Nurullah ER


iş SİZLİK

İşi gücü olmayan, çalışmayan işsizdir.


İşi gücü olmayan, çalışmayan işsizdir.

İşlsizlikse, çalışmak istediği halde iş bulamayan, işsiz ordusuna katılmış bu işi meslek edinmiş kimsedir.
İşsizliğin mesleği mi olur diyeceksiniz?
Niye olması ki, kişi bir üniversite bitirmiş, yıllarca iş aradığı halde bir işe yerleşememişse, sanat okulunu, meslek yüksek okulunu bitirip işsiz güçsüz dolanıyorsa, işszlik bunların mesleği olmuş demektir.
Bugün ülkemizin en büyük sorunu işszliktir.
Her evde en azından bir iki kişinin işsiz olduğu, her dört üniversite mezunundan birinin işsiz dolandığı, meslek okulları mezunlarının iş bulamadığı, istatistiki rakamlara göre çift hanelerde dolandığı bir ülke konumundayız.
Biz her ne kadar işsizlikten yakınırken, İhracatçılar Birliği Başkanı ise işçi bulamadıklarından yakınıyor.
Ayrıca ihracatın şaha kalktığından, yatırımların sınır tanımadığından dem vuruyor.
Kimin yanında mı?
Başbakan ve Ekonomi Bakanının yanında.
Böylesi yerde, iktidar gücünü elinde bulunduranların yanında, bir iş adamımız kalkıpta ihrcatımız iyi ama, saman da ithal ediyoruz diyecek hali yok herhalde.
Aslında Başkan, çalıştıracak işçi aramıyor.
Kul köle arıyor.
Adam gibi çalıştıracak işçi arasa, her şey insan onuruna yakışan bir üçret, insanca çalışma şartlarını ortaya koyan bir ilana bağlı.
O zaman milyonlar kuyruğa girer böylesi iş için.
Amaç o değil.
Bulunduğu koltuğu korumak, belkide milletvekilliğinin önünü açmak, robot gibi de çalışacak işçi aramak.
Günümüzde, çalışma yaşamı için işverenlerin istediği, siyasi iktidarın desteklediği tek şey; ne kadar çalışan varsa asgari üçretli olsun, sendika, toplu sözleşme, grev hakkı bulunmasın, kıdem tazminatları kaldırılsın... Kısaca vahşi kapitalizmin en acımasız sömürüsü yapılsın.
Buna da olmaz demeyin. Ne de olsa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, Hak- İş Konfederesyonundan gelme bir sendikacı.