Nurullah ER


KITLIK

Kıtlık, insanın yaşamsal faaliyetlerinin devamı için gerekli olan, beslenme, giyinme ve barınma gibi ihtayaçlarının yeteri kadar olmamasıdır.


Kıtlık, insanın yaşamsal faaliyetlerinin devamı için gerekli olan, beslenme, giyinme ve barınma gibi ihtayaçlarının yeteri kadar olmamasıdır.
Yakın tarihimizde kıtlık dendiğinde, 1. ve 2. Dünya Savaşı yılları gelir aklımıza.
Açlığın, yokluğun, hastalığın, acıların ve ölümlerin ne olduğunu o yılları yaşayanlar daha iyi bilirler.
Dedelerimizden, babalarımızdan o yılların çaresizliklerini hep dinlemişizdir. Ayrıca edebiyatımızda romanların, öykülerin, şiirlerin de konusu da olmuştur.
Kıtlık, ayrıca siyasette de politik malzeme olarak kullanılmıştır. Çok partili sisteme geçildikten sonra Menderes ve onun devamı gibi görülen sağ siyasi partiler ve iktidarlar, İsmet İnönü CHP´sini ülkede kıtlık yaratmakla suçlamışlar ve eleştirmişlerdir.
2. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan ekonomik sıkıntı, dünya ekonomik krizi, tüm dünya ülkelerini etkilediği gibi ülkemizi de etkilemiştir. İnönü, kendini bu konuda siyasi olarak eleştirenlere: “Doğrudur ben sizi aç, yoksul, çaresiz bıraktım ama; annesiz, babasız ve yetim koymadım.” demişti. O savaş yıllarında, savaşan taraflar ülkemizi savaşın içine çekmeye çalışsalar da İnönü, uyguladığı politikalarla ülkemizi savaşa sokmamıştı.
O yıllar çok gerilerde kalsa da, gerçeği bilinse de zaman zaman günümüzde o yılları politik malzeme konusu olarak kaşıyan, gündeme getiren politikacılar hala vardır. Bunları anlatırken kendi dönemlerinde ülke halkına yaşatıkları ekonomik sıkıntıları da görmezden gelmekteler.
Bu gün ülkemizde terör sorunu olsa da, komşularımızda savaşlar yaşansa da biz bir savaş içerisinde değiliz. Ne var ki ekonomik sıkıntılar bir savaş ekonmisi gibi ülkeyi adeta kuşatmış durumda. Tarım ve hayvancılk üretimi yeterli kadar yapılmadığından bir çok gıda ürünlerimizi dışarıdan ithal ederek karşılamaktayız. Bu ürünler dövize bağlı olarak getirildiğinden fiyatları yüksek olmakta, ayrıca zamanında bulunmamaktadır.
Verimli topraklarımız olmasına, iklim özelliklerimiz tarım ve hayvancılığa elverişli bulunmasına, üretici iş güçüne sahip olmamıza rağmen; gıda ürünlerinin ithal yolla getirilmesi, pahalıya satılması, zamanında bulunmaması, insanların alamaması adete bir kıtlık dönemi gibi.
İthalatı kolaylaştırmak, bir çok üründe vergi kolaylıkları getirmek, ülkemizde tarım ve hayvancılığı baltalayan en büyük darbedir. Yokluğun, kıtlığın, pahalılığın ve işsizliğin de nedenidir. İthalatçı firmalara kazandırılan paralarla tarım ve hayvancılık desteklense bu sıkıntıların hiç biri yaşanmaz, şehirlere göç olmaz, paralarımız da yurt dışına akmaz.
Günümüzde serbest piyasa ekonmisi diye adlandırılan ekonomik politika, dış yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlayarak, ucuz iş güçünü kullandırılarak, ithalatçı firmaları destekleyerk ekonomimizi küresel güçlerin kıskacına sokmuşlardır. Bu tür politikalarla yeni zenginler yaratılmakta, zengin olanlar daha çok zenginleşmekte, yoksul daha çok yoksullaşarak, yeni yoksullar yaratılarak, varlık içerisinde kıtlık yaşatılan güçlü bir Türkiye yaratılmaktadır.