yeterlidir. Bunun yanında gerçek vaka sayısı tespit edilenin 10 katı olarak ileri sürülmektedir. Diğer bir açıdan korona virüs, tespit edilenlerin dışında tespit edilemeyen ve hastalığı hissetmeden geçiren büyük bir çoğunluğu aşılamaya ve bağışıklık kazandırmaya devam etmektedir. Neredeyse nüfusun tamamını 1-2 yıl içinde elden geçirir. Bu kadar tedbire rağmen vaka sayısının uzun sürmesinin bir açıklaması da korona virüsün kendi gizli aleminde bulaşmaya ve sürü bağışıklığı kazandırmaya devam etmesidir. Onun için sorunu ne 65 yaş, ne de tedbirsiz vatandaşlarda fazla aramamak lazımdır. Bu hastalığın bir özelliğidir ve bütün ülkelerde böyle seyretmektedir.  05 Mayıs günü 18 kişi ölmüştür, 2019 yılında ortalama günlük ölüm sayısı ise 1.167 kişi idi. Bunun 18 kişi fazla olmaması için 18 yaşından küçük ve 65 yaşından büyük 9 milyon insanı dışarı çıkma kısıtlamasına tabi tutmak mantıklı değildir. 65 yaşındaki insanların dışarı çıkma sayısı 300 bin nüfuslu bir şehirde 30 kişidir, yani insanlar zaten olayın ciddiyetinin farkındadır.   

Dünya hayatı bir kaos düzeni değildir, onun bir yaratanı vardır ve mikroorganizmalar gelecek nesillerin ve türlerin sağlığı için programlanmıştır. Doğal hayatta nasıl ki aslanlar, sırtlanlar ve benzeri yırtıcılar; ot yiyenlerin türlerinin geleceğini garanti altına almak için programlanmışsa, bağışıklık sistemimizin savunma hücreleri de yabancı organizmaları ve vücudumuzun hücrelerini sürekli denetim ve testten geçirir. Hatta vücudumuz 10 hücre ürettiğinde bağışıklık hücreleri bunun en sağlıklı 2-3 tanesini hayatta bırakır, diğerlerini öldürürler, ama bu ölümde, hayatın ve sağlığın sırları vardır. Yoksa vücut çok dayanıksız olur.

Bağışıklık sistemini yavaşlatan 5 etken vardır. Bunlar; yaralanma, yanık, uykusuzluk, yorgunluk ve aşırı spordur. Bunun nedeni bu dönemde iyileşmenin kısa sürmesi için bağışıklık hücrelerinin çoğalan hücreleri öldürmemesidir. Bağışıklık sisteminin aktif savunma hücrelerinin sayısındaki azalma ile baskılandığı tespit edilir. Bağışıklık sisteminin aşırı ve düzensiz çalışması da Behçet, Lösemi, MS gibi hastalıkların sebebidir.

İnsana tanınan yaşama vücut ısısı aralığı 36,5- 37 derecedir. 36,5 derecenin altında kanser dahil mikroorganizmalar yaşama ve çoğalma ortamı bulur. 37,5 derecenin üzerinde tek hücrelilerin üremesi durur, Bağışıklık sisteminin ilk savunma hamlesi vücut ısısını yükseltmektir. 37,5 derece vücut ısısı aynı zamanda bölünen tek hücrelileri öldüren katil t hücrelerinin sayısını iki katına çıkarır. 41 derece vücut ısısının üstünde zamana göre hiçbir yabancı hücre sağ kalamaz. Almanya´da bugün ısıyla kanser tedavi eden klinikler vardır. Zakkum ekstresinin patentini Amerika´da alan Dr. Ziya Özel´in tedavi metodunun özünde bağışıklık sistemini uyarıp vücut ısısını 37,5 derecenin üzerine çıkarması vardı. Tabi bugün ilaçlarla uygulanan tedavilerden emin olunduğundan beyin gibi hassas organ ve hücrelerine vücut ısısının zarar vermemesi için ateş düşürücü ilaçlar da uygulanır.

Korona virüsün bulaşma katsayısının 25 derece hava sıcaklığının üstünde her bir derecede artışta yüzde 3,1 azaldığı bilim çevrelerince açıklanmıştır. Ayrıca Güneşte yarım saatten fazla kalmamızı tavsiye etmeyenler, tek hücreli korona virüsün güneş ışığında ölmeyeceğini söylemektedirler! Güneş ışığının 3 faydası vardır. Mikropları yakmak, Vücuda D vitamini ürettirmek, damarlarda NO salgılatarak vücuda onarma mesajı vermektir. Bunun bağırsak florasından hormon sisteminin sağlığına kadar faydaları vardır. D vitamini savunma sisteminin ve hormon sisteminin orkestra şefidir, o olmadan savunma sistemi olmaz. ABD´de yapılan bir araştırmada; hastaneye giden hastaların %95´inde D vitamini eksikliği tespit edilmiştir. Hastalıkları tedavi etmek istiyor musunuz? Önce D vitamini taraması yapın. Normal D vitamini aralığı (40-80 ng/ml) olarak gösterilmektedir. Siz bunun ortalamasına ulaşmaya çalışın. Bu kronik hastalıkları olanlar için hayati öneme haizdir. Uzmanları toksik değeri 150 ng/ml olarak bildirmektedirler.

2018 yılında Türkiye´de 426.106 kişi ölmüş, aynı sürede gripten ölenlerin sayısı yaklaşık 82.000, bunların ortalama yüzde 10´u yani 8.200 kişi eski tip koronadan ölmüştür. Ancak bu yıl Covit-19´dan ölenlerin sayısı ise 05 Haziran 2020 tarihine kadar 4.648 kişidir. Buna rağmen ölü sayısının azlığı hafife alınmasını gerektirmez. Güçlü bir bulaşıcılığı vardır. Gene de hareketsizlik sonucu oluşan kronik hastalıklardan ölüm oranı tüm ölüm vakalarının üçte ikisinden fazladır. Buna rağmen 65 yaşından büyük insanları kronik hastalıklardan ölüme göndermeyi hiçbir tedbir haklı çıkarmaz. Sopayı yiyenle sayan bir olmaz, bu çıkışlarımızı eleştirenlerin hiçbiri bu sıkıntıları yaşayanlar değildirler. 65 yaşından büyük vatandaşların kronik hastalıklardan ölmek yerine 4.648 kişi arasında bulunma özgürlüğü vardır. Aktif yaşamdan uzaklaşan insanlar geçmişe takıntı, melankoli, işe yaramama duygusu gibi psikolojik sorunlar sonucunda intihara teşebbüse dahi meyledebilirler, zaten hareketsizlikten bu insanları kaybetmeye devam etmekteyiz.

Tedavi ve önlemlerin püf noktaları bellidir; Temastan kaçınmak, mesafeyi korumak, temizlik, dezenfektasyon, maske takmak. Henüz aşı bulunmadığı halde bugün uygulanan kan plazma tedavisi, sentetik immünglobülin ve benzeri tedavi araçları dahi yeterlidir. Ekonomik, psikolojik ve sosyal krizlere yol açacak katı yasaklayıcı tedbirler virüsten ve ölümden daha tehlikelidir.

Sağlık ve Esenlikler

Mehmet Haşmet Kolağası