Kemal DÜZ


KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ

Kemal Düz


Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey´in meşhur eserinin adıdır. Biz eseri değil, eserin sahibini, Osman Hamdi Bey´i tanıtmaya çalışacağız. Babası, İbrahim Edhem, Sakız Adası´nda yaşayan bir Rum ailenin çocuğu olarak doğar. Yunanlıların bağımsızlık için ayaklandığı 1821 yılında sadece üç yaşındaydı. Ertesi yıl Osmanlı donanması isyanın sıçradığı Sakız Adası´na çıkarma yapıp kargaşayı bastırdı. Adada binlerce Rum ölmüş, yetim kalan çocukların sayısını kimse bilmez olmuştu. Erkek çocuklarını köle, kız çocuklarını cariye olarak satmak için İstanbul´a getirilir. Osman Hamdi Bey´in babası da o çocuklardan biridir. Elli kuruş veren herhangi birine satılacaktır. Ama dört yaşındaki o çocuğu Kaptanıderya Hüsrev Paşa alır. Hüsrev Paşa evlat edindiği Sakızlı küçüğe İbrahim Edhem ismini verir. Onu Müslüman yapar,

Edhem, oniki yaşındayken Osmanlı´nın eğitim için yurtdışına gönderdiği ilk dört çocuktan biri oldu. Paris´ten maden mühendisi olarak yurduna döner.
İmparatorluk, 1875 Ramazan Kararnamesi ile dağılma sürecine girince, batılı soyguncuların işleri kolaylaşır.
Osman Hamdi, Sadrazam oğluydu ve Sultan II. Abdülhamit´in atamasını doğrudan yaptığı bir kişiydi. Eski eserler konusunda tek yetkiliydi. Kendisinin de yapım aşamasında katıldığı kanun, eserlerimizin yurt dışına çıkışını kesinlikle yasaklıyordu. 9 Şubat 1299 (1883) tarihli Asar-ı Atika Nizamnamesi, 8. Maddesi “Memalik-i Osmaniye´de meydana çıkan eski eserlerin yabancı memlekete nakil ve ihracı katiyen memnunudur.” diyordu.

İnşaat mühendisliği eğitimi gören Prusyalı Carl Humann (22 yaşında) 1861 sonbaharında Sisam Adası´na gelir. Fuat Paşa vasıtasıyla teknik eleman olarak Osmanlı çalışma hayatına katılır.
Humann, Türkçeyi, Yunancayı, Fransızcayı konuşabiliyor, bahşiş adı altında doğunun rüşvet geleneğine uyarak kapıları açabiliyordu. Yerine göre bazen çok sert hareket edebiliyor, Doğulu yöneticilerin, majesteleri, zatıalileri, ekselansları türü laflardan hoşlandığını bildiği için yeri gelince sıklıkla kıllanıyordu. Hamdi, tek yetkiliydi. Humann, müzelerden ve tarihi eserlerden sorumlu Hamdi Bey´le ilişkisini hep sıcak tutardı. Yağlı boya tablosunu bile yaptırmıştı. Osman Hamdi, 1884 Eski Eserler Yasası (Asar-ı Antika Nizamnamesi) eser çıkışını yasakladığı halde, bu yasayı uygulamıyordu. Priene, Magnesia, Milet eserleri, korumakla ve uygulamakla sorumlu olduğu yasaya karşın kendi döneminde götürülmüş, Berlin´deki, Paris´teki müzeleri doldurmuştu.
Carl Humann, Zincirli´deki (Gaziantep-Islahiye) Hitit eserlerine gözlerini diker. Osman Hamdi bey, Meclis kararıyla Nemrut´a gider. Eserleri görür. Ancak bunların Hitit eseri olduğunu anlamaz. Humann yüzlerce taş blok kabartmasını ana kayalardan 20 cm. kalınlığında kestirerek, kağnılarla İskenderun Limanı´na oradan gemiyle Berlin´e taşır. Osman Hamdi bey, Beyrut´a giderken yolunun üstündeki İskenderun´a çağırarak görüşür.
İstanbul´a götürdüğü eserler için dilekçe vermesini ister. Sembolik olarak alınan 26 eser izn alınmasına rağmen, yüzlerce Hitit eseri kaçak yollarla Berlin´e götürülür. Priene ve Milet de Humann´ın yağmasından kurtulamaz.
Daha sonraları, Tel-Halef kazısından çıkan 24 sandık eserin Alman Konsolosluğuna götürüldüğü ve İskenderun Limanı´ndan ülke dışına kaçırılmış olduğu da tespit edilmiş.
Human´ın mezarı Bergama´dadır. Pek çok yerde, evlerde işyerlerinde gıpta ile bakılan Kaplumbağa Terbiyecisi´ resminin sahibi Hamdi Bey´in hayatı böyleymiş. Tarih kaynaklar ve anlatılanlardan İskenderun´da o dönemde yabancı ülkelerin çok sayıda temsilcilik veya konsoloslukları olduğu belirtilir. Bunların ne işe yaradıklarının cevabı da sanırım yukardaki hikayenin sonunda olabilir.

Kaynak: Anadolu Doğal Taşlarının Dünyadaki İzleri, Yaşar Yılmaz, İmib, İstanbul
Kaplumbağa Terbiyecisi, Emre Caner, Kapı Y.