Akın BODUR


Karantina

Akın Bodur


Umreden dönen bir çok kişi ve o dönemde yurt dışından gelenlerin 14 günlük karantinaya alınmaması ne kadar yanlışsa, birçok kamu kurumuna girişte korona virüs belirtileri arasındaki ´ateş ölçümü´ de o kadar doğrudur. Her ne kadar geç kalınmış olsa da karar ve uygulama doğrudur. Tıpkı, sosyal izolasyon için ´evde kal´ çağrısı ve uygulaması gibi...

Yapılan test sayısı bence yetersiz olsa da her 24 saatteki toplam testte yüzde 11 ile 17 arasıda ´vaka´nın çıkması, izolasyonun önemini ifade ediyor.
Yaklaşım ve bakış açısı arasındaki farklar, bize geçmişten bu güne anlayışı ve bundaki değişimi de anlatıyor. Mesela, ´devlet basma mı üretsin´ yaklaşımıyla Sümerbank kapatılmasaydı, bugün sağlık çalışanları ve hastalar maske sıkıntısını yaşamaz; hastane alanları terzihaneye, eğitim alan kursiyerler de harıl harıl maske dikimi yapmazdı.

Yıllar önce bakanlık ve üniversite arasında bir anlamda ´çiş yarışı´ olmasaydı, yurt dışından İskenderun ve Hatay´a gelenler Yayladağı´na gönderilmez, Kıbrıs´tan Mersin´e gelenler belki de İskenderun´a getirilmezdi.

Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, 40 yıla yakın süre önce bugünkü değerle milyonlarca lira para harcayıp yaptırdığı İskenderun Pirinçlik Eğitim ve Karantina Tesisleri inşaatı hiç kullanılmadan çürümeye terk edildi. Ne bakanlık karantina ve eğitim merkezi olarak kullandı ne de 1990´lı yılların başlarında yeni kurulan MKÜ´nün ´verin kullanalım´ talebi kabul görmedi ve bina atıl kalıp, çürümeye terk edildi. İskenderun´a 18 kilometre mesafede, şimdiki Arsuz´un Pirinçlik mahallesi sınırlarında denize sıfır alanda 48 bin metrekare alana kurulan, istinat duarı ve tel örgüyle çevrilen İskenderun Pirinçlik Eğitim ve Karantina Tesislerinin yerleşkesinde 113 adet süit oda, 32 adet personel lojmanı, 500 kişi kapasiteli sosyal tesisler kapsamında restoran ve mutfak, 500 kişi kapasiteli konferans salonu ve konferans salonu bünyesinde simultane tercüme kabinleri, çamaşırhane, fan-coil ısıtma-soğutma sistemi, 400 kwh jeneratör, denize açılan 80 metre uzunluğunda kaya dolgu mendirek, arıtma tesisi, Pirinçlik´ten tesislere verilen içme suyu isale hattını barındıran tesis, bu günlerde yaşanan salgın hastalıklarda kullanılmak üzere inşa edilmişti. Ancak makamları bulunan birkaç kişinin anlamsız çekişmesi, milyonlarca lira harcama yapılan inşa edilen tesisin hiç kullanılmadan çürümesini getirdi. İskenderun-Arsuz arasında yolculuk yapanlar, Arsuz yolu yapımında tesislerin nasıl yol açımı için ikiye bölündüğü, binaların da ne şekilde çürüdüğünü görmektedir.

Yıllar geçtikçe, bilim, eğitim ve değerler yükseldikçe, birilerinin makamlarını farklı amaçlara kullanmasının getirdiği sonuçlar, yıllar önce öngörülen ve adım atılarak inşa edilen tesislerin halk sağlığı için bile kullanılmasını engelleyebiliyor. Tıpkı, İskenderun´un Modernevler mahallesinde yıllar önce kurulan ve liman yoluyla ülkeye getirilen ya da ülkemizden yurt dışına gönderilecek canlı büyükbaş hayvanların karantinaya alınmasını sağlayan Tarım ve Orman Bakanlığının tahaffuzhanesinin yılardır kullanılmaması gibi. O tahaffuzhane kullanılıyor olsa belki de bugün yurtdışından gelen Angusların hastalıklı olup olmadığı kuşkusunu da hissetmeyecek, yaşalayacaktır.
Sahi, korona virüsün izolasyonun ne kadar önemli olduğunu anımsatması, o tesislerin kullanımını getirecek mi, yoksa o tesisler ve alanları ekonomik rant sağlaması amacıyla birilerine mi verilecek?
Siz ne dersiniz?