Nurullah ER


GÜVERCİNLİ PARK

Nurullah ER


Güvercinli park.

Sesi kulağa hoş gelen, görüntüsü ruhu dinlendiren bir ortam.

Güvercin dünyada barışın evrensel simgelerinden biridir.

Uyumun, sevginin, özgürlüğün ve umudun temsilcisi bilinir.

Güvercinlerin uçuşu, kanat çırpışı insanların birbiriyle yakınlaşmasını, iletişim kurmasını temsil eder, bulunduğu yere huzur ve sakinlik getirir.

Parklar açık havada insanların birazcık olsun hava alması, doğayla baş başa kalması, oturup dinlenilen, su sesini duyabilme, ağacı, çiçeği, böceği görebilme, yanına oturan biriyle sohbet edebilme, rahatlama, huzur bulma için şehir merkezlerine yapılmış yeşil  ortamlardır.

İskenderun’da şehir merkezinde alanı küçük olsa da böylesi bir yerimiz vardı.
Geçmişi bit pazarı olarak bilinirdi.

Dönemin Belediye Başkanı Mete Aslan şehir merkezinde fiziki görünümü çarşı merkezine yakışmadığı için faaliyet gösteren esnafın karşı çıkmasına rağmen bu alanı yıktırdı.

Duyduğumuz kadarıyla oraya iş merkezi yapılmasını, hatta bir müteahhide de verdiği söylenmekteydi.

Seçimleri kaybedip yerine Yusuf Civelek seçilince, mutlaka böylesi bir yerin nasıl değerlendireceğini bir belediye başkanı olarak düşünmüş olmalı ki, doğru tercih yaparak orasının yeşil alan olarak kalmasını sağlamış ve park yaptırmış.

Şehir merkezinde böylesi bir yer gerekliydi, betonlaşan İskenderun’a yakışan oydu. Park alanın etrafı ağaçlandırılmış, banklar konmuş, ana caddeye bakan tarafına kitap okuyan kadın heykeli yaptırmış, ayrıca çarşıda işi olanların dinlenme, nefes alma, çay, kahve içme, gazete okuma, televizyon izleyebilme için birde sosyal tesis yaptırılmış. Geçmişin bit pazarı olarak adlandırılan İskenderun’un en köhne yeri olarak görülen böylesi bir yer günümüzde insanlar için bir cazibe merkezi haline dönüşmüştü.

En çokta emeklilerin uğrak yeri haline gelmişti.

Çarşıda, bankada, hastanede işi olanlar, namaz sonrası bir araya gelmek için hep orada buluşurlar, çaylarını, kahvelerini içip, sohbetini yapıp ayrılırken de, “Allah yapandan, yaptırandan bin razı olsun, iyi ki burası varmış” derlerdi.

İnsanların gelip gitmesiyle birlikte güvercinlerde gelmeye başlamışlardı park alanına. Yediği simidin bir parçasını ayakları altında dolaşan güvercinlere verilir, ağaçların gölgesinde kuş yemi satanlardan alınıp güvercinlere atılırdı.  

Günden güne sayıları artan güvercinler, günahsız ve masum insanların ruhunu taşıdığına inanılması, ayrıca saflığı ve temizliği sembolize etmesiyle parkta sosyal yaşamda insanların bir parçası haline gelmişler, manzarası İstanbul Eminönü cami avlusunu aratmaz olmuştu.    

Güvercinlere yem atan aileler onların uçuşunun, kanat çırpışının çocuğunun sevincini paylaşarak mutluluk fotoğrafı çektirip hoşça vakit geçirir olmuşlardı. Kitap okuyan kadın heykelinin yanına oturup da fotoğraf çektirmeyen nerdeyse yoktu. Bölgemizin şairlerinden Rıfat Kara şiirlerine ilham oluyormuş gibi facebook sayfalarında oradaki fotoğrafıyla görürüm. Ayrıca sivil toplum örgütlerinin basın açıklaması yapıldığı bir yer olmuştu. Parka resmi olarak “Sağlıklı Yaşam Parkı” olarak konan isim, güvercinlerin sembolü haline geldiğinden “Güvercinli Park” olarak söylenir olmuş.

Depremin en çok vurduğu Çay Mahallesinde yaşayanlar deprem sonrası o parkta toplanmışlar, soğuktan korunmak için sosyal tesisinde kalmışlardı.

Edindiğimiz bilgilere göre İskenderun Belediye Başkanı almış olduğu kararla böylesi bir parka depremde iş yerleri yıkılan esnaflara önce otuz konteyner iş yeri yapma kararı almış, ardından on yedi kalıcı dükkana döndermiş. Kimse depremde mağdur olan esnafın sorunun çözümüne karşı olmaz. Ne var ki otuz konteynerle ne çarşı olur, ne de on yedi dükkanla mağdur olan İskenderun esnafının sorunu çözülür. Ayrıca bu sorunda kafa karıştırıcı bir sürü soru işaretleri birbirini izliyor.

Sayın Fatih Tosyalı bir iş adamı, aynı zamanda ilçemizin belediye başkanı. Bu iş belediye adına da yapılsa, iş adama olarak da yapılsa  yetkili merci belediyedir. Sayın Başkan acil ve olağanüstü durumlarda kendi yetkisi dahilinde sorunların çözümü için geçici olarak gerekli tedbirleri alma da yetkilidir. Ne var ki şu anda  esnafa yardım amaçlı yapılacak iş esnafın yarasına merhem olmaz. Ayrıca buranın park alanı olarak kullanılmaması, sosyal tesiste dışarıda beş lirayı geçtiği bir çayı vatandaşın orada ucuza içmesi, dinlenme alanının elinden alınması daha büyük mağduriyetler doğurur. Ayrıca bu konun kamuoyunda konuşulup tartışılmadan bir oldu bittiyle ağaçların kesilmesi, bankların sökülmesi, iş makinalarının düzenleme yapması ben yaptım mantığından öteye geçmez.  

Burası kamunun malı, yıllardır vatandaşın sosyal ihtiyacının karşılayan, kültürel değeri olan bir park. Sayın Tosyalı düşen görev bir belediye başkanı olarak İskenderunlu vatandaşların çarşıya indiğinde dinlendiği, nefes aldığı, eş dostla sohbet ettiği, sosyal alan olarak kullandığı, yeşilinden nefes aldığı, güvercinlerin kanat çırpışlarından huzur bulduğu böylesi bir yeri korumak, eksiğini tamamlayarak daha kullanışlı bir hale getirmek  olmalı. Hayırsever bir iş adamı olarak da bir şeyler yapmak istiyorsa bir yerlerden alacağı arsaya yaptıracağı iş yeriyle tüm İskenderun esnafının sorunun çözmeyi düşünmeli. Çay mahallesi içinde yer alan böylesi bir park, park olmasının ötesinde stratejik bir konuma da sahiptir. Olası bir depremde ya da doğal afette mahalle sakinlerinin toplanacağı ve sığınacağı yer konumdadır. Ayrıca sahil şeridini su bastığından artık sahil gezme, dinlenme yeri olmaktan çıktığından vatandaşın çarşıda tek dinlenme alanı olarak orası kalmış durumda.  

Parklar şehirlerde ki kamusal alanlardır. Yapımı, işletilmesi, bakımı ve kontrolü belediyeler tarafından yapılır. Şehrin kimliği olarak bilinir. Parkları olmayan şehirler ruhlarını kaybetmiş yaşam alanları olarak görülür.

Makamlar geçici olsa da eserler kalıcı oluyor. İskenderun çarşı göbeğinde geçmişte “Bit Pazarı” olarak bilinen böylesi bir yer, o dönemin belediye başkanı Mete Aslan tarafından yıkılmış, Yusuf Civelek tarafından park olarak İskenderun halkına kazandırılmış, Fatih Tosyalı tarafından bir mechule doğru yönelmiş.

Burasının İskenderun halkının olduğu unutulmamalı.