Sadullah ÇAĞLAR


KİTAPSIZ BİLENLER

Geçmiş yıllarda sokaktan gelen yoksul kişilere ‘ayağı çarıklı´ yada ‘kasketliler´ denirdi.


Bu hiç kitap yüzü görmeyen kişiler, gazete de bilmezdi. Fakat bu kişiler içinde öyle düşünen kişiler vardır ki, bunlara bilge denir.

Bu kişiler yaşayarak öğrenirler, gelişirler ve müthiş sezgileri vardır. Örneğin Sovyet lideri Lenin siyasal yaşamında bu kişileri çok önemserdi.

İlginç bir rastlantı, bir hamalın kehanetini bir dergide yıllar önce okumuştum. tarihini hatırlamıyorum.

Bundan yıllar önce bir dergide okumuştum,

Konu, 12 mart darbe günlerinde, Başbakanlığa atanan Nihat Erim, Hükümet programını açıkladığında ;´En önemli sorunumuz, toprak reformudur´ der.

Bu hedefe yönelik Dünya Bankası´nda görevli olan Atilla Karaosmanoğlu, eski planlamacı olarak bakanlıkta görev almak için davet edilir. Adı Atatürkçü, reformcu olan yönetim göreve başladığında Nihat Erim Başbakan, Atilla Karaosmanoğlu Devlet Bakanı olarak görev yapmaktadır. Toprak reformu yapmak için komisyon oluştururlar.

Süreç içinde komisyona toprak ağaları da girer. Bu arada bir not düşelim, Karaosmanoğlu yurda döndüğünde eşyalarını taşıyan bir hamal, arkadaşına; ´Ben çok yük taşıdım ama hayatımda bu kadar kitap görmedim´ der. ‘Fakat bizim memlekette çok kitap okuyan adama tehlikeli derler. Bu kişi de önemli biri heralde. Yakın zamanda geldiği adrese geri döner´ der.

Bir gün toprak reformunu görüşmek için toplanan komisyonda söz alan Çukurova´nın büyük toprak ağalarından Adalet Partili milletvekili Cavit Oral; ‘Sayın Karaosmanoğlu, siz bu komisyondan toprak reformunu geçireceğinize inanıyor musunuz´ der. Ve ekler; ‘Bakın genç bakan, biz gerekirse ipe gideriz, ama bu komisyondan bu karar geçmez, lütfen Don Quichote´luğu bırakın ve gerçekçi olun´ der.

Kısa zaman sonra 12 Mart´ın gerici yapısı ortaya çıkar. Aynı hamallar Karaosmanoğlu´nun evindeki kitapları başka adrese taşırken, bilge hamal arkadaşına; ´Ben sana söylemiştim, bu kadar kitap okuyan adamı rahat bırakmazlar´ der.
10 Aralık 1948 Türkiye adına İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü imzalar. Bu nedenle Çankaya´da kutlama yapılırken bir partili; ‘Paşam bu insan haklarına katılım ne anlama geliyor, erken değil mi?´ der. Paşa da; ‘Hayır geç bile kaldık, biz Rüştiye´de öğrencilik yıllarımızda,1789 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin altyapısını hazırlayan düşün adamları Voltira, J,J. Rossua´yı okurduk, zaten bu konuda çalışmamızı, çok partili hayata girişimizi 2.Dünya Savaşı geciktirdi´ der.

27 Mayıs 1961 Anayasa kabul sonrası koalisyon Başbakan´ı İsmet İnönü bakanlar kurulu toplantısında, ilk olarak beş yıllık kalkınma planlamasını gündeme getirir. Planlama kurumunun başına genç Siyasal Bilgiler mezunlarını getirirler. Başta Atilla Karaosmanoğlu, Yalçın Küçük, Hikmet Çetin.

Planlama teşkilatı süreç içinde Başbakan Yardımcısı Turan Feyzioğlu´na bağlanır. Dönemin yıldızları Turan Feyzioğlu ve yüzyılın en ilerici anayasası olan 1961 anayasasını hazırlayan Muammer Aksoy´dur.

İnönü hükümeti devletçi ekonomiyi savunmaktadır ve geri kalan bölge olarak güneydoğu, öncelikli yatırım bölgesi seçilmiştir. Bakanlıkta özel teşebbüsçü Ekrem Alican, Fevzioğlu´nun devletçi ekonomi politikasına karşıdır. Özelleştirme taraflısı ve devletleştirme taraflısı bakanlar arasında anlaşmazlık, koalisyonda huzursuzluğa yol açar.

Bu arada yeni bir konu olarak Ortak Pazar gündeme gelir. Başbakan İnönü, genç planlamacı Atilla Karaosmanoğlu´nu çağırtır. “Genç ekonomist, bu Ortak Pazar nedir, ben bilmiyorum. Beni bu konuda bilgilendir” der.

Karaosmanoğlu da, “Paşam Ortak Pazar olayı 2. Dünya Savaşı´ndan sonra Avrupa ülkelerinde hedeflendi. Ortak pazarın amacı Avrupa´da tek para biçimine geçmek, sınırları kaldırmak ve bir arada refah içinde yaşamak´ der. İsmet Paşa şaşkınlık içinde; ´Yahu Karaosmanoğlu bu ilginç proje Atatürk´le benim hayalimdi. Hemen getir imzayı atayım, bizim Cumhuriyet devriminin ana hedefi batı dünyası ile yan yana olmaktı´ der.

Ortak Pazar, Avrupa Birliği´ne girme… tıpkı 10 Aralık 1948 insan haklarına öncülük eden İnönü, süreç içinde Avrupa Birliğinin temelini atan da O´ydu.

Ama, bu yenilikçi liderin politik mücadelesi hep yok sayıldı. 2.Dünya Savaşı´nda tek bir insanı bile ölüme göndermediği halde barışçı olmanın bedelini, 1959 yılında Uşak´ta başına taş atarak ödettiler.

İnsan hakları evrensel beyannamesini imzalayan bu adam, sakıncalıydı. Ne demişti kitapsız bilenler, tıpkı bir kahin gibi; ´Kitaplar kıvılcımdır, sonra ateş olur´. Süreç içinde insan gelişimi devam eder, bazen önünüze bedel çıkarılır, bedel ödeme göze alınınca aydınlanma ve gelişme olur.
Yani bilim engellenemez.