Halit KATKAT


İntiharlar kapitalist sistemin ürünüdür

Bir kaç gün ara ile basında yer alan biri İstanbul Fatih´te, diğeri Antalya´da iki intihar olayının yaşanması ve her ikisinde de dört aile bireyinin yaşamlarına siyanür gazı ile son vermeleri dikkatleri intiharlar üzerine çekti.


 İlk bakışta olaylar psikolojik gibi görünse de her psikolojik olayın ardında mutlaka toplumsal sistemden kaynaklanan nedenler vardır. Ki bu iki olayda da ailelerin borçlu oldukları, borçlarını ödeyemedikleri basına yansıdı. Her iki olayda da 'dikkat siyanür var' yazısı ile olaydan sonra gelenlerin uyarılmış olması dikkat çekiciydi. Yani kendileri ölüme yürürken bile kendilerinden başka kimseye zarar vermek istemediklerini göstermişlerdi. Bu tür intihar olayları daha önceki, kapitalizmin krizde olduğu dönemlerde (örneğin 1929 krizi) rastlanan olaylardır. Firmaların iflasa sürüklenmesi sonucu servetini kaybeden işverenler ve geçim sıkıntısı çeken işçiler çaresizlikten dolayı aynı kaderi paylaşmaktadırlar.

Bu iki olay nedeniyle ülkemizdeki intiharların geçmişine baktığımızda bu olayların münferit olmadığını görüyoruz. TÜİK´in ilgili istatistiklerinde “intihar nedeni” olarak “geçim zorluğu” ölçütü incelendiğinde AKP´li yıllarda, 2002 ila 2018 yılları arasında 4 bin 481 kişinin intihar ettiği ortaya çıkmaktadır. Türkiye´de intiharların önemli nedenlerinden birisinin geçim sıkıntısı olduğunu görüyoruz. 2008 küresel krizinin teğet geçtiğinin söylendiği yıllarda “geçim zorluğundan' kaynaklı olarak 2006 yılında 215 kişi intihar etmişken, 2008 yılında 289 kişi, 2009 yılında 318 kişi intihar etmiştir.
Ülkede emeklinin, memurun ve işçinin maaşına yüzde dört oranlarında zam yapıp onların günlük kullandıkları elektik, doğal gaz, tüp vb. tüketim kalemlerine yüzde 50 zam yapılırsa bunun sonucunda bu kitlelerde geçim sıkıntısı ve ardından intihar olaylarının gelmesine şaşılacak bir şey olmaz. İntiharlar daha çok yoksul ve örgütsüz kesimlerde görülmektedir. Örgütlülük işçi ve emekçi kesimlerde bir güvence olarak görülmektedir. Örgütlü olan emekçi işverene karşı mücadelede yalnız olmadığını hisseder. Örgütlenmek aynı zamanda bireycilikten ve bencil düşünmekten uzaklaştırır.
İntiharlar sadece bizde olmamakta elbette. Kapitalizmin olduğu tüm ülkelerde yoksulluk oranında bulunmaktadır. Kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu toplumlarda sınıfsal eşitsizlik ve bundan kaynaklı olarak üretim ve bölüşüm ilişkilerinde bozulma intiharların sınıfsal yönünü de göstermektedir.
İntiharların yüzde 79´u toplumun büyük kesiminin yaşadığı düşük veya orta gelirli ülkelerde gerçekleşmektedir. 2018 yılında dünyadaki 3.8 milyar insanın serveti yüzde 11 oranında azalırken 2 bin 208 milyarderin serveti ise günde 2.5 milyar dolar artmaktadır.
Dünya sağlık örgütü verilerine göre 2018 de Hindistan 364 milyon kişi ile dünyada en çok yoksul bireyin yaşadığı ülkedir ve Hindistan 217 binden fazla intihar olayı ile ilk sırada yer almaktadır.