Mükremin KURTCEPHE


HALİS AÇACAK GELDİ

Evimiz İskenderun Süpürge Derneği ile Ayna Kültür ve Sanat Derneği, şehrimiz Barlar Sokağı tabir edilen yerde faaliyet gösteren, dış kapısı aynı, iç kapıları ve üyeleri de farklı iki dernek.


KESER DÖNER

SAP DÖNER

Evimiz İskenderun Süpürge Derneği ile Ayna Kültür ve Sanat Derneği, şehrimiz Barlar Sokağı tabir edilen yerde faaliyet gösteren, dış kapısı aynı, iç kapıları ve üyeleri de farklı iki dernek. Her çarşamba bir konuk davet edip, üyeleri fikirlerine fikir eklemeye çalışırlar.

Davet ettikleri konukları ve bilgilendirme konularını buraya yazacak olsam, okuyucular üyeler hakkında şüphe etmeye başlar. Hani eskiden kayışı koparmışlar için, “durumu iyi değil, garibimin” derlerdi ya. Öyle bir izlenime kapılmamanız için, davet yapan dernek sorumluları tarafından bile çetelesi tutulmayan konuklar listesini yazmayacağım. Çok merak edenler gazete arşivinden görebilirler.
Derneklerden birine önceden başkan da olan, şimdilerde İstanbul da avukatlık yapan Maral Arlı kızımız sağ olsun bir sistem kurmuştu. Çarşamba günü hangi konuk gelecek ve bilgilendirme alanı hakkında, üyelerin cep telefonlarına mesaj gönderir, sonuç kısmına da “bekleriz” diye nazik bir ekleme yapardı.
Maral İstanbul´a gidip, telefonunun da başına o ara bir iş gelince bizim sistem epey bir bocaladı. Şimdilerde Mehmet Berkyürek ve ona yardım edenlerle, üyelere gerekli bildirimler yapılıyor.
Benim gibi bazı arıza üyeler, davetliyi beğenmediklerinde, davet edeni ve edileni protesto anlamında toplantıya katılıp, iki saat orada kalıp, dinleme nezaketini bile göstermiyorlar. Mesela özüm yazarları sevmez. Ben bir a4 boyutundaki yazıyı yazmaya zorlanırken, bunlar koca kitapları nasıl yazıyorlar diye sinir olurum. Ama gider koyunun kaval dinlediği gibi de sabırla dinlerim
Geçen çarşamba günkü konuğumuz ise Eğitimci&yazar Halis Açacak´tı. Hani daha önce “SEVGİ ÇEMBERİ” isimli bir kitap yazmıştı. Kitaptaki öykülerden “Bebeğimi kurtarın” diye bir bölüm var ki, okumaya yürek dayanmaz, insanın tüyleri diken-diken oluyor heyecandan. İnsan kendini hem İsmet kaptan yerine, hem çocuğun annesi yerine hem de çevredekilerin yerine koyuyor ve onlar gibi düşünmeye başlıyor diye bahsetmiştik.
Bizim hocanın içine yazma canavarı girmiş de sanki sürekli yaz-yaz diye hocayı dürtüklüyormuş gibi. Konuşması boyunca; Köy Enstitüleri, TÖS, TÖB-DER, Türkiye İşçi Partisi´nden girip, İskenderun´da açtığı Arkadaş Kitapevi´nden çıktı, kalan sürede de yazdığı yeni kitapları tanıttı, dinleyici olarak gelen dernek üyeleriyle, misafirlerine, eğitimci eski ve yeni arkadaşları için imzaladı.
Çok sabırlı, aynı zamanda iyi bir dinleyici olan hocanın kitabının adı, Bir Bodrum Hikâyesi, SÜNGERCİM. Bir kaptanı anlatıyor, ama ne kaptan. Hani bizde derler ya, ‘feleğin çemberinden geçmiş”… kaptanımız tam öyle birisi. Ama yılmamış. Feleğin sillelerini yemiş yıkılmamış ayakta kalmış, direnmiş bir devrimci bana göre Mehmet Yavaş. Anılarını okudukça kendinize göre değerlendirmeler yapacaksınız kaptan hakkında.
İkinci kitabında ELLERİMİ TUT demiş hoca. Ellerimi tut diyenin kim olduğunu ben anlayamadım. Kanser hastalığına yakalanan kadınlar eşlerine mi demiş? Yoksa Halis hoca gibi kendisi de öğrenmen olan ve kansere yakalanıp da onu yenen eşi, Gülhane hanım mı? Kansere yakalandığında kocaları tarafından yeterli destek verilmediği gibi, hoyratça davranışlarda bulunan, mücadelelerinde yenik düşen tüm kadınların iç sesleri mi?
Ellerine sağlık hocam güzel yazmışsın. Yarınları için direnen eşin Güldane hanıma, kaptan Mehmet Yavaş´a selam söyle İskenderun´dan.