Sadullah ÇAĞLAR


İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi´nin 69. Yılı Kutlanırken

Siyasi mücadeleler tarihinde en büyük yenilik, çağa damgasını vuran İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi´nin keşfidir.


Siyasi mücadeleler tarihinde en büyük yenilik, çağa damgasını vuran İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi´nin keşfidir. 

10 Aralık 1948´de Türkiye´de insan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi.
Bilim adamları, “Bütün yeniliklerin doğumu evrensel beyannamededir” demiştir.
Bu insanlığın en büyük eserinin önemi nedir? İnsanın yaşama hakkının, mülkiyet hakkından daha kutsal olduğudur ve laik devletin ortaya çıkmasıyla insanın kul olmaktan çıkıp yurttaş, vatandaş olması, özgür olması yani mezhepleri aşıp dünya insanlığına yönelmesidir.
Özellikle Batı dünyasında ırkçı savaşlar, insanlığa ağır bedeller ödetti. Günümüzde hukukun ve laik devletin ne kadar güncel olduğu Ortadoğu´da yaşanan acı olaylarda görülmekte.
Günümüzde uzay çağında insanın ayın sırrını çözdüğü bir dönemde kişinin kimliğinden dolayı hedeflenmesi çağdışılıktır. İnsan hakları mücadelesi büyük bedeller ödenerek kazanılmıştır. Bir emeğin ve de uğruna binlerce kişinin toprağa gömülerek kazanılmış bir zaferdir.
Mücadele boyunca yaşanan fedakarlıklar, 1789 Fransız Devrimi ile taçlanmış olup binlerce aydının Bastille zindanlarında kendini ortaya koyarak kazanmıştır. Büyük mücadeleye sadece sokaktaki kişiler destek verdi ve o destekle çok büyük bir halk hareketi yaratıldı.
12 Eylül darbesinin sıcak günlerinde Türkiye´de İnsan Hakları Derneği bir sığınaktı. İHD yöneticileri kuşatma altında bedel ödeyerek görev yaptılar.
Günümüzde hala o baskı süreçleri yaşanmaktadır. Bu baskılara karşı yalnz İHD ses vermektedir.
Dünyanın her yerinde dünden bugüne kadar savaşa karşı barış çığlığı atan, silahlanmaya karşı duran, evrensel olarak dünya ülkelerinde ölüm cezalarının yasaklanmasına tavır koyan İHD´dir.
Örneğin İkinci Dünya Savaşı´nda insanı köle yapmak isteyen Alman Nazizmini yenen insanoğlu, Doğu Cephesi´nde 22 milyon soylu insan barikatlarda ölüme meydan okuyarak insan hakları kazanımını yaratmıştır.
Ne demişti yüzlerce yıl önce düşün adamı Voltaire? 'Kim özgürlüğünü yitirmişse onu savunmadığı için yitirmiştir' diyerek aydınların zaman zaman sorumsuzluğunu dile getirmişti.
Bir ülkede hukuk devleti sorunu varsa, bilim adamları tutuklanıyorsa, baskı süreçleri yaşanıyorsa, bütün toplum sorumludur. Üstelik söyler misiniz kaç hukukçumuz İnsan Hakları Derneği üyesidir. İHD yöneticilerinin yıllardan beri politik alanlardaki çalışmalarına bir gün olsun destek olundu mu? İHD, insanlığın temel ilkelerini savunup bütün halkların anadilde konuşmaları, kimliklerini ifade etmesi özünde doğal haktır. Kadın-erkek bir cumhuriyet rejiminde eşittir. Kadınların üretimde olmadığı bir toplum geri bir ülkedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bir kurumdur ve geçmişi siyasal olarak dünden bugüne hep zor günlerde umut olmuştur.
Paris, Naziler tarafından işgal edildiği gün, Paris İnsan Hakları Derneği Başkanı dernek binasında kurşuna dizilmişti.
Alman ordusu Paris´e yaklaşırken siyasi partiler halka çağrı yaparak Notre de Dame Kilisesi´ne gidip çanlarla beraber dua etmelerini önerirken İnsan Hakları Derneği halka direnmenin çağrısını yapmıştı.
Bir bilimcinin söylediği kalıcı bir sözü vardı: “Başkalarının verdiği hürriyet, hürriyet değildir.'
Bazen barışçı olmak, insan yaşamını savunmak ya da özellikle ekonomide mülkiyet eşitliğinden yana olmak, aydın olmanın gereğidir.
Başta söylediğimiz bütün dünya halklarıyla bir arada yaşamak, insan yaşamına zenginlik katar.
İnsan hakları mücadelesinin önünde yürüyenler, dünden günümüze kadar evrensel mücadelenin içinden gelmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri´nde zencilerin eşit yurttaş haklarını savunmanın bedelini başı alınarak ödetilen Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi Martin Luther King insanlığa şöyle seslenmiştir:
'Bir rüyam var. Gün gelecek bir ulus ayağa kalkıp, kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. Şunu kendinden makul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.
Bir rüyam var, gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları Georgia´nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir rüyam var, gün gelecek Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile özgürlük ve adalet çığlığına dönüşecek.'