Akın BODUR


Kötünün iyisi

Akın Bodur


Türk edebiyatında aslında oldukça zengin, fıkralar da çoktur. Nasrettin Hoca, Temel, Karadeniz, Bektaşi fıkraları öne çıkanlardan. 

Bir Bektaşi fıkrasına göre, şarap yapmanın yasaklandığı, sıkı bir kontrol edildiği, şarap yapan yakalandığında kellesi vurulduğu bir dönemde, bağ bozumu vakti, Bektaşi üzümlerin suyunu küplere doldurmuş. Bu durumdan haberdar olan hükümdar, Bektaşinin küpleri başına gidip, sormuş: Üzüm suyu küplere ne için dolduruldu? Bektaşi de, yakalanmışlığının telaşı ile cevap vermiş: Dolduruyorum ki, orada sirke olsun. Hükümdar, biraz yumuşayarak yeniden sormuş: Sirke dersin ama, ya şarap olursa? Hükümdarın yumuşadığını gören Bektaşi de şöyle yanıt vermiş: Orasını Allah bilir.
Bir başka fıkraya göre de Bektaşi tercihini uyguluyor. Fıkraya göre, doktor hastası olan Bektaşiye sormuş: Dün size verdiğim öksürük şurubunu aldınız mı? Bektaşi ´hayır´ yanıtını verince doktor hayretle ´neden?´ diye sormuş ve Bektaşi şöyle yanıt vermiş: Önce bir tadına baktım ve sonra öksürüğü verdiğiniz ilaca tercih ettim.
'Kötünün iyisi' diye bir deyim var, çoğu kişi bilir. Nedir kötünün iyisini seçmek? Çaresiz olan kişinin sunulan seçeneklerden birisini tercih etmesi mi, tercih arasındaki seçenek dışına çıkabilmesi mi, ya da daha farklı bir şey mi?
Pazar günü yerel seçimler yapılacak. Bazı adaylar yetki alanlarının dışında vaadler de bulunuyor, bazılarının da açıkladığı hiç projesi yok; yapacaklarını söyledikleri o sağıksız projeleri hiç saymıyorum bile. Kenti yönetmeye talip olanlar ne belediyenin bütçesini biliyor, ne de borcunu, sanki. Ve söyledik, oldu yaklaşımında gibiler.
İskenderun´da üçten fazla, Hatay büyükşehir belediyesi için de ikiden fazla aday seçilmek için yarışacak. Halk, öne çıkan, çıkarılan adaylardan hoşnut değil gibi. Belki de bu nedenle seçmenin önemli bir bölümü halen kararsızlık yaklaşımında. Oluşturulmaya çalışılan algı, belki de baskıyla sanki sunulmaya çalışılan iki-üç ´ittifak´ seçeneğinden birini seçmek zorundaymış gibi hissettirilmeye çalışılıyor. Öyle mi peki? Elbette değil.
Sandığa gidip istenilen parti ya da adaya oy vermek ya da kimseyi kırmayıp ´hepsine oy vermek´, veya ´boş oy kullanmak´ da seçenek ve tercih değil midir? Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapan bir siyasetçinin deyimiyle ´demokraside çare tükenmez´, tükenmemeli de.
Seçmen sandığa gittiğinde, ya kendisini temsil edecek adaya oy vermeli ya da vicdanını rahat ettirecek şekilde davranmamalı gibi. İnsanlar, vicdanınıza dublaj yapılmasına izin vermemeli sanki. Fıkrada anlatıldığı gibi, siz istediğinizi, içinizden geçeni yapın, sonuç ne olur, seçimi kim kazanır, Allah bilir.
Siz ne dersiniz?