Recep YILDIRIM


KUMSAL-II

Recep YILDIRIM


Kızak sabunlardım. Ağın bir ucundan tutup çekerdim ve balıkçılar gücümle hiç alay etmezlerdi. Ağa sıkışmış balığı kumsala çekmek için imece gücüne ihtiyaç vardı. Gönüllü bulmak hiç zor değildi. Balıkçı naraları; kravat takmış, ceket, manşetli gömlek, makosen ayakkabı giymiş aile babalarını bile kumsala cezbeder, ağın bir ucuna asılmalarını sağlardı.

Balıkçılar birbirlerine sürekli bağırır, tahammül edilmesi zor küfürler ederler. Ta ki ağın dibinde para edecek miktarda ve türde balık görünceye. Leğenler, taslar deniz suyuyla doldurulur. Mırmırlar, çatalkuyruklar, çupralar, sarkozlar, lüferler, levrekler bu leğenlere atılır. Yalnız gezen balıklar: domuz balığı, orfoz, deve balığı, kemani… meraklısı için ayrılır.

Kumsalda bekleşenler, evlerine canlı balık götürmek için pazarlığa tutuşur ama balıkçıların gözleri bir yandan tüccardadır. Tüccar, balığı beğendiyse bekleşenlerin eli böğründe kalır. Yine de eve taze balık götürme sevdasıyla balıkçıların kendilerine ayırdığı istavrit, kefal, izmarit, bit balığı, gümüş gibi fukara balıklarına gönül indirirler.

Kumsal şenlik yeridir. Avdan geriye kalanlar, leşçillerin ziyafet sofrası olur. Kediler ile yengeçlerin düellosunun seyrine doyulmaz. Denizyıldızlarını gökten düşmüş sanan gafiller ona dokundukları anda elektrik çarpmasına benzer bir acıyla ayılırlar.

Ağaç kabukları, kamış kökleri içlerindeki heykeli gören gözler için birer cevherdir. Bunlar yetenekli ellerde tıraşlanır, düzeltilir, cilalanır. Bir sahil kasabasından alınabilecek en değerli biblolar arasında yer alır. Bu yeniden üretim, bu yer değiştirme ağaç kabuğunu, kamış kökünü bile mutlu eder. Kuruyup kadit olacakken yeniden form kazanıp beğeni nazarlarını üzerine çekmek az şey midir?

En ilkel insan atası kumsalda ne yaptıysa üç aşağı beş yukarı aynısını yaparsın. Kumsalın yasalarını deniz ve kumsal kafa kafaya verip yaparlar. En ilkel ata’nla bağ kurarsın. Aynı heyecanı, aynı coşkuyu yaşarsın. Denizin ışıltısıyla gönenir, esintisiyle ürperirsin. Kendini tümlenmiş hissedersin.  

Kumdan kaleler, heykeller yaparsın. Fani olduğunu bilirsin. Ertesi gün kumsal yine bin yıllar öncesi gibidir. Kumda ayak izin kalmaz. Kumda senden eser kalmaz. Denizin ve tüm insan edimlerinin kabristanıdır kumsal.

Kumdan ev yapılmaz. Köprü yapılmaz. Yol yapılmaz.

Kum, kumsala aittir ve mutlaka mecrasına döner. Dalga ile, fırtına ile, rüzgâr ile, sel ile….DEPREM ile.