Fevzi MAMİOĞLU


KATARAKT

Laf aramızda, çocukluğumda katarakt sözüne yabancıydım.


Laf aramızda, çocukluğumda katarakt sözüne yabancıydım. 1963 yılında Hürriyet gazetesinde, rahmetli İsmet Paşa´nın katarakt ameliyatıyla ilgili haberini okumuştum. Yurt dışı seyahatinden dönüşte Paris´e uğramış, katarakt ameliyatı olmuş. Muhalefetteyken. Ankara´ya dönüşten bir süre sonra Dışişleri Bakanlığı´na gidiyor. Tabi herkeste bir merak. Paşa niye Dışişleri´nde! Çıkışta sorulur kendisine. Acaba bir yakınına torpil mi yaptıracak diye… Paşa gayet mütevazı. - Paris´te katarakt ameliyatı olmuştum ya. Param yetmedi. Elçi Hasan Esat Işık´tan borç almıştım. Onu iade etmek için uğramıştım. Cevabını vermiş... Eğer izniniz olursa, söz İsmet Paşa´dan açılmışken, kendisiyle ilgili bir anekdotu nakledeyim… Eczacı Oktay Demirkan´dan dinlemiştim. Bir seçim gezisinde ihtiyaç molasından sonra gazeteciler, Paşa´nın pantolonun düğmelerini iliklemeyi unuttuğunu görmüşler. -Paşam demişler, pantolonunuzun düğmeleri iliklenmemiş.. O da meşhur kahkahasını atarak. —Boş verin çocuklar, ölü evin kapısı açık olur demiş.

Dönelim katarakta. O yıllarda yaşım 12–13. Katarakt nedir diye bilmiyorum. Babam 61´in 7 Şubat´ında öldü. Babaannem 80´lerinde. Bir gözü kataraktan kapanmış. Öyle diyorlardı. Ötekiyle de az görüyor. Onu da kaybedecekti ağlamaktan.
Katarak sözünü 70´lere kadar duymadık. Halam bir ara oldu, üzerine düşülmedi. Annem 96´da oldu kataraktı. Baya güzel görmeye başladı… Meslek olarak kütüphaneciliği seçmiştim. Malum, kütüphanelerimizin, özellikle de eski yapılı olanların elektrik donanımları yetersiz. Bir de “Oturacağınız masa tam benim istediğim koordinatlarda duracak. Asla ve de kat´a, ışığı daha fazla almak için bile olsa “ileri geri oynatılmaz!” diyen bir Amanos yaratıcısı(!) amiriniz varsa ne göz sağlığı kalır, ne de sinir. Çift görmeye başladım.
Doktor -Amca kataraktın var, ameliyat lazım derdi.. Yaş da 50. Gözlükle idare ettim uzun zaman. Emekli oldum. Gazete yazarı oldum SES sayesinde. Elle yazar verirdim yazıları. Bazen inci bazen de çivi yazısı gibi yazardım. Sağ olsunlar editör arkadaşlar, kafasını gözünü yararak doldurduğum kâğıdı temize çekip bilgisayara yüklerlerdi. Zaman alan bu işleme son verelim dedik. Evdeki bilgisayarda yazıp internetle gazeteye göndermeye çalıştım uzun zaman. I ıh. Olmadı. Satırlar birbirlerine karışmaya başladı. Klavyeyi yanlış kullanmaya başladım. Aksayan yazılar beklentiyi karşılayamaz oldu. Ara verdim uzun zaman. Doktorlar % 50´nin üzerine çıkmayan kataraktı almıyorlar. Ben de zorunlu bir tatile oruca GİRMİŞ OLDUM! Şimdi çok şükür az da olsa düzelen gözlerim, yazılarımı yazmama yardım ediyorlar… Bu vesileyle bir bilgi kırıntısını paylaşmak isterim.
Bir aygıt geliştirilmiş. Nerede olursanız olun. Telefonunuza bağladığınız bir aparatı bilgisayara monte ediyorsunuz. Siz söylüyorsunuz. Noktasına virgülüne kadar, tüm noktalama işaretlerini o yerleştiriyor.
Sonuçta, herkesin özel hastanelerde, sadece bir göz için binlerle ifade edilen para karşılığı yapılan katarakt ameliyatını, Devlet Hastanesi´nde işinin uzmanı ehil doktor Mithat Şimşek yaptı. Kendisine teşekkür ederim. Yazımı noktalamadan bir anımı paylaşmak isterim. İsmi lazım değil, bir arkadaşım rica etti. —Fevzi katarakt ameliyatı olacağım. Hüseyin yok. Yengen de gelemez. Birlikte gider misin? —Ne demek! Tabi gelirim.
Ertesi gün doktorun özel muayenesine gittik. Yarım saat sonra ameliyat bitti.. Doktor hastasına gerekli talimatları veriyor. Reçete de yazdı. Teşekkür faslından sonra ben sordum. -Sn. doktorum aynı gözde katarakt bir daha nükseder mi?..Kendinden emin bir şekilde - Kesilen kol yeniden çıkar mı? Cevabını verdi. Teşekkür ettik ayrıldık..
Aradan bir yıl geçti. Arkadaşım kütüphaneye geldi. —Fevzi yarın katarakt ameliyatı olacağım. Gider misin?.. Çocukluğumuz beraber geçti. —Tabi dedim. Hangisinden olacaksın? —Sağdan. —Oğlum geçen yıl aynı gözden olmuştun ya? -Valla bilmem!. (Ne bilsin garibim. Daha sonraki yıllarda, şekeri olduğu halde ayağındaki nasırı almakta sakınca görmedilerdi. Bir türlü iyileşemedi. Ve ayağı kesildi efendim...) Ertesi gün aynı doktorun aynı yerdeki muayenesine gittik. Daha önce bayıldığı bıçak parası karşılığında, aynı gözden ikinci defa katarakt ameliyatı oldu saf arkadaşım. Ameliyattan sonra rutin açıklamalar yaptı doktor. Biten konuşmasından sonra söz aldım. -Sn. doktorum aynı gözde 2. defa katarakt oluşur mu?..Tam cevap verecekti ki ben - Kesilen kol yeniden çıkar mı? Benimki de laf işte dedim.. -Tam da ben bunu diyecektim dedi..-Biliyorum efendim biliyorum. Geçen yıl da bu zamanlar bu masanın başında biz üç kişi yine bir aradayken sormuştum size. Aynı cevabı vermiştiniz!!!! —Yok ya dediğini anımsıyorum.
Not: Bu anımı, doktoru yermek için yazmadım. Zaten öyle bir dil de kullanmadım. Katarakt aynı gözde nükseder mi etmez mi bilmem. Tekrarlamayacağı görüşündeyim. Belki, belki de arkadaşta şeker olduğu için göze de vurmuş olabilir. En azından ben öyle düşünüyorum. Herhangi bir ard niyetim yok yani.