Nurullah ER


İŞÇİSİZ 1 MAYIS

NURULLAH ER


1 Mayıs Çarşamba günüydü.

İskenderun sahilinde, Nikah Salonunun hemen arka tarafında, saat on ikiden itibaren davullar dövülmeye başlamıştı.

Bizim düğünlerimizin, bayramlarımızın şenliğe ve eğlenceye dönüşmesinde, oyunların oynanmasında davullar geleneksel kültürümüzün en büyük çalgısıdır.

O gün de 1 Mayıs´tı.

İşçilerin, emekçilerin bayramıydı.

Mutlaka davullar çalınacak, halaylar çekilecekti.

Öyle de oldu.

Polis denetim ve kontrolünde yolların trafiğe kapatılmasının ardından, belirli yerlerdeki polis kontrolünden sonra, birerli, ikişerli ya da gruplar halinde geliniyordu toplanma alanına.

Gelenleri, 1 Mayıs tertip ve organize komitesi görevlileri KESK´e bağlı Eğitim Sen üyeleri öğretmenler karşılıyorlardı.

Kadınlı erkekli gelenlerin bir kısmı halaya dururken, bir kısmı alkış tutarak, el çırparak eşlik ediyorlardı.

Nasıl şenliğe boğulamasın, sevince dönüşmesin ki o gün?

Dünyada tüm çalışanların elde ettiği kazanımların başlangıç tarihiydi 1 Mayıs. O günden bu güne kadar elde edilen haklar, o kazanımların üzerine bina edilmişti.

Evrensel değeri olan bir gündür 1 Mayıs.

Eğitim Sen yöneticileri ve 1 Mayıs tertip komitesi günler öncesinden ; mahalle mahalle, köy köy, kasaba kasaba gezerek; anonslar yapıp, bildirilerek dağıtarak davet etmişlerdi tüm halkı 1 Mayıs Bayramına.

Emek ve emekçiler belki de Cumhuriyet tarihinde haklarının en çok gasp edildiği, ekonomik krizlerin, ekonomik buhrana dönüştüğü günleri yaşıyorlardı.

Memur zordaydı, işçi perişandı, emekliler yoksulluktaydı, işsizler bunalımdaydı, köylüler çaresizdiler. Nerdeyse ülke nüfusunun yüzde yetmişi cendere içinde, kıskaç altında kıvranıyorlardı.

Böylesi günün anlamına uygun düşecekti bir araya gelmeleri, seslerini haykırmaları, konuşmaların dikkate alınmaları.

İskenderun Körfezi bir sanayi bölgesiydi. Bölge, ağırlıklı olarak çalışanların ve emeklilerin yaşadığı bölge konumuna gelmişti. Ülkemizin en büyük sanayi tesisi olan İsdemir çalışanları ve emeklileri, Osmaniye ve İskenderun Organize bölgesinde çalışanlar, çevrede tarımla uğraşanlar, hayvancılık yapanlar, her evde iş bekleyenler emek ve emek kesimlerinin potansiyel gücüydüler. Sayıları on binlerle telaffuz edilen bu kesimler perişanlık ve çaresizlik içerisindeydiler. Bunlar doldurmalıydı alanları, seslerini duyurmalıydılar.

Öyle mi oldu?

Hiçte değil!

Kimler mi vardı o gün 1 Mayıs´ta?

Nicel çoğunluktan öte, nitel çoğunluğu sahip herkes!...

Ülkemizde yetmiş yılı aşkın işçi sendikacılığı, otuz yılı aşkında memur sendikacılığı vardır. Ne var ki bu zaman sürecinde işçiler haklarının kullanmada, yeni haklar elde etmede bir arpa boyu yol kat edemediler. 1 Mayısları da kendi bayramları gibi kutlayamadılar.

İnsanlık, işçi haklarını dillendiren bir dil kullanmaya çalışırken, bizde gerek siyasi iktidar, gerekse de iş verenler işçilerin örgütlü gücü olan sendikacılığı yok etmek için ne gerekiyorsa yaptı. Var olanları da kendilerine bağımlı kılarak, işçisiz 1 Mayıs kutlamalarını yarattılar.