Nurullah ER


İSDEMİR GREVİ

NURULLAH ER


4 Mayıs günü başlamıştı İsdemir işçilerinin grevi.
Yıl 1989.
Aradan uzun bir zaman geçse de, böylesi önem arz eden bir olayı benliğinde taşıyanlar için her şey dün gibi olur. Taşımayanlar içinse hasıraltı...
Doğa bahar çılgınlığını yaşasa da, İsdemir işçilerinin yürekleri karakış kaplıydı.
Onları o duruma, On iki Eylül darbesi ve Özal´ın 24 Ocak Ekonomik Kararları getirmişti. İşçiler, on yılı geçmişti ki, açlıkla yaşıyorlar, yoklukla boğuşuyorlardı. Artık bıçak kemiğe dayanmıştı.
İşçilerin bu duruma gelmesi, İsdemir´in grevin içine itilmesi, oyun içinde oyun kuranların, kurnazlıktan politika yapanların eseriydi. Birisi, hemencecik sorulsa buna kim mantıklı cevap verebilir?
Bir kamu kuruluşu olan İsdemir, 1986 yılında kamu işverenler sendikasından, Özal´ın talimatıyla istifa ettirilip, özel sektör kuruluşlarının sendikası olan MESS´e neden bağlandı?
4 Mayıs sabahı İsdemir´in Doğuş kapısında, İsdemir işçileriyle birlikte; “Bu İş yerinde Grev var.” pankartını asan ve grev gömleğini giyen Çelik İş Başkanı Metin Türker´in “İşçilere refah getirmeyecek, bir sözleşmeye, kölelik ücretine imza atamazdık” sözünü, işçilerin içinde bulunduğu durumu ve onların aylar öncesinden haklarını elde etmek için birlik beraberlik içinde gösterdikleri kararlı tutumlarına göre söylüyordu.
MESS yetkilileri, tüttürdükleri puroların dumanını, fabrika bacasından çıkan dumanların seyrine dalmış gibi bakarak, dişleri kamaşıyordu.
Başbakan Turgut Özal, Demir Çelik grevi konusunda sorulan soruya: “Karabük ve İskenderun demir çelik fabrikaları modası geçmiş fabrikalardır. Yüksek ücret vermemiz mümkün değildir. MESS yetkilileri kendilerine gereken teklifleri yapmışlardır. Ama kabul etmemişlerdir. Grev yapmak serbesttir. Grev nedeniyle demir ihtiyacı ithalat yoluyla karşılanacaktır.”
O tarihte Demir Çelik Genel Müdürlüğünü yürüten Sencer İmer ise yaptığı açıklamasında : “Grev, spekülatörlerin, karaborsacıların işine yarıyor. Grevin uzun sürmesi bu fırsatçıların dışında kimseye faydası yoktur. Bir taraf da milli servet eriyor, diğer tarafta işçi perişan oluyor, grev uzadıkça stokçular köşeyi dönüyor. Piyasada beş yüz ton stok demir var. Bu piyasayı ancak bir süre idare eder. Bu ucu açık bir greve döndürülmemelidir. Kısa zamanda taraflar bir araya gelerek sözleşme bitirilmelidir.”
Grev, büyük fedakarlıklarla başladı ve sürdürüldü. Sorumlusu Başbakan ve MESS´ti.
Bir bahar ayı ile başlayan İsdemir grevi, sonbaharla sonlandırıldı.
137 gün sürdü İsdemir grevi. Bu süreç içersinde işçiler aileleriyle birlikte açlıkla boğuştular, yoklukla kucaklaştılar. Yaşamları bir trajediydi. Ayrıca esnaf büyük sıkıntı çekti, bölgenin ekonomisi daraldı.
Bu büyük bir grevdi. Devlet açısından, hükümet açısından, sendikalar, işçiler, sermaye ve demokrasi açısından ders çıkarılması gereken, unutulmaması gereken bir grevdi.
Bu grev, ‘bu yasalarla hak alınmaz, grev yapılmaz´ diyenlere ders oldu.
Grev boyunca tezgahlanan oyunlar, grevin altında yatan gizli amaçlar, sıfır gümrükle demir ithal eden vurguncular... Herkes görüldü.
MESS´in tutumu, Turgut Özal´ın niyeti unutulmadı.
Demokrasilerde örgütlü mücadelenin ne kadar önemli olduğu kendini gösterdi. Ve İsdemir işçisi vermiş olduğu grevli hak mücadelesiyle istediğini aldı.
‘Beş kuruş bile vermem´ diyen Özal, sözleşme imzasında, ‘elli lirada benden´ demek zorunda kaldı.