Halit KATKAT


İşçilerin gündemi

Halit KATKAT


Bugün dünyada ve ülkemizde her ne kadar gündemin ilk sıralarında ABD başkanı Trump´ın gidip yerine Biden´ın gelmesi, Covit 19´un hızlı yayılması, ülkemizde döviz kurlarının artışı ve Merkez Bankası Başkanı ve Berat Albayrak´ın görevlerinden alınmış olması yer alsa da ve bunlar işçi ve emekçilerin yaşamlarını etkiliyor olsa da günlük yaşamda işçilerin gündemi başkadır. Günlük yaşamında işçi, iş güvencesi var mı, aldığı ücret çoluk çocuğunun, ailesinin yaşamını sürdürmeye yetecek mi, diye düşünür. Yani onun gündeminin ilk sırasında bunlar vardır. Pandemi bile onun gündeminde ilk sırada değildir.

İşçi sınıfı elbette kendi sınıf çıkarları gereği şunu bilmektedir ki ABD Başkanının kim olduğu, kimin bakan, ya da Merkez Bankası Başkanı olduğu işçi sınıfının durumunu değiştirmeyecektir. Gerek ABD gerekse yurdumuzda üst düzeyde yapılan bu değişiklikler, kapitalist sistemi daha sağlamlaştırma ve sistemi kimin yöneteceği ile ilgilidir.
“İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” başlığı altındaki “torba yasa” niteliğindeki teklif, tepkilere rağmen Mecliste görüşülmeye bu hafta da devam ediliyor.
İşçilerin kıdem ve emeklilik hakkını gasp etmeyi hedefleyen teklif, güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak. Belirli süreli iş sözleşmesine getirilen düzenlemeye göre, 25 yaş altı ve 50 yaş üzerindeki işçiler için belirli süreli iş sözleşmesi 2 yıla kadar koşulsuz yapılabilecek. İşçiler, geçici istihdam biçimiyle kıdem ve ihbar tazminatından mahrum kalacaklar. Ayrıca 25 yaş altında ve 10 günden az çalışanlara yönelik düzenleme ile genç işçilerin işsizlik, malullük, yaşlılık gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanması ortadan kaldırılacak. Böylece zaten 65 yaşına çıkarılan işçilerin emeklilik hakkı daha zor hale gelecek. Bu haliyle teklif işçilerin haklarını ellerinden almayı hedeflerken işverenlerin güvencesiz ve ucuz işçi çalıştırmasının da önü açılıyor. 25 Yaş altı ve 50 yaş üstü işçiler için kıdem tazminatı hakkı fiilen kalkacak. Geçici çalışan işçi iş güvencesinden yararlanamayacak, işe iade davası açamayacak. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu yasa teklifinin geri çekilmesi için mücadele edeceklerini, Türk-İş ve Hak-İş´le birlikte üç konfederasyon olarak itirazlarını dile getiren ortak metne imza attıklarını ve bunun bir irade beyanı olduğunu açıkladı. İşçi haklarına yapılan bu saldırıya karşı konan bu ortak tavır elbette işçiler açısından gerekli ve önemlidir. Ayrıca Türk-İş, Hak-İş ve DİSK´in bu ortak mücadelesine 200 milyon üyesi olan Uluslararası Sendika Konfederasyonu (ITUC) ile 45 milyon üyesi bulunan Avrupa Sendikaları Konfederasyonu´ndan (ETUC) da destek gelmesi işçi sınıfı ile sermaye sınıfının topyekûn karşı karşıya geleceği bir ortama doğru gidişi göstermektedir. DİSK temsilcilerinin Meclisin önünde açıklama yapmasına iktidar partisinin polisle müdahale etmesi ve konuşturmaması işçi sınıfının birliği ve mücadelesinden korkunun eseridir.
Öte yandan yıllardır verilmeyen tazminat ve maaş hakları için 25 gün Manisa-Soma´da engellenen, daha sonra Ermenek madencileri ile yürümek isterken önü kesilen madenciler için geçtiğimiz 22 Ekim´de “maden işçisinin sorunu tüm işçilerin sorunudur” başlıklı yazıyı yazmıştım. Bugün gelinen noktada bütün işçilerin sorunlarının aynı olduğu ve ancak birlikte mücadele edince çözecekleri daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Burada işçilerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri sendika konfederasyonları yöneticilerinin geçmişteki yaptıklarına yani işçi iradesi hiçe sayan ve işverenle uzlaşan yapılarına bakarak gözlerini açık tutmalıdırlar. Sendika bürokrasisinin uzlaşmacı yapısına karşı sonuna kadar birlik ve direniş kararlılığını göstermeleri gerekir. Sendika bürokrasisinin mücadele alanından kaçmasına izin vermemelidirler.
Ayrıca iktidar işçilerin bu geniş çapta tepkisinden çekinerek yasanın bazı maddelerini geri çekse bile işçiler şunu unutmamalı ki burjuvazi ve onun çıkarlarını savunan devlet işçilerin daha önce mücadele ile almış olduğu hakları geri almak için hep tetikte olacaktır.