Nurullah ER


KAYBEDİLENLER

NURULLAH ER


Dünya yıllardır bunalımda.

Sistem sürekli ekonomik kriz üretiyor.
Her krize farklı yöntemler ve gerekçeler gösterilse de, kapitalist sistemin genlerinde yatıyor bu kriz.
Bedeli ise tüm insanlığın omuzlarına yükleniyor. Altta kalanın canı çıksın hesabı, en büyük bedeli işçiler ve çalışanların yanı sıra işsiz, yoksul halk ödüyor.
Dünyada yoksulluk dayanılmaz noktada, çevre sorunlarıyla doğa tahripi yaşanıyor, hormonlu gıdalarla insanlar zehirleniyor. Koynunda taşıdığı, evinde bulundurduğu elektronik eşyalarla insanlarımız onulmaz hastalığa yakalanıyor. Cinayetler, intiharlar, uyuşturucu ve fuhuş gibi ahlaki olmayan, insani değerleri hiçe sayan sosyal yaşantı kanıksanmış hale geliyor. Bunların hepsi de para uğruna yapılıyor.
Günümüzde bir insanlık sorunu yaşandığı ortadadır. Yabancılaşma üretimden tüketime tüm toplumsal dokuyu derinden ve olumsuz yönde etkilemektedir.
Alex Kanevski, kapitalist toplumdaki insanların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşantısını şöyle dile getiriyor:
“Birgün insan “virgül´ü” kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu. Ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleler basitleşince, düşünceler de basitleşti. Bir başka gün “ünlem” işaretini kaybetti. Alçak sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Bir süre sonra “soru” işaretini kaybetti. Ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey ama, hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kainat, ne dünya ne kendisi umurundaydı. Birkaç sene sonra “iki nokta üst üste” işaretini kaybetti. Ve davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrün sonuna doğru elinde sadece “tırnak” işareti kalmıştı. Kendine has tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Son “nokta”ya geldiğinde düşünmeyi ve okumayı unutmuştu.
Sürekli kriz yaşayan, yaşadığı krizi bunalıma dönüştüren sistem, son bir yıldır yaşadığımız, kapı dışarı çıkamadığımız ve bir çok insanımızı kaybettiğimiz salgın hastalığı getirmiş, dayatmıştır. Bu tehlike insanlığın başına para uğruna sistemin insanlığı yok etmesinden kaynaklanmıştır. Dünyanın düzelmesini istiyorsa insanlardan her şeyini alanlar, artık onların yalnızlığını, kederini, acısını, yorgunluğunu elinden alıp insanlığını geri versinler. Ve Dünyayı yaşanır hale getirsinler.
Kaybedilen dünyanın kazananı olmaz.