KESER DÖNER
SAP DÖNER
Britanya ile ABD, aralarında anlaşmışlar. Ortadoğu´daki petrollerin paylaşımı ve geçiş yolları konusunda hem fikirler. Son dakikada Rusya uyanıp, bu paylaşımdan pay isteyip niza çıkarmasaydı, her şey planladıkları gibi yürüyordu. M16 ve CIA´nın her türlü destekleriyle kurulan, selefi ve gerici dini örgütleri de istedikleri gibi kullanmaktaydılar.
Geçte olsa bizim hükümet oynanan oyunların ve kurulan tezgâhın farkına varmış gibi görünüyor. Baktılar ki kırmızıçizgileri falan kalmayıp, hepsi tek tek silindiği gibi, adamlar açıktan, PKK ve yan örgütlerine destek vermeye başladılar.
Bizimkilerin farkında olmadıkları, ABD´nin üst aklının Britanya olduğunu bilememeleridir. Görememeleridir. İran´da İngilizler Muhammed Musaddık hükümetini devirirken, o zamanlarda daha ABD´nin esamisi okunmuyordu. Ortadoğu coğrafyasındaki, İsrail ve Filistin dâhil sınırları çizenlerin üst aklının İngilizler olduğunu bizden başka bilmeyen yok.
Şimdi bu üst aklın aklıyla hareket eden emperyalistler ki, Rusya da bunlarla birlikte, Türk halkına tuzak kurmaya çalışıyorlar. Bu emperyalist güçlerin farkında olmadıkları, her ne kadar beğenmesek, eleştirsek de dış güçlere karşı, halkımızın büyük çoğunluğu hükümet etrafında birleşir. Muhalefet partisi CHP de İran´da TUDEH´in yaptığı gibi yapmaz.
Ortadoğu´nun haritalarını yeniden çizebilirler belki. Ama bunu Türkiye´de yapmaya güçleri yetmez. Bir zamanlar BOP´un Eş Başkanı olduğunu övünerek söyleyenlerin de gözleri açılmış, gerçekleri ve niyetleri görebilmiştir umarız.
PKK imiş, FETÖ imiş bunlar ve diğerleri taşerondur, kukladır. Kim, kimin yanında, arkasında duruyor, daha netleşmeye başladı. Bunu yurtseverler yıllardır söylüyordu, ama gafillere anlatmak, kör olanlara göstermek biraz zaman alıyor.
Beklentimiz Kürt yurttaşlarımızın ve komşularımızın bu emperyalistlerin oyununa gelmemeleri. Saddam, Kürtlerin başına hardal gazı atarken, buna ses çıkarmayan, gazın üretimine katkı sunan, hatta Birleşmiş Milletler´de alınacak karara karşı çıkanların kimler olduğunu hatırlarlar inşallah.
15 Temmuz´da, ABD darbelenip FETÖ açığa düşmeseydi, bizimkiler at gözlüğüyle Ortadoğu da dolaşmaya devam edeceklerdi. Hani derler ya, “Bir musibet, bin nasihatten iyidir” diye. Kalkışmanın sütre gerisindekileri yeni-yeni görmeye başladı bizi yönetenler.
Mevcut hükümetimiz, uğraşı önceliğini üst akıl ve uygulayıcı kuklalarına yönlendirmeleri gerekirken, onların yerine halen, yurtseverlerle, devrimcilerle, demokratlarla, bilim adamlarıyla, gazetecilerle uğraşarak “yerinde sayy, marş” diyerek ülkemiz demokrasisine patinaj yaptırmakta, hatta geriye götürmekte.
Hükümetin, izlediği yanlış politikalar nedeniyle, dışarıdaki, hayali tahtalara çizdiği her renk çizgi, çoban keçesiyle silinmiş. İtibarı yerle bir edilmiş. Yaptığı referandumla meşruiyetini şaibeli duruma düşürmüş. Çıkış yolu aradıkça başka duvarlara toslamış, Ortadoğu bataklığına gömülmek üzere emperyalist devletlerce mezar yeri hazırlanmışken, halen çıkış yolları var.
Hükümetin tez elden hayırcılarla barışmasında HAYIR vardır. Bu barışma öyle ”kusura bakmayın, sizleri bana yanlış anlatmışlar, beni kandırdılar” ile olmaz. Cezaevlerindeki darbecilerle, teröristler dışında kalan, tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı. Evrensel hukukun olmazsa olmazları yasalar derhal çıkarılmalı. FETÖ´nün siyasi ayağı da bir an önce kırılmalı, kimlere dokunursa dokunsun, açığa çıkartılmalı, teşhir edilmelidir.