Halit KATKAT


Kapitalizmin pandemi ve aşı fırsatçılığı

Halit Katkat


Dünya Sağlık Örgütü Başkanı diyor ki 'dünya feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğindedir'. Bunu niye diyor? Şunun için diyor: Dünya nüfusunun yüzde 14´ünü oluşturan gelişmiş ülkeler, geliştirilen aşıların yüzde 53´ünü istiflemiş durumda. Zengin kapitalist ülkelerin aşı istifçiliği nedeniyle düşük gelirli 70 ülkede nüfusun sadece yüzde 10´u aşı yaptırabilecek ve milyarlarca insan yıllarca aşı olamayacak.

DSÖ´nün İsviçre´nin Cenevre kentindeki genel merkezinde düzenlenen 148. Yürütme Kurulu oturumunda konuşan DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, zengin ülkeler tarafından Kovid-19 aşılarının istiflenmesinin yalnızca etik olmadığını, bunun aynı zamanda Kovid-19 salgınının süresini de uzatacağını belirtti. 40 yıl önce ortaya çıkan virüse karşı hayat kurtaran ilaçlar geliştirildiğine değinen Ghebreyesus, ancak dünyadaki yoksulların bu ilaçlara erişmesinin on yıldan fazla zaman aldığını aktardı. Ghebreyesus, 12 yıl önce de yeni bir virüsün ortaya çıktığını ve salgına dönüştüğünü ifade ederek, dünyadaki yoksul insanların ilaçlara eriştiğinde salgının sona erdiğine dikkat çekti. Aşıların hızlı ve eşit şekilde dağıtılması gerektiğine vurgu yapan Ghebreyesus, 'Son zamanlarda hızla yayılan yeni türlerin ortaya çıkışı, aşıların hızlı ve adil bir şekilde yaygınlaştırılmasını daha da önemli hale getiriyor. Ama şimdi aşıların bazılarına umut getirmesine rağmen dünyanın zenginleri ile fakirleri arasındaki eşitsizlik duvarında başka bir tuğla haline gelme tehlikesiyle karşı karşıyayız' dedi.
Kovid-19 vaka sayısı toplam 95 milyon 599 bin 10´a, Kovid-19´a bağlı can kaybı ise 2 milyon 41 bin 999´a yükseldi.
Dünya sağlık örgütünün bu açıklamasında kapitalist sistemin adaletsiz, bencil ve acımasız yüzü bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Şirketler, kovid-19 salgınını fırsata çevirip kasalarını doldurmanın peşinde çaba harcarken aşıya ulaşamayan yoksul halklar hastalığın pençesinde cebelleşmektedirler. Bu fırsattan yararlanan şirketlerin başında Pfizer firması gelmektedir. Bu firma bir yıllık salgın sonucunda 15 milyar dolar kar beklentisi içerisinde…
Ne yazık ki DSÖ´nün bir yaptırım gücü yok. Ülkelerle sadece anlaşma yapıp uyarılarda bulunuyor. Geliri de ülkelerin yardımına kalmış. Biraz AHİM´in durumuna benziyor. Alınan kararlara ülke yönetimleri uymaması durumunda o ülke yöneticilerine bir sorumluluk getiremiyor. Şimdi böyle adaletsiz bir sistem içerisinde Ülkemizin siyasileri başta da ülkeyi yöneten iktidarın başı Anayasa değişikliği yapılması tartışmasını açıyor. Diyor ki “ortağımızla görüştükten sonra meclise getireceğiz. Kendileri tarafından birçok defa değiştirilmiş bir Anayasayı ve Anayasa mahkemesi kararlarını dinlemeyen bir iktidar, yeni Anayasa yapmaya neden ihtiyaç duyar? Bunun tek cevabı var; zor durumdaki ekonomiyi düze çıkarmak için ABD ve AB ile arayı düzeltme manevrası…