Nurullah ER


İHANET!

NURULLAH ER



İhanet, korkunç bir söz.
Sonsuz kuşkular gizlenir içinde.
Deniz kıyısında kocaman duvarlar içinde bir saray canlanıyor gözümüzde. Kapılar açılıyor birden bire. Müthiş bir fırtına kopuyor. Işıklar sönüyor, kapılar çarpıyor, ışıklar söner sönmez odalara korkular doluyor. Sarayın içindekiler ihanet diye bas bas bağırıyorlar.
Güneş, sabaha yıkıntılara doğuyor. Yine canlılar yaşam telaşında, hayat devam ediyor. Doğa, ihanet ve sadakat nedir bilir mi? Oysa insan için sadakat en güzel duygudur dünyada. İhanet ise, tüten bacaların sönmesi, ışıkların kararması, karanlık basan, korku dolan ölüm gibi bir şey. Ondan korkmayan yoktur.
“ Ne menem şeydir bu sadakat... Sadakat sır saklamak mıdır, sessiz kalmak mıdır, kıyametin kopacağını bile bile? Ölüm gibidir, pazarlığı olmaz. Bir kere çizgiyi geçti mi yoktur dönüşü. Ne umutlar fısıldasa fısıldasın sana hayat, çeker gider sadık kalmaz sonunda. Ama ihanet öyle mi? Hep yanı başında insanın. Sözler verilir, sözler unutulur ve gün gelir ihanet sadakat ister. Sadaka gibi verilmez sadakat! İsteyen, hepsini isteyen sevdiğine sadık kalan adam kendinden vazgeçebilen adamdır.” Demiş Tucel Kurtiz, ihanete ve sadakata dair.