Sadullah ÇAĞLAR


KENNEDY VE 1962 KÜBA KRİZİ

Sadullah ÇAĞLAR


Bilim insanları; Barış yapmasını bilmeyenler, savaşmasınlar der. Barışın bedeli ise bazen ağırdır, insan canı ile öder, önemli olan bunu ödemeyi göze almaktır. Siyasal tarihe baktığımız zaman liderin yeni politikalar üretmesi ve gerektiğinde uzlaşmacı olması önemlidir.

Yıl 1962, Soğuk Savaş ABD ve Sovyetler arasında olanca şiddeti ile devam etmekte, ABD Nato üsleri ile Sovyetleri kuşatmaktadır. Bu üslerin en büyüklerinden biri Adana´da bulunan İncirlik üssü idi. Bu üs kanalı ile Sovyetleri sürekli denetlerken bir yandan üste sayıları 90 kadar olduğu söylenen atom bombası bulunmaktadır. Süreç içinde ABD İncirlik Üssüne Sovyetleri havadan vuracak füze rampaları kurar.

Sovyetler ise ABD´nin bu tehdidine karşılık olarak müttefiki Küba´da bulunan üslerine füze rampaları kurma kararı alır. Sovyet gemileri füze rampalarını Küba´ya taşırken, ABD gemileri ve savaş uçakları ile Sovyet gemilerini ablukaya alır.

Konu Başkan Kennedy´ye intikal ettiğinde, Kennedy danışmanı Adlai Stevenson ile görüşür. Peki kimdir bu danışman Stevenson? Stevenson 1961 yılında Kennedy tarafından ABD´nin BM Büyükelçisi olarak atanmıştır. Stevenson geçmişte 1943 yılında yapılan 2.Kahire Konferansında ABD´yi temsilen görev yapmıştı. Kahire Konferansı Türkiye´yi 2.Dünya Savaşına katılmaya ikna etmek için toplanmıştı. Konferansa ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Türkiye Cumhurbaşkanı İnönü Katılmıştı. Ancak katılımcılar İnönü´yü savaşa katılmaya ikna edemezler. Bu vesile ile Stevenson İnönü´yü ve onun diplomasideki başarısını görmüş olur. 

Stevenson 1956 yılında Demokrat Parti´nin adayı olarak Cumhuriyetçi Başkan adayı Eisenhower´a karşı başkanlık seçiminde yarışmış ancak seçimi kaybetmiştir.

Stevenson 1959 yılında Dünya gazetesinde yazan Falih Rıfkı Atay´a verdiği demeçte İsmet Paşa İlgili düşüncelerini Şöyle açıklar; Elimde imkan olsa İsmet Paşa´nın diplomasideki başarılarını üniversitelerde ders olarak okutmak isterdim.

Evet Başkan Kennedy´nin Danışmanı Stevenson diplomaside ve siyasette oldukça tecrübeli ve birikimli idi. Başkan Kennedy öncelikle Küba açıklarında Sovyet gemilerinin kuşatılması ile ilgili bilgileri detaylı olarak Danışmanı Stevenson´a anlatır ve düşüncesini sorar.

Bunun üzerine Stevenson; Sayın Başkan olay son derece tehlikeli bir mecraya doğru gidiyor ki bu bir nükleer savaşa da dönüşebilir. Bunun için Sovyetlerle tüm görüşmeleri bizzat siz yapın. Olayı askeri alandan çıkarıp siyasi ve diplomasi alanına çekersek büyük bir savaş çıkmadan bu sorunu çözeriz.

Başkan Kennedy danışmanın düşüncelerini öğrendikten sonra Beyaz Saray´da geniş kapsamlı bir toplantı düzenler. Toplantıda ABD Genelkurmay Başkanı söz alır ve; ABD keşif uçaklarının Küba´ya nükleer başlık ve füze taşıyan Sovyet gemileri tespit ettiğini, bunun üzerine Sovyet gemilerini havadan ve denizden kuşatmaya aldıklarını ayrıca Küba´ya asker çıkarmak için Florida´ya yığınak yaptıklarını söyler.

Bunun üzerine Kennedy Sovyet lider Kruşçev´e bir mesaj gönderir; Küba´ya kurulmak üzere Füze taşıyan gemiler derhal geri dönmezse bu gemilere ateş açılacaktır.

Sovyet lider Kruşçev; Eğer gemilerimize ateş açılacak olursa, kendimizi savunuruz ve Türkiye´de bulunan ABD üslerine karşı saldırı düzenleriz. Fakat böyle bir savaşın insanlığı nükleer bir felakete sürükleyeceğini bildiğimizden biz uzlaşmadan ve anlaşmadan yanayız.

Fakat ABD Genelkurmay Başkanı savaştan yanadır ve Kennedy´ye şöyle der; Sayın Başkan ordumuz şu an alarmda bekliyor, neden bir an evvel harekete geçmiyoruz?

Bunun üzerine Kennedy; Ben 3.Dünya Savaşını başlatan Başkan olarak tarihe geçmek istemiyorum. Siz Ukrayna´da Sovyetlerin ne kadar nükleer silah depoladıklarını biliyor musunuz, bizdekinden üç kat fazla. Biz onlara saldırırsak onlarda bizi seyredecek, öylemi?

Ve Başkan Kennedy devam eder; Şu andan itibaren benim haberim olmadan ABD´ye ait hiçbir uçak havalanmayacak. Hiçbir şekilde askeri bir hareket yapmayacağız zira ben savaştan değil uzlaşmadan yanayım.

Kennedy tüm yetkileri eline alarak Pentagon´u devre dışı bırakır. Kruşçev´de, Kennedy´nin silah tekelleri tarafından kuşatıldığını anlar ve bir yetkili göndererek uzlaşmadan yana olduklarını söyler. Bunun için şarları ise Türkiye´deki ABD üslerinde bulunan füze rampalarının sökülmesi halinde Kendilerinin de Küba´da bulunan füze rampalarını tasfiye edeceğini bildirir.

Kennedy Sovyet önerisine sıcak bakar ve savaşı önlemek için kardeşi Adalet Bakanı Robert Kennedy´yi Sovyetlere gönderir. Sonuçta anlaşmaya varılır yalnız Başkan Kennedy anlaşmanın gizli kalmasını ister. Anlaşmaya göre Türkiye´deki füze rampaları 6 ay içinde sökülecektir.

Böylece kapıya kadar gelen nükleer bir savaş Başkan Kennedy´nin olağanüstü çabası ve Kruşçev´in sezgilerine dayanarak barışçı bir yol izlemesi ile son anda önlenmiş oldu.

Anlaşma dünya gündemine geldiğinde konu İncirlik üssü sebebi ile Türkiye´yi de ilgilendirdiği için İsmet Paşa basına bir açıklama yapar; Bir ABD Sovyet çatışması insanlık adına büyük bir facia olurdu. Bizim açımızdan baktığımızda olayın sulh içinde çözülmesi son derece iyi olmuştur.

Yazımın başında belirttiğim gibi barışı savunmanın bedeli ağırdır. Başkan Kennedy barıştan yana tavır almanın bedelini yaşamı ile ödedi. Kapital sistemin içinden gelerek insanlığı sevmek, bu düzene karşı çıkmaktır. Dava adamları bunun bedelini tarih boyunca hep ödediler.

Başkan Kennedy´nin ölümünden sonra Kruşçev, Başkan´ın eşi Jaklin Kennedy´ye bir taziye mesajı yollar; Eşiniz Sayın Kennedy´nin ölümü bizleri son derece üzmüştür. Onun barışa yönelik çabaları anılarımızda yaşayacak. Size en derin saygılarımı sunar acılarınızı yürekten paylaşırım.

jaklin Kennedy´nin Kruşçev´e cevaben mesajında ise; Sayın Kruşçev, eşimin vefatı nedeniyle göndermiş olduğunuz duygu dolu mesaj beni derinden etkiledi. Sistemlerimiz farklı olmasına rağmen eşimle bir arada yaptığınız barışa yönelik katkıda siz de önemli rol oynadınız ve bu hizmetiniz tarihte gerekli yerini aldı. Sizi en içten duygularımla selamlıyorum.