Halit KATKAT


Kentlerimizin havası kirlenirken yerel yöneticilerimiz neredeydi?

Cumartesi günkü gazete başlıklarında yer alan bir haber vardı.


Cumartesi günkü gazete başlıklarında yer alan bir haber vardı. Bu haber herkesi hatta tüm dünyayı ilgilendiren bir haberdi. Bu haber soluduğumuz hava ile ilgili çok önemli bir haberdi. Bu haberi bazı gazeteler 'tek havası temiz ilimiz Rize' diye verirken bazıları 'zehir soluyoruz' diye verdi. 

Türk Toraks Derneği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa Solunum Derneği´nin de desteklediği “Hava Kirliliği ve Sağlıklı Akciğer” sempozyumu düzenlemişti. Sempozyum sonunda bilim insanlarının ortaya koyduğu rapora göre; Türkiye´de 81 ilin 53´ü ulusal mevzuattaki sınır değerlerini aşmış durumda. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ise yalnızca bir ilimiz temiz havaya sahip. O il de Rize.
Yine bu raporda yer alan verilere göre Türkiye´de yılda yaklaşık 30 bin insan hava kirliliğine bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Bu bir yılda trafik kazasında ölen insan sayısının yaklaşık 7-8 katını oluşturmaktadır.
Dünyada ise her yıl yaklaşık 7 milyon insan hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüzde 25´i, zatürreye bağlı ölümlerin yüzde 17´si, inmeye bağlı ölümlerin yüzde 16´sı, kronik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 15´i ve KOAH´a bağlı ölümlerin yüzde 8´inden hava kirliliği sorumlu olduğu raporda belirtiliyor.
Doğal olarak bölgemiz Çukurova kentleri Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay açısından da durum çok farklı değil. Bu gün orta düzeyde kirli olan bölgemiz, yapılması planlanan termik santraller tamamlandığında hava kirliliğinin bu günkünün 5 katına çıkacağını uzmanlar belirtmektedir.
Dünyayı ve ülkemizi de elbette bu duruma getiren anlayışın, insanın ihtiyaçlarını öncelemeyen, sadece kârını düşünen kapitalist anlayışların getirdiğini dünya alem herkes biliyor. Dünya açısından baktığımızda dünyayı bu durumundan kurtaracak tek seçeneğin sosyalizm olduğunu kabul eden sadece sosyalistler değil bazı kapitalistler de kabul etmektedir.
Ancak kısa vadede kentlerimiz için yapılacaklar vardır: Tam da aynı günlerde toplantı yapan Hatay Kent Konseyi toplantıda, 'hava kirliliğinin azaltılması, canlı sağlığını olumsuz yönde etkileyen üst solunum yolu enfeksiyonu ve kanser hastalığına sebep olacak kadar ciddi boyutlara ulaşan hava kirliliğine karşı alınması gereken önlemler ve takip edilecek yollar üzerine durulduğunu' belirtiyor. Gazetemizde yer alan bu haberde fazla bir açıklama yok.
Bu önemli toplantıda 'solunum yolu ve kanser hastalıklarına sebep olacak kadar ciddi boyutlarda' olan hava kirliliğini yaratan tesisler hangileridir? Bu ciddi boyutlar hangi ölçüdedir? 'Gereken önlemler nelerdir? Takip edilecek yollar nelerdir? Bunlar hakkında bir bilgi yok. Kent konseyimiz 'toplantı olsun, dosya dolsun' kabilinden kamu oyunu yatıştırmak için bir toplantı mı yapmıştır? Yoksa esas verileri kamuoyuna açıklayacak mıdır? Önümüzdeki günlerde göreceğiz.
İskenderun bir şantiye alanına çevrildi. Her tarafta inşaat var, çok katlı geçit yapacağız diye kentin ana arterleri Büyükşehir Belediyesi tarafından kazılmış durumda. Ana arterlerin dışındaki yollarda İskenderun Belediyesi tarafından kazılmış. Aylardır devam eden inşaatlar nedeniyle kent trafiği keşmekeş olduğu gibi kentte nefes alacak alan da yok. Bir de kentin tepesindeki taş ocaklarının tozu dumanı karışınca kente yukarıdan bakıldığında İskenderun adeta toz bulutları arasına saklanıyor görüntüsü veriyor.
İskenderun Belediye Başkanımız kalkmış caddeleri yıkatıyorum diye gazetelere poz vermiş. Sayın Başkan caddeleri yıkatıyorsun da peki kentin havasını nasıl yıkatacaksın? Kenti kirleten termik santraller kurulurken, taş ocakları açılırken bu belediye başkanlarımız neredeydi acaba? Bunlara kimler izin verdi?