Mükremin KURTCEPHE


HA´MD OLSUN, GETİRENLER GÖTÜRECEKLER

24 Haziran gününe kadar yan gelip yatacağım.


 Geçmiş seçimlerde yaptığım gibi ‘aman şöyle yaparsak, böyle olur´ stresine kendimi de, çevremdekileri de sokmayacağım. Pazar günü erkenden kalkıp, oyumu kullanıp geleceğim. İkinci tur seçim sonuçlarının belli olduğu, 9 Temmuz Pazartesi sabahı da bu kibirli iktidarın, yer ile yeksan olup, tarihin çöp sepetine, geri dönüştürülemeyecek şekilde atıldığını hep beraber göreceğiz. İnşallah.

Bu yazının esas yazılış nedeni ise, tarihe kayıt düşmek. ‘Ben daha önceden yazmıştım´ diye sağa-sola hava atmak. Almanya´nın ilk Federal Şansölyesi olan Konrad Adenauer adına kurulan vakıftan, “seçim sonucunu önceden bilen, mahalli köşe yazarı” ödülünü alıp, Almanya´ya davet edilmek. Gitmişken Angela Merkel´in bir kahvesini, içemesek te, Cloudia Roht´dan içeriz belki. Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığımıza gönülleri razı değil gibi görünüyor.
Atalarımızın dediğine göre; karınca kanatlanınca akıbeti yakın olurmuş. Bizim iktidar da baskın seçim yapalım demekle kendi sonlarını hazırlamış oldular. Seçimlerde oy kullanacak seçmenlerin yüzde elli beşini koyacak-tıkacak kadar hapishanesinin olmadığına göre gitti, gidiyor, gidecek demektir. Bize düşen, sadece yandaşlarına ve sarayın saltanatına “Lillahi teala el Fatiha” deme görevi kalıyor. Sevabından faydalanmak için onu da deriz tabi ki. Ne de olsa İskenderun´umuza, dağ başında da olsa, iki dolmuş değiştirip, 55-60 basamak merdivenle çıktığımız hastaneyi yaptılar. Eski adliye binamızı da, iktidarları kalırsa restore edecekler.
Emeksiz servet edinenleri yalnız biz görmüyoruz. Bu iktidara oy veren vicdan sahipleri de görüyor elbette. Getirdikleri gibi onlar götürecekler bu iktidarı. Çeşitli bahanelerle kadroya alınmayan taşeron işçileri götürecekler bu iktidarı. Devletten ihale alıp, vatandaşa küfreden müteahhide küfredemeyen,” seçmenlere küfretmeye utanmıyor musun şerefsiz” diyemeyen diğer müteahhitler yıkacaklar bu iktidarı.
Seçmenin bir kısmına buzdolabı, çamaşır makinesi, üçlü kanepe dağıtırken diğerlerine mercimek, nohut, kuru, fasulye dağıtan, iktidarı kuru fasulye nohut alanlar yıkacak bu iktidarı. Vatandaşın yatak odasındaki yorgan altında yaptığı işe bile müdahale edip, kaç çocuk yapmalarını telkin ettiği analar yıkacak bu iktidarı.
Cesetlerine ulaşılamadığı için, 2011 yılından beri cenaze namazları bile kılınamayan, Afşin´deki, Soma´da yere düştüğü halde tekmelenen kömür işçilerinin arkadaşları, hemşerileri yıkacaklar bu iktidarı. Aladağ´daki tarikat yurdunda yanarak can veren, gericilerin vakıf yurtlarında tecavüze uğrayan çocukların ahı yıkacak bu iktidarı. Hâsıl-ı kelam, bu iktidarı, fakir fukaranın garip guraba´nın ahları yıkacak. Milleti ağır vergiler altında ezilirken, Paradise Papers belgeleri yıkacak bu iktidarı. Tarikat, medrese, şeyh, şıh, dergâh istemeyen yurttaşlar yıkacak bu iktidarı.
Büyük Orta Doğu´nun eş başkanlığına heveslenip, her türlü milliyetçiliği ayakları altına alanların, kimsesizlerin kimi olduğunu söyleyip, düşene tekme atanların iktidarı bugüne kadarmış. Gidip oyumuzu kullanalım. Ondan sonra da iktidarın düşüşünü seyredip, çıkaracağı gümbürtüsünü dinleyelim.
Anayasamızın 6. Maddesinde; “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” diyorsa, bizlerde gerekeni yaparız, yapmalıyız, yapacağız da.