Nurullah ER


KORE ŞEHİTLERİNİN RUHU İSKENDERUN´DA

NURULLAH ER


“Ortaokul sıralarındayken şehrin deniz kıyısında saf tutmuş, askerleri geçirme törenini izliyorduk. İstiklal Marşı, ‘hazırol!´ komutu, nutuk dinleyişinin sesleri körfezin sularını doldurmuştu. Amerikan gemileriyle ölüme gönderirken gerekli saygının gösterildiği anlamına geliyordu. Hemen kıyıya yanaşan botlarla uzaktaki gemilere taşındı askercikler. Bizler alkışlarla uğurladık…

O kadar yürekli, o kadar kahraman bir hükümete sahiptik ki (!) uğurlama törenin hangi şehirden yapıldığı, askerlerin hangi limandan gemilerle ayrıldığı yasaklanmıştı…Tören sırasında arkada dağınık, çekingen, hüzünlü ellerini ceplerine saklamış, kendilerine herkesin arkasında yer bulabilmiş kocalarının, oğullarının arkasındaki kadınlar dağınık bir lekeydiler.

Tören bitip dağıldığımızda çoğu köylü, güneş yanığı, güneş buruşuğu yüzlü, yırtık giysili, yemenili, çarıklı annelerle karşılaştık. Resmi törene alınmayan o askerlerin yakınlarıydılar. Ne olup bittiğini bizlerin bilmediği gibi onlar da bilmiyorlardı. Gidenleri ‘selametle gidin, selametle dönün kahraman milletin askerleri afişiyle uğurlayan bizler, dönüş İzmir limanı olduğundan görmedik. Ne var ki, dönenlerin gidenlerden az olduğu söylenirdi.”

Bu hüzünlü olay, Hataylı yazarımız Ayla Kutlu´nun “Zaman da Eskir” kitabını okurken gözlerime ilişti. Sahildeki eski adliye binası arkasındaki park genelde emeklilerin uğrak alanıdır. Orada zaman zaman bir araya gelirler. Ben de çarşıya indiğimde uğrarım bazen. Denizin esintisi, ağaçların gölgelerinin serinliği, emeklileri yaz günlerinin sıcağından az da olsa koruyan Kore Şehitleri Parkı.

İskenderun´da yaşadığımı bilen yakın köylerden bir kadın memlekete gittiğimde bana uğradı. Bir şeyler soracak gibi ezik, mağrur, hüzünlü bir ifadeyle; “Yavrum İskenderun´da oturuyormuşun, oraya bir taş dikmişler, Kore´de kalanların ismi yazıyormuş, kocamanı da ismi var mı acaba diye merak ediyorum. Ne olur bir bakıver, nerede öldüğünün, nasıl ölüp, nerde kaldığını bilmiyorum, mezarı yok. Eğer o taşta ismi varsa gidip dua edeceğim, yüz süreceğim, mezarı kabul edeceğim” diyerek gözlerinden akıtmaya başladı.

Yoksul bir köylü kadınıydı. Küçük yaşta evlenmiş, kocası Kore´de şehit kalınca yoksulluğu büyüdükçe büyümüş, çilesi artmış, cefası çekilmez hale dönmüş. Kadının konuşmasından duygulanmıştım. İskenderun´a geldiğimde kocasının ismi Mehmet Köyegitmez, Andırın yazısını Kore Şehitleri Parkındaki taş anıtta okuyup fotoğrafını çektim. Bir ara köye gittiğimde kadını getirip gösterdim. Okuması yazması yoktu. Parmağımla ismini gösterdiğim yeri öptükçe öptü, ağladıkça ağladı. Canlı bedenine kavuşamasa da, duaları ve gözyaşlarıyla ruhu buluşmuştu.

Türk Milletinin emperyalizme karşı verdiği Kurtuluş Savaşı, ateşten imtihanıydı. 1950 yılında Kore Savaşına katılmasıyla Nato´yla imtihanı oldu. Ülkemizden binlerce kilometre uzakta, adı sanı bilinmeyen Kore, Menderes hükümetinin yeni bir dış politika belirlemek için yılanla aynı çuvala girmesiydi. Menderes Hükümeti yangından mal kaçırır gibi Bakanlar Kurulu kararıyla bir Türk Tugayı Eylülün 20´inden itibaren İskenderun´dan Amerika gemileriyle yola çıkar, uzun bir yolculuktan sonra Kore´nin Pusan limanında karaya çıkarlar. Türk askeri, Kore dağlarında savaşırken asker gönderme izni Kasım ayında TBMM´den geçer.

27 Temmuz 1953 tarihinde Sovyetler Birliği ile ABD arasında varılan anlaşmayla savaş sona erer. Savaşın sonunda Türk Tugayı 37 Subay, 26 Astsubay, 658 Er olmak üzere 721 şehit, ayrıca 2147 yaralı, 346 hasta, 234 esir ve 175 kayıp verir. Kore Savaşında en büyük kaybı Türk birlikleri vermişti tespitlere göre.

Kore Savaşı bir yerde Nato´ya girmemizin imtihanı oldu. 1951´in Eylül ayında Türkiye Nato´ya girmiş oldu. Nato yetkilileri zaman zaman ülkemizin Nato üyeliği için onurlandırıcı sözler söylese de ülkemizin dış güvenliğinde yaşanan sorunlar karşısında yanımızda olmadığını gösterdi. Kıbrıs Barış Hareketi, ABD´nin Ortadoğu politikalarının ülkemize yansımaları, Doğu Akdeniz sorunu, S-400 meselesi tipik örneklerdir. Ayrıca soğuk savaş yıllarında ülkemizin iç politikasında yaşanan olumsuzluklarla Nato sorunu bir tartışma konusu oldu.

Sahil şeridinde, eski Adliye binası arkasında küçücük bir park. Baharla birlikte çiçeğe duran ağaçlardaki kuş sesleri, ortasında küçük bir havuz, etrafında banklar ve genelde yaşlıca insanların uğrak mekanı. Parkın batı köşesinde yüksekçe, dikdörtgen şeklinde Kore´de şehit düşen Mehmetçiklerin isimlerinin yazıldığı bir mermer. Mermerin sağ tarafında Mehmetçikleri Kore´ye uğurlayan ailelerin eş ve çocuklarının vedalaşma kabartması, sol tarafta ise avucunda güvercin bulunan bir kadın ve onun bekçiliğini yapan Mehmetçik rölyefi bulunmakta. İlçemizde Kore´de şehit düşen 721 Mehmetçiğimizin isimlerinin bulunduğu “Kore Şehitleri Parkı” olarak bilinen bu park, Kore´de kalan şehitlerimizin ruhlarının ülke topraklarıyla bütünleşmesinin birleşmesinin bir göstergesidir.

Benimle birlikte kocasının ismini görmek amacıyla gelen kadının yanında altı yedi yaşlarında bir kız çocuğu vardı. O da uzunca bakmıştı anıta. Sonunda dönüverip annesine “Babam burada mı yatıyor anne?” demişti.