Mustafa AKYÜREK


GÜNEŞ KARASI

Mustafa AKYÜREK


    Sahi. Kaçıncı fasıldayız?
    Ardımızda mı kaldı geçmiş yıllar, doğranmış çeyrekler ve göğüs kafesimizde  varolan hayatlar?
    Yoksa, içimizde varolan mitoz bölünmenin eşiğinde miyiz?
    Siz ve ben…
    Ve belki çocuklar… Çocuklarım, çocuklarınız ve de torunlar.
    Elma yanaklı kızlarımız, teke kokulu oğlanlar…
    Tümü, ama tümü, –biz de dahil olmak üzere- kare kare, dilim dilim –pardon- yamuk yamuk ‘Güneş Karası’ hayatların içindeyiz.
    Yamukluğumuz, lime lime oluşumuz içimizdeki mitoz gezegenin marifeti olsa gerek.
    Bilemezdik, bilemezdiniz siz de varacağımız noktayı…
    Rüzgarın dikey, güneşin karalı haliyle tepemize tepemize konacağını düşünemezdik. 
    Of, offf!
    Yine şom ağzımızın torbası çözüldü sanki.
    Ha, aklıma geldi…
    Bakın. Kerim Korcan bir şiirinde ne diyor:

   “Otur şuracığa
    Hamarat ellerinle iki satırcık yaz
    Uyarırım
    Ertelendin mi bir kere gitti gider
    Diri yürümezsen yol uzar

    Erteledik, ertelendik be Usta.
    Ömür; sanki yerin altı, yerin üstü.
    Neyse, geçelim bunları…
    Elli yıl ve ötesi cepkenin cebinde… 
    Gözlüyor olup biteni. Zaman zaman başını çıkarıp derin yüz çizgilerimizi görüyor ve göz kırpıyor bizlere:
    Sakın haaa der gibi kaş-göz işareti yapıyor.
    Karalı da olsa güneş doğuyor, şafağın söküm sonrası. 
    Ağıyor alacalı bulacalı bulutlar.
    Tomurcuk patlıyor, çiçek açıyor ağaçlar zemheride.
    Ve “Yarıkkaya” rüzgarını salıyor, Torosların yarıklarından.
    Sözü burada Halil Cibran’a bırakalım…

    “Ben bir gezginim ve denizciyim.
     Ruhumun derinliklerinde her gün yeni bir ülke keşfediyorum…
     Dostum, sen ve ben iki yabancı gibi yaşıyoruz yeryüzünde.
     Öyle ki, yabancı olarak birbirimizi ruhumuzla dinleyeceğiz.
     Ta ki bir aynanın önünde sesin sesime karışana dek*


(*Alıntı UNESKO KURİER kültür dergisinden alınma. Çeviri: Mustafa Akyürek)

Mustafa AKYÜREK
WhatsApp: 05350640784

24.01.2023