Sadullah ÇAĞLAR


İdeal Öğretmen

Okuma, sonsuza kadar süren bir tutkudur.


Okuma, sonsuza kadar süren bir tutkudur. Kitaplara baktığımız zaman bazen ilginç, sürpriz bir esere rastlarsınız ve önemli kaynak size ön açıcı olur; ufuk aktarmak, sorumluluk hissetmemizi sağlar.

Örneğin kitaplar arasında gezerken geçmiş yıllarda sahaflarda aldığım bir roman ilgimi çekti. Okuduğumda kitabı bırakamadım.
Rus yazarı Grigory Petrov´un eseri İdeal Öğretmen kitabını okuduğumda heyecanlandım.
Kitap Profesör Raçinski´nin, öğretmen ve öğrencilere ya da bütün eğitimcilerin örnek alması gereken bir dava adamının fedakarlığını günümüze taşıyor.
Yazar, Çarlık Rusya´sında yaşanan geriliği teşhir ederken sanki geri kalmış yüz yılın ötesindeki olayları anlatıyor. Fakat Rus halkı çarlık döneminin bilim dışı yönetimini, Ekim yeniliği ile aşarak orta çağ karanlığı olan tarım ülkesi Rusya´nın makina çağına geldiğine ilişkin ilginç bir gelişme.
Kitap, özellikle zannediyorum ki okuyucuların dikkatini çekecek. “Raçinski önsöz adlı dosyayı bilgisayardan ilk açıp okuduğumda bu kitabın birkaç boyutu aynı anda barındırdığını, düşündüğüm bir boyutuyla bir eğitim kitabı, diğer boyutuyla Rusya´nın belli dönemine ışık tuttuğu için bir dönem kitabı, idealist eğitim felsefesini açığa vuran boyutlarıyla da bir idealizm eseridir.” (Ömer Bulduk Temmuz, 2005)
Profesör Dr. Raçinski´nin bütün öğretmen ve öğrencilerimize örnek olacak gerçek hayat hikayesi...
1880 yılında Moskova Üniversitesi´nin bütün profesörleri, öğrencileri ve Moskova´nın okumuş kesimine mensup olanlar aydınlar, büyük şaşkınlık içinde yaşıyorlardı. Çünkü tanık oldukları şey o güne kadar görülmemiş bir olaydı.
Üniversitenin en genç matematik profesörü Raçinski, kürsüsünden istifa edip ayrılmış, Rusya´nın Sinaluska eyaletinin Tote köyüne öğretmenliğe atanması için Eğitim Bakanlığı´na bir dilekçe vermişti.
Prof. Raçinski, genç yaşta olmakla beraber bilim dünyasıda büyük ün kazanmıştı. Yazdığı matematik kitaplarının bir çoğu Rusça´dan Fransızca´ya, İngilizce´ye ve Almanca´ya tercüme edilmişti.
Bu genç bilim adamının yabancı ülkede bilim adamları arasında büyük şöhreti vardı. Zaten yazdığı kitaplara bakılırsa, güçlü bir zekaya sahip olduğu anlaşılıyordu.
Raçinski, kendisinden önceki matematikçilerin varlığından haberdar olmadan bir takım görüşler ortaya atmış, bununla da kalmayıp bu yeni problemlerin nasıl çözüleceğini göstermişti.
O günün Avrupa´sının felsefe adamları Raçinski´nin matematiğe büyük katkılarının ve hizmetlerin olacağına inanıyorlardı.
Üniversite öğrencileri bu genç profesörü çok severdi. Onu dinlerken ders saatinin bitmesini istemezlerdi.
Fakat şimdi bilim dünyası onunla övünürken birçok genç felsefeci ondan önemli buluşlar beklerken, o köy öğretmenliği için köye gitmek istiyordu.
Herkes ona neden diye soru soruyorlardı. Cevap şöyleydi; Bir köyde sıradan bir köy öğretmeni olmak için.
Profesöre dostları, “Senin köye gitme kararın, düşünmeden alınmış bir karar olacak. Moskova Üniversitesi´nin en başarılı bilimci keşiflerin yaratıcısı ve felsefe matematikçisi, uzman adam, köye gitme kararını anlamakta güçlük çekiyoruz.
Profesör kendini eleştirenlere, 'Beyler hata yapıyorsunuz. Ben sizin sandığınız gibi engin bilgilerimi ve büyük yeteneğimi fırlatıp uçuruma atmaya gitmiyorum. Ben bilgilerimi halkın arasında gizli kalmış yeteneklere, köyde o yetenekleri keşfetmeye, onları bulup çıkarmaya gidiyorum. Hepiniz çok iyi bilirsiniz. Toprağın altındaki petrolü çıkarmak istiyorlar. Yeryüzünü delerken bu işi yaparken çok derinlere ineriz. Bu amaç uğruna çok paralar emekler harcarlar. İşte ben milletin ruhunun derinliklerinde gizlice kalmış yetenekleri ortaya çıkarmak için köylere gidiyorum. Hepiniz bilirsiniz ki dünyaya gelen kedi ve köpek yavrularının gözleri, ilk günlerde kapalıdır. Bunlar hiçbirşeyi göremezler yavrularının gözleri yavaş yavaş ve sonradan açılır. Şimdi bir kez de nüfusu 100 milyonun üzerinde olan milletimizin halini düşünün. Doğa bunlara birçok yetenekler verdiği halde maalesef bu yeteneklerin birçoğu gelişmeden gömülmüştü.
Dünyaya en büyük edebiyatçıları yetiştirmiş, 100 milyondan fazla bir ulusa sahip ülkenin bütün yazarlarını okuyacak insanları bile yoktu. Bu milletin yüzde 60´ı okuma yazma nimetinden yoksundur. Bu geriliği aşmak için ne yapmamız lazım? Bunu geceleri düşünerek kendimi sorguladım.
Ülkemize okulların ise sayısı çok azdır. Var olan okullarda ise iyi bir öğretmen yoktur.
Bu okullara giden çocuklar papağan gibi ezberleyerek öğrenmişlerdir.
Çevremize baktığımızda konuşulanlar milletimizin zekasıyla övünemeyiz.
Peki neden bu verimli ve zengin topraklar işlenmiyor. Toprak, madenle petrol kurşun dolu ormanlarımız geniştir ama verimsiz.
Evet bunları konuştuğumuz zaman bizleri suçluyorlar. Şu kullandığımız basit ziraat aletlerini yabancılar yapıyor.
Neden neden biz yapamıyoruz? Birçok bölgede yaşayan halkımızın çoğu verem hastalığı, Rusya´da trahom denen çocuklarımız göz hastalığı içinde bunlara çare bulmayı düşündüğümüz zaman suçlu oluyoruz ve büyüklerimiz Rus milleti çok zekidir, çok çalışkandır, yeteneklidir, naziktir diye övünüp duruyoruz.'
Genel olarak ideal öğretmen kitabından özetleme yaptık.
Bu önemli eseri yorumlarken ilginç bir benzetmeyle karşılaşıyoruz.
Türkiye tarihinde yaşanmış ilginç bir benzerlik, Cumhuriyet tarihinin en başarılı, deha eğitimcisi Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri´nin açılış yıllarında kendini suçlayanlara Dava adlı kitabında şöyle sesleniyordu: 'Köy Enstitülerini açma çalışmalarına başladığımızda önümüze felsefeyi koyduk. Türkiye halkının yüzde 70 nüfusu köyde yaşıyor. Bu nüfusun içinde bir buçuk milyon deha genç var. Bunlar keşfedilmeyi bekliyor. Bu olağan zekalı çocuklar sarı benizleri, birçoğu sıtma ya da uyuz, çoban ve sıska yapılarıyla ineklerin arkasında gezerlerdi.
Bu kırsala ulaşmak için Köy Enstitülerini köye götürmeye karar aldığımızda, feodal kişiler, engizisyon mahkemelerinde yargılayıp mahkum etmek için bizlere savaş açtılar. Arkamızda milli şef İsmet Paşa bizlere olağan destek verdi. Sonuçta onu da nefes alamayacak şekilde kuşattılar.
Dava adamı inönü, İkinci Dünya Savaşı´nın içinde bizi çağırtarak, ‘Hasan Ali, İsmail Tonguç´a elinizi çabuk tutun. Ne yapacaksanız acele yapın. Bütün bütçeyi okulların yapımına harcayın´ dediğinde biz İsmet Paşa´yı anlayamadık. Onun acelesi vardı, o haklıydı. Ama biz uzağı göremedik. İdeal öğretmenler Mahmut Makal, Fakir Baykurtlar… yüzlerce deha Köy Enstitüleri´nin içinden fışkırmıştı. TÖS sendikaları bir döneme damgasını vurmuştu.
Mahmut Makal, okuldan mezun olduktan sonra, 1950 yılında yazdığı Bizim Köy kitabında köylerin geri kalmışlığını teşhir ettiği için feodallar, ‘milletimizin onurunu küçük düşürüyor´ diye neredeyse linç edeceklerdi.
Bugün ülkede herşeye rağmen toplumsal uyanma varsa ki vardır, bu aşamada Köy Enstitüleri belirleyici olur. Çarlık Rusya´sının geri yapının tasfiyesinde profesyonel Dr. Raçinski gibi inançlı aydınların mücadelesi sonunda Rusya bugün en gelişmiş sanayi ülkesidir.
Kaynaklar; İdeal öğretmen Grigory Petrov