Halit KATKAT


Gündem demokrasi

Halit KATKAT


Gündemi bazen pandemi, deprem, sel felaketi vb. olaylar olağanüstü olaylar belirlese de yaşamın olağan akışı içerisinde baktığımızda gündemi belirleyen iktidar partisinin başkanı oluyor. Zaten kendisi de söylüyor “gündemi biz (yani şahsım) belirleriz.” Muhalefet partileri de ona cevap yetiştirmekle meşgul oluyorlar. Pandeminin gündemi belirlediği durumlarda bile durumu kendi lehine çevirme başarısını gösteriyor. Adalet sisteminin, ekonomik sistemin, sağlık sisteminin, tarım ve çevre politikalarının iktidarın yönetiminde olduğu ve bu gidişin halkın çıkarına işlemediği düşünüldüğünde muhalefetin bu gidişten halkı nasıl kurtaracağına dair bir program önerisi göremiyoruz. Bunun nedeni muhalefet partilerinin de mevcut sistem içerisinde sadece şu andaki “tek adam” yerine birleşip kendi “tek adam” larını geçirme anlayışı ve çabası içerisinde olduklarını görüyoruz. Halkın pandemiden doğan zararlarının nasıl karşılanacağı, işsizliğin nasıl önleneceği, işçilerin ve emekçilerin örgütlenme ve gösteri haklarını da içeren demokratik haklarının nasıl iyileştirileceği, kadın cinayetlerinin nasıl önleneceği, adalet sisteminin nasıl güçlüden yana değil de haklıdan ve halktan yana işleyeceği konularında muhalefet partilerinden bir program önerisini göremiyoruz. Böyle programları olmayınca da seçmenler, bir partiye kendi taleplerini savunduğu, çözüm yoluna inandığı için değil de karşı parti kazanmasın diye oy veriyor ya da kararsız kalıyor.

Muhalefet partilerinin açıklamalarında bir “güçlü parlamento” ve bir de sadece oy hesabına göre tanımlanabilecek “demokrasi” söylemlerini görüyoruz. Örneğin pandemi sürecinde canlarını verecek kadar özveride bulunan fakat bu konuda söz ve karar sahibi olmayan, iktidar tarafından dinlenmeyen doktorlar ve sağlık emekçileri sağlık sisteminin işleyişinde söz ve karar sahibi olabilecekler midir? Sağlık politikalarının neresinde olacaklardır. Tarım politikalarında tarım emekçileri, çevre politikalarında yerel yönetimler ve kent konseyleri, kadınlar konusunda kadın meclisleri, iş kazaları ve asgari ücret konusunda işçiler, deprem yönetmelikleri ve bina güvenliğinde mühendis odaları vb. meslek kuruluşları kendi alanlarında söz ve karar sahibi olabilecek midir? Bütün bunlar demokrasinin konusudur. Yani demokrasi sadece sandığa oy atıp tek yetkili seçmek değildir.
İktidar partisi genel başkanı bir de anayasa ve reform tartışmalarını gündeme getiriyor. Bir defa mevcut siyasal koşullarda yapılacak Anayasa yine bu günkü gibi yönetici sınıfın iktidarını pekiştirecek bir Anayasa olacaktır. Toplumun bütün sınıflarının mutabakatıyla yapılmayan bir Anayasa yine bu günkü gibi tartışmalı olacak isteyen uyacak, istemeyen uymayacaktır. İktidar Partisi her “reform yapıyoruz” diye yasaları değiştirdiğinde halk biraz daha sıkıntıya girmiştir. Bütün bu konularda muhalefet halkın beklenti ve umutlarını karşılamaktan uzaktır.