Nurullah ER


Günümüzün sessiz kahramanları

NURULLAH ER


Mevsim güz; sesler ağlamaklı.

Kış acılı gececeğe benziyor.
Günümüzün sessiz kahramanları, atmış beş yaş üzeri emekliler.
Yüzleri suskunluğa gömülü, ömrünün ince bir su gibi akıp gittiği günler.
Gün bir tutam.
Göz açıp kapayıncaya dek akşam oluyor.
Üç saatlik sokağa çıkma serbestliği; ayakkabılarının bağcıklarını bağlanmasıyla, merdivenlerin inilip çıkılmasıyla doluyor.
Yine ev hapisindeler.
Dört duvar arasındalar.
Pencere perdelerini aralayarak bakıyorlar sokağa. Balkona çıkıp seyrederken çevreyi, karısının uyarısı, torunun balkondan sarkan çocuğun düşmesinden korkulması gibi çekiştirip, içeri alıyor.
Geçer mi onca zaman, biterce bunca yalnızlık ev hapsinde?
İçlerinde gecelerin uykusuzluğu, gündüzün huysuzluğu depreşiyor.
Eli öpülesi, hatırı sayılası günleri böyle mi geçecekti? Emeklilik günlerini iple bu günler için mi çekmişti?
Küçücük odasının içinde düşlerini arıyor, çocukluğu, gençliği gözlerinin önünden bir yıldız gibi kayıyor.
Teknolojinin insani değerleri yok ettiğini bilsede, cep telefonsuz edemiyor.
Cebinde taşımasada bir köşede tutuyor.
Her çalışında yüreği cızzz edip, bir devresini kaybetmesinden korkuyor. Sararan bir sonbahar yaprağının rüzgardan sallanışı gibi titriyor.
Dünya klasiklerinin her okunuşunda farklı bir iz bırakması gibi, onlarında her bakışında, gözlerinden farklı farklı şeyler okunmakta.
Şu anda günümüzün en sessiz kahramanlarıdırlar.
Özlemleri bir çocuğu kucaklamak, bir gencin sırtını sıvazlamak …
Salgın hastalık her yanı kuşatsada, hastalığa karşı yinede en tedbirli olanlar onlardır.
Korkmayın onları ziyaretlerden, bir “alo” demeden.
Zamansız sevinçler için kapıları herkese açık.
Geçmişe saygısı olan, hoş geldi, sefa geldi.
Onları içinde yalnızlığı yaşayanlar, açlığın, yokluğun içinde bulunanlar, hastalığın pençesinde kıvrananlar, sokaklarda çöp toplayıp, iş arayanlar, üstüne üstlük; soğuğun ayazında sokaklarda kalanlarda var. Onlar ki; maddi, manevi desteğe ihtiyaçları var. İlgiye, sevgiye, bakıma susamışlıkları… Yakınları uzak durmasınlar, yerel yöneticiler el uzatsınlar, devlet yetkilileri şefkat dilini kullansınlar…
Değişmeyen gerçek; hayat sırayla…
Kimse; gençliğine, variyatına, makamına, saltanatına güvenmesin. Bugün emekliden esirgenen saygı, maddi ve manevi destek gün gelecek herkese gerekecek.
Ama iş işten geçmiş olacak.