Nurullah ER


GÖNÜL BAĞI

NURULLAH ER


Gönül bağı, karşılık beklemeden bir yere veya birilerine duygu yoğunluğu ile bağlanmadır.
Çalışanlar emekli olup, iş yerinden ilişkilerini kesip, bağını koparsalar da çalıştığı işyerine karşı gönül bağı ebediyete kadar sürmektedir.
İş yaptığı makinayı çocuğu gibi sevmiş, iş yeri gaz toz saçsa da o havayı gül koklar gibi solumuş, iş arkadaşalarını kapı komşusu bilmiş; acı tatlı, iyi kötü bir çeyrek asırlık ömrünü ora da geçirerek, işvereninin karına kar katıp, ülkesine katma değer yaratmıştır.
Böylesi bir duygu yoğunluğu ile bağlı olduğu iş yerinden emekli olduktan sonra; adının anılmaması, unutulması, yalnızlaştırmıştır. Yaşlılığına, fiziksel yorgunluğuna birde psikolojik sorunlar eklenmiştir.
Emeklilik, belli bir yaşa erişle bireyin işten ayrılmasıyla kazandığı sosyal bir hak güvencesi bilindiği kadar, yeni bir yaşam biçimine uyum sağlama süreci olarakta bilinmektedir. Bu sürece hazırlıksız yakanlanmışsa beraberinde bir çok sorunları getirerek, ruhsal sıkıntıların yanı sıra, sağlık sorunu, sosyal ilişkilerde azalma, aile içi ilişkilerin bozulma, ekonomik yetersizlik gibi sorunlarla karşı karşıya kalmış demektir.
Bölgemizin en büyük sanayi kuruluşu olan İsdemir; teknolojisini yenileyerek, modernizasyon ve iyileştirme faaliyetlerini artırarak, verimli ve kaliteli üretim yaparak, dünya ekonomi pazarında belirgin yeri olan dev bir entegre tesis haline gelmiştir. Bünyesinde çalışanlarından bu zamana kadar on beş bine yakın emekli vermiştir. Ortalam aile sayısıyla hesap ettiğimizde, bu sayının en az atmış bin rakamına tekamül ettiği görülür. Bir Anadolu kasabasının nüfusu kadar bir sayı...
İsdemir emeklilerinin çoğunluğu emekliye hazırlıksız yakalandıklarından, bir çoğu da emekli kültür edinemediklerinden emekli olduktan sonra ortalıkta kala kalmışlar. Bir kuru kalabalık görüntüsü sergileyerek; yalnızlaşmışlar, sefilleşmişler, çaresizliğe düşüp içlerine kapanmışlar. Sitemkar olup; buruk duruşlarla, öfkeli ve kızgın bakışlarla bir emekli profili oluşturmuşlar. Öfkelerini ve kızgınlıklarını her ne kadar İsdemir´e kussalarda, ikisi bir araya geldiğinde çalışma yaşamı dönemine ait anılarını bir birlerine ballandıra ballandıra anlatmadan geri kalmamışlardır. Gönül bağlarını koparmak istemselerde; kurum yöneticilerinden bir tatlı dil, güler yüz görememişler. Yıllarca aidat ödediği sendika yöneticileri bir yardım eli uzatmamıştır. Bu bakışın oluşturduğu ön yargısal düşüncelerden kendi kendini sorgulama, fırsatı bulmadıklarından, ne yapacağını bilemez çaresizliklerini yaşar olmuşlardır.
Demokratik toplumlarda sosyal gurupların sorunlarını çözümü; bir araya gelip, örgütlenerek verecekleri demokrasi mücadelesinden geçer. Bu düşüncelerle kurmuş olduğumuz Emekliler ve Çalışanlar Derneğimiz, üye arkadaşlarımızın vereceği güç ve destekle sorunlarımızın çözümü konusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.
2009 yılında kurulan derneğimizin yönetimi bir ilki yaşadı. İlk defa İsdemir Genel Müdürü ile bir araya gelindi. Yeni göreve başlayan Genel Müdürümüz Sayın Mesut Keyfli ve İnsan Kaynakları Teknik Direktörü Özlem hanımla yaptığımız görüşmede sorunun kaynağı kendiliğinden ortaya çıktı. Bu zamana kadar bir araya gelip iletişim kurulup karşılıklı konuşamama, ön yargılı bakışların kırılamaması. Bizim Genel Müdürümüzden bireysel taleplerimiz yoktu. Tek isteğimiz; bakışlarda ki ön yargıların kalkması, kuruma karşı gönül bağımızın kopmaması için bizlere sosyal destek sağlanması. Moral verilerek, motive edilerek yaşama tutunmamızda ilgi gösterilmesi.
Yapılacak işleri, çözülecek sorunları onurlu kılan, güzel gösteren tek şey samimiyettir. Karşılklı konuşmalarımızda, hem Genel Müdürümüzde, hem de İnsan Kaynakları Teknik Direktöründe bu samimiyeti gördük. Bu duygu ve düşüncelerle 10 Kasım Günü Atatürk´ün huzurundaydık. Sayın Genel Müdürümüzün teklifi üzerine Dernek olarak, bir gurup emekli arkadaşlarımızla birlike sitelerdeki Atatürk anıtına birlikte çelenk koyduk. Böylesi bir törende birlikte oluşumuz, biz emeklileri kendilerinden biri gibi görmeleri bizleri onurlandırdı. Atatürk´ün huzurunda, Atatürk´ün emeklilere dair söylediği sözü düşünmeden edemedim. “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin en büyük kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin geleceğe güvenle bakmaya hakları yoktur.
Emeklilik insan yaşamının sonbaharıdır. Bunu her çalışan yaşayacaktır. Sonbahar ayında canlıları bahara taşıyacak iç dinamiklerin olduğu gibi, biz emeklileri de yaşama tutturan iç dinamiklerimiz, heyecanlarımız, çoşkularımız sürekli vardır. Yeter ki moral verip, sosyal destek sağlayarak motive edelim. Ana kucağı, baba ocağı gibi gördüğü iş yeri ile gönül bağının koparmayalım. Sadakatına ve samimiyetine güvenlim. Mevlanaca çağırıp, Yunusça söyleyelim.
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.