Nurullah ER


Kişilik

Nurullah ER


İnsan, biyolojik bir canlı olsa da, fiziki görünümü bulunsa da; kişi, birey, fert ve zat olarak nitelendirilir.

Kadın olsun, erkek olsun doğuştan adlandırılır.
Toplum içindeki yerini ve rolünü tanımlayıp, hukuk yönünden insan; hak sahipliği niteliği ile belirlenmektedir.
İnsan var olduğu günden bu yana böyle miydi?
Elbette ki hayır!
Ortaçağda insan, insan olarak doğmuş olsa da, bazıları için insani değerlere sahip olmaya yetmiyordu.
Köleler, insan oldukları halde hukuk açısından “kişi” sayılmıyorlardı.
Eski hukuklarda köle; kişi, birey değil, tıpkı eşya ve hayvanlar gibi mülkiyet konusu olan bir nesne, bir şey sayılıp alınıp satılıyordu. Bunlar hak sahibi olanlar değil, hak konusu olanlardı.
Köleliğin kaldırılması ve insanın alınıp satılmasının yasaklanması; kişilik sahibi fikir adamlarının düşüncelerinin ışığında, toplumsal güçlerin insanlık mücadelesi sonucu büyük bedeller ödenerek, bin güçlükle geçmişte batılı toplumlarda ortadan kalkmış olsa da, günümüz dünyasının bazı ülkelerinde, ırk ayrımı, ekonomik sömürünün kölelikten farklı bir yanı görülmemektedir.
Dünyanın küreselleşmesi, iletişim teknolojisinin gelişmesiyle evimizin içine ve cebimize kadar giren dünyadaki olup bitenler şunu gösteriyor ki, geçmişte de, günümüz çağında da hukuksal bakımdan hiç bir yerde, hiçbir zaman insan bir birey, bir kişi olarak felsefi ve ahlaki anlamda, insanlık değerine sahip özlenen eşitlik ve özgürlükler kurulamamıştır. Birleşmiş Milletler´in İnsan Hakları Evrensel Bildiri´sini yayınlamasına rağmen…
Kişilik, insana yakışacak tutum ve davranış içinde olmadır. İnsanlıksa, insanın kişi olma, birey haline gelmesiyle elde edilen bir değerdir. Taçlar, tahtlar, saray ve servetle kazanılan bir nesne değildir. Eğer bu şekilde olsaydı; hangi krallık, hangi imparatorluk, hangi saltanat biterdi, firavunluk sona ererdi?
İnsan nasıl biyolojik bir yaşam şekliyle, fiziki varlığa erişmişse; onuru, şerefi, haysiyetinin ve gururunun oluşturduğu bir bilgi ve duyguyla da kişiliğe sahip olmuştur. Kişiliğe sahip olmayanlar, insan sıfatı taşıdıkları halde kişi değillerdir. Çünkü kişilikleri yoktur. Tarih boyunca da insanlara ve insanlığa çok çektirmişlerdir. Öldürmüşlerdir, ezmişlerdir, sömürmüşlerdir. ..
İnsanlık tarihi, insanlık adına mücadele verenlerle, insanlık karşıtı olanların tarihidir. Kişilik dediğimiz soylu varlık, insanlık mücadelesi verildikçe yaşayacaktır. Alman filozofu Hegel; “Bir uşağa göre kimse kahraman değildir; bu kahraman bulamadığından değil, bunu düşünen bir uşak olduğundandır.” demiş.
İnsan ölümlü olsa da insanlık bakidir.