Sadullah ÇAĞLAR


KAPİTAL ÜLKEYLE İŞİRLİĞİ YAPMAK

Geri kalmış, sanayi yeniliği yapmamış ülkeler, bilgisayar devrimine geçmiş sömürgeci batıyla yakın durmanın bir gün bedelini öder.



Geri kalmış, sanayi yeniliği yapmamış ülkeler, bilgisayar devrimine geçmiş sömürgeci batıyla yakın durmanın bir gün bedelini öder. Başta A.B.D. ve Avrupa ile politik işbirliği içine giren siyasi İktidarlar dikkatli olmak zorundadır.
Ekonomi, politik, askeri yapısı ile bir ittifaka girdinizde onunla eşit olmadığınız için problem yaşarsınız. Bu doğa kanunudur. Ekonomik olarak Dünya Bankası ve İ.M.F ile parasal yardım ihtiyacı oluyorsa, iktidarın, batının kıskacından çıkması zor olur.
Başta mali gücün olacak. Örneğin Yunanistan´da Sol Parti seçimlerde NATO ile olan askeri işbirliğini gözden geçireceğiz diye çıkış yaptı. Ve seçimi kazanan Sol Parti umut oldu. Sonuç; başta Almanya Başbakanı Merkel, seçimi kazanan yeni hükümete Dünya Bankası´na olan borcu ödemesini istedi ve ödeme yapılmadan yeni kredi verilmeyeceğini söyledi.
Sonra ne oldu? Sol Partinin lideri Çipras, memur maaşlarını veremeyecek duruma düştü. Yunanistan kargaşaya sürüklendi. Batının demir leydisi Merkel ile anlaşmak için Çipras Almanya´ya gitti.
Ama, ama bütün kapılar ona kapandı. Kapital dünyanın ekonomi anahtarı olan sistemin demir leydisi Merkel, Çipras´a acı reçete çıkardı. Ve dünkü Sokrat´ın özgür dünyasının önderi, sonuçta batıya diz çöktü.
Ekonomi olarak bağımlı olunan ülkeye hayır demek için iktisat olarak güçlenmekten başka çıkış olamaz. 12 Eylül öncesi dünya petrol krizine girdiği zaman Başbakan Süleyman Demirel; 10 sente muhtacız´ diye haykırdı.
Dünya Bankası´nda görevli olan Turgut Özal´ı çağırıp ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı yaptı. Başbakan Süleyman Demirel İ.M.F.´den kredi almak için gönderdiği Turgut Özal´dan gelen telefonda Özal şöyle der; “Ağabey, İ.M.F.´nin kredi açmak için çok ağır koşulları var, yani Sevr anlaşmasından daha ağır. Ne dersin? İmzalayayım mı?”
Süleyman Demirel , Özal´a imzala der. Türkiye mali olarak sıkıntıdadır ve petrol alacak parası yoktur. Peki Özal´ı korkutan şartlar neydi? Türkiye´nin bağımsızlığını tehdit eden 24 Ocak ekonomi kararları.
Kurtuluş mücadelesi yılları içinde Dışişleri Bakanı İsmet Paşa´ya Lozan´da sömürgeci İngiliz şöyle der; “İsmet Paşa şimdi bağımsızlığını aldın sanma, birgün gelecek kapımızı çalacaksın, çünkü memleketin harap, paraya ihtiyacınız olacak.”
İsmet Paşa şöyldir; “Sayın Lord, hiçbir zaman kapınızı çalmayacağız, bundan emin olabilirsiniz.”
Ne hazin ki, 1950 sonrası D.P.´nin iktidar olmasıyla o kapıya gidildi. Ve de verdiklerini geri aldılar.
Yıl 1964. Kıbrıs´ta çıkan olaylar nedeniyle T.C. Başbakanı Sayın İnönü, Kıbrıs´a müdahale için harekete geçti. Asker gemilere bindirildi. Ve sevkiyat hazırdı. Halk sabırsız haykırır; ´İsmet Paşa çizmelerini giy´ diye.
Başbakan İnönü sakin bir açıklama yaptı; ´Çizmelerimi giymek için aklımı kaçırmadım´. Ve gemiler bütün gürültüye rağmen hareket etmedi. Savaşın dumanları arsından gelen İsmet Paşa, dünya savaşları gören lider, sokağı duymadı.
Bu arada sürpriz bir gelişme yaşandı. A.B.D Başkanı Johnson Türkiye´ye tehdit içeren bir mektup gönderdi. Başkan mektupta; “Sayın Başbakan İsmet İnönü, şu anda Kıbrıs´a müdahale etmek için bir askeri hareket hazırlandığı haberini almış bulunuyorum. Bu harekatta hiçbir şekilde NATO´ya ait olan gemileri ve bizden aldığınız silahları kullanamazsınız. Aksi takdirde Sovyetler Birliği´nden Türkiye´ye karşı bir tehdit olursa NATO tarafsız kalır. Size gönderdiğimiz mektupta kaygılarımızı dikkate almanızı bekliyoruz´.
İnönü A.B.D. Başkanı Johnson´un tehdit içeren mektubunu okuduktan sonra Bakanlar Kurulu´na şöyle dedi; ´Beyaz Saray´ın bize göndermiş olduğu mektup bizi çok üzdü. Aslında sömürge valisine bile böyle bir mektup yazılmaz´.
Deneyimli İsmet Paşa basına verdiği demeçte; “Biz A.B.D.´yi müttefi zannediyorduk, yanılmışız. Elbette bizde yeni müttefikler aramak zorunda kalacağız. Öyle zannediyorum ki, yeni bir dünya kurulur, biz de orada yerimizi alırız” der.
İsmet Paşa bu bağımsızlık çığlığını atarken, altındaki koltuk çoktan çekilmişti. Ve bir gün Bakanlar Kurulu´nda yaptığı konuşmada; “Büyük devletlerle işbirliği yapmak, küçük ülke için, savunmasız bir kişinin, kaplanla aynı kafese girmesine benzer” dediğinde, gerçeği söylüyordu.
Deneyimli lider İnönü, Milli Şef olduğu dönemde Türkiye´nin 2.Dünya Savaşı´na girmesi karşılığında, A.B.D. Başkanı Roosevelt tarafından 12 adalar Türkiye´ye teklif edilir. İsmet Paşa reddeder ve bunun için çok eleştirilir. İsmet Paşa´nın neden hayır dediğini anlamak istemeyenlere küçük bir hatırlatma yapmak isteriz. Irak lideri Saddam´a Kuveyt´e girmek istediğinde yolun açık olsun diyen kimdi? A.B.D.
1930 Avrupası´nda, Naziler döneminde çizme ve üniforma moda olmuştu. Bizde ise Atatürk ve İsmet İnönü üzerlerindeki üniformayı çıkararak dünya barışını öne koydular.
Aslında kahraman olmak kolay, Don Kişot olmak da. Peki sonra? Dış politika bilim işidir, yani felsefedir aynı zamanda. İsmet Paşa, ‘çizmeyi giy´ diyenlere; ‘ben aklımı kaçırmadım´ dediğinde sonucu görüyordu, ödeyeceği bedeli biliyordu. Deneyimli İsmet Paşa onun için savaşa karşı hep mesafeli oldu.
Genel olarak Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Atatürk ve İsmet Paşa, dünya barışını savunmuşlar ve ülkeyi hiçbir zaman maceraya sürüklememişlerdir.
Yakın tarihte ‘Bağımsız Türkiye´ diye yola çıkanları tarih haklı çıkarmadı mı?

Kaynak: Emin Çölaşan´ın 24 Ocak 1980 Kararları kitabı