Sadullah ÇAĞLAR


HİNDİSTAN´DA TÜRK GAZETECİLERİ 1953

Sadullah ÇAĞLAR


Türkiye´de geçmiş yıllarda gazete yazarları sıkça dış ülkeleri ziyaret eder ziyaret edilen ülkeyle ilgili bilgi taşırlardı. Yeni haberler ilgi ile okunur, sabırsızlıkla beklenirdi. Günümüzde iletişimde bilgisayar ve internet yeniliği yaşanmakta. Fakat gazete ve kitapların yerini hiçbir şey dolduramaz.
Bazen babamın okuduğu kitapları incelerken hep sürpriz bilgilere ulaşıyorum. Örneğin 1953 yılında Hindistan´da gördüklerimiz adlı kitapta dönemin ünlü yazarları Ahmet Emin Yalman, Şükrü Esmer, Adviye Fenik, Refi Cevat Ulunay ve Doğan Nadi Hindistan´ı ziyaret ederler.
Yazarlar Vatan, Ulus, Zafer, Milliyet ve Yeni Sabah gazetelerindendir. Hintli yöneticiler yazarlarımıza olağanüstü ilgi gösterirler. 1953 yılı Hindistan´ın bağımsızlığının altıncı yılıdır ve Hindistan´ın bağımsızlık mücadelesinin ikinci adamı Başbakan Nehru, batı tipi demokrasiyi eksiksiz uygulamaktadır.
Türk gazetecilerle yemekte bir araya gelen Nehru; ‘Türkiye´nin çok partili yaşama geçişini sizlerin şahsınızda kutluyorum. Bir Asya ülkesinin hürriyetçi rejime geçişi çok büyük yenilik. Biz Hindistan halkı olarak sömürgeci İngiliz İmparatorluğuna karşı direnişimizi Mustafa Kemal´in yaktığı meşaleye borçluyuz. Mahatma Gandi bu mücadeleye başlarken Mustafa Kemal´i örnek almıştı. Ama bizim asıl dikkatimizi çeken Kemal Atatürk´ün kurmuş olduğu ülkenin modern ve laik bir cumhuriyet oluşudur. ‘
Türk gazeteciler adına söz alan Ulus gazetesi yazarı Ahmet Şükrü Esmer; ´Sayın Başbakan, ülkemizle ilgili söyledikleriniz bizi onurlandırdı. Bizim ulusal direnişimiz esnasında bize parasal desteğininizi asla unutmadık. Sizin şahsınızda tüm Hint halkına teşekkür ederiz.´
Daha sonra Hindistan´daki çeşitli kurumlar ziyaret edilir. Delhi Üniversitesini ziyaret anında bir öğrenci Türk gazetecilere bir soru yöneltir; Sayın misafirler, benim merak ettiğim tanınmış bir şair olan Nazım Hikmet neden uzun yıllar cezaevinde kaldı ve neden söz hürriyeti olmadı?
Bu soruyu Vatan gazetesi sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman cevaplandırır; Bu sualinize ben cevap vermek isterim. Nazım Hikmet donanmaya nifak sokmak istedi ve Moskova yanlısı idi. Ben onu bu hastalıktan kurtarmak ümidi ile cezaevinde ziyaret ettim. Fakat netice alamadım. Bu hastanın şifa bulması imkansız.
Soru devam eder, peki Türkiye´de emek yanlısı sol partiler yok mu? Ahmet Emin cevabında hayır der. Sorunun sahibi o zaman solsuz demokrasi nasıl olur, bize izah eder misiniz?
Yalman bizim Ruslarla yakın sınır komşuluğumuz var, geleneksel yapımız nedeni ve jeopolitik konumumuz sebebi ile dış politikada dikkatli olmak zorundayız.
Nazım Hikmet ise hapishane anılarında bu ziyareti şöyle anlatır; Ahmet Emin benimle görüştüğünde bana; Nazım, sen kalemi güçlü bir Türk şairsin. Ben senin sosyalist olduğuna inanmıyorum.
Nazım ise; Bakın Sayın Yalman, Ben sosyalizme inanmış bir sanatçıyım. Felsefeye inanırım. Benim dünya görüşüm budur. Bana biri sen sosyalist misin diye sorduğu zaman sanki nasırıma basılmış gibi oluyorum. İnsanlığın kurtuluşu sosyal devlettedir.
Ahmet Emin Yalman Demokrat Parti´nin kuruluşuna önemli destek verdi. Ahmet Emin Yalman´ın Vatan gazetesini babam eve getirdiği zaman okurdum. 1950-60 yılları soğuk savaşın hüküm sürdüğü zamanlardı. Yalman soğuk savaş ve Nato yanlısı idi.
1950´ lı yılların sonuna doğru gazetesi Vatan kapatıldı. Kendisi yaşlı olmasına rağmen hapishaneye kondu. Sonuç olarak Hindistan gezisi sürprizlerle geçti. Hindistan´da demokrasi kurumlaşmıştı. Bütün siyasi düşünceleri kapsayan partiler mevcuttu.
Hindistan´da Türkiye tartışılırken Hintli aydınların Nazım konusunda soru sormaları doğaldı. Sol partiler geri kalmış Bangladeş´ te bile vardır. O zaman Hintli aydınların Türkiye ile ilgili tartışmaları doğaldı.
Peki Türkiye içinde değişim ne zaman oldu? 1961 anayasası yüzyılın en ilerici anayasasını ülkeye getirdi. Düşünceyi suç olmaktan çıkardı ama bu çağdaş anayasanın değerini anlayamadık.
Hepimizin bildiği Franko´nun ölümünden sonra İspanya´da çok partili rejime geçişte geçici Başbakan Adolfo Suarez ilk bakanlar kurulu toplantısında; Baylar toplantıyı açıyorum. Biliyorsunuz zorlu bir göreve soyunduk. İnanıyorum ki bu görevi başaracağız.
İşimiz zor, İspanya´ya demokrasiyi getireceğiz. Tüm partileri yasallaştıracağız. Gerçek bir hukuk devleti kurmak isteyen başbakanın önerileri muhafazakar kesimden tepki görür.
Başbakan Suarez muhafazakar kesime hitaben yaptığı konuşmada; Baylar ben bu görevi üstlendiğim zaman batıda hangi demokratik kurumlar varsa biz dede olması şartı ile bu görevi aldım. Eğer bunun gereğini yapacaksak varım, aksi takdirde görevi iade ederim.
Adofo Suarez başarılı bir şekilde İspanya´da demokrasiyi kurar. Peki İspanya ekonomik sorunlarını çözdü mü, hayır. Sorun sosyal devletten ve İMF´ yi tasfiye etmekten geçer.
Türk gazetecilerin Hindistan gezisi demokrasi ve çok partili rejime geçiş açısından son derece faydalı olmuş, süreç içinde İspanya´daki demokratik gelişmeler de bunu doğrulamıştır.