Nurullah ER


GERÇEKTEN BİZ KAÇ KİŞİYDİK?

Yirmi beş gün süren Kılıçdaroğlu´nun Adalet yürüyüşü, Maltepe´de geçen hafta Pazar günü yapılan mitingle noktalandı.


Yirmi beş gün süren Kılıçdaroğlu´nun Adalet yürüyüşü, Maltepe´de geçen hafta Pazar günü yapılan mitingle noktalandı.

Bu bir Adalet yürüyüşüydü.
Adalet herkesin soluduğu hava kadar ihtiyaç duyduğu...
Ekmek kadar kutsal bildiği...
Su gibi aziz gördüğü bir kavramdı.
İnsanların olmazsa olmazıydı!
Son yıllarda toplumumuzda, eksikliğinden, tarafsızlığından en çok şikayet edilen bir konuydu.
Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisi genel başkanı olarak, bu sorumluluk duygusu ve düşüncesiyle yola çıkmıştı.
Yürüyüş boyunca, destekçiler, katılımcılar günden güne artmıştı.
Bir çığ gibi büyümüştü.
Miting alanı milyonlarla dolmuştu.
Kılıçdaroğlu, ülkemizdeki adaletsizliğin uygulanışındaki eksikliğin neden kaynaklandığını, tarafsızlığını nasıl yitirdiğini mitingteki konuşmasıyla dile getirmişti.
Ülkemizin en önemli bir konusuna, kitlesel bir yürüyüş ve mitingle parmak basmıştı.
Bu konu en çok siyasi iktidarı ve onun yandaşlarını rahatsız etmişti.
Yürüyüşü ve mitingi amacından saptırmak, özünden uzaklaştırmak için hemencecik, alel acele daha miting dağılmadan, mitinge kaç kişinin katıldığını hesaplayıp, kamuoyuna açıklamaya çalışmışlardır.
Ne var ki; parmak hesabı yapıyorlar olmuyor.
Hesap makinası kullanıyorlar çıkmıyor.
Dört işlem yaparak bulamıyorlar.
Kare kökünü alamıyorlar.
Cebirle çözemiyorlar.
Karenin, dikdörtgenin, üçgenin alanından, yüzölçümünden gidiyorlar uyduramıyorlar...
En sonunda geometrik şekil olan yamuğun alanından girip, yamuk yumuk bir rakam ortaya koydular.
İlk işlemi yapansa parselasyon işlerinden iyi anlayan Gökçek oldu.
Tümü benzeri rakamlar ortaya koydu, fakat İstanbul valisi biraz farklı rakam çıkardı.
Ama mızrak çuvala sığmıyor, görünen köyse kılavuz istemiyordu.
Biz gerçekten kaç kişi miydik?
Dalga dalga kabaran...
Öfke öfke çoğalan...
Bir kalabalıktık.
Adalet diye haykıransa; bir çoğunluktuk!...