Fevzi MAMİOĞLU


KURBANLIK OLAN KİM

Geçzmiş bayramınızı kutluyorum.


Geçzmiş bayramınızı kutluyorum. Tüm İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
dedik ve konuya girdik.
Hangi yıl idi vallahi unuttum. Ama kurban pazarının tepe mahallelerinden birinde kurulduğu yıl idi. Vekaleten keseceğimiz bir kurban için,
-Hed (H´yi genizden ve kalın olarak okuyun lütfen.) meğek Mhemmed ıddıkkence (Komşumuz bakkal Mehmet´i birlikte al.) diyen, annemin isteğiyle Pazar yerine gittik.
Bakkala
-Abi koçu sürüden alalım hı?
-Sabret biraz.
Gezdik dolaştık. Annemin bilirkişi olarak beraberimde gönderdiği bakkal,
Foooz, şu adamı görüyor musun? Elinde besili koyun olanı. Gel onunla cambazlık (pazarlık) yapalım.
-Olmaz, dedimse de dinletemedim.
Sonuçta, hakikaten emsallerine göre daha diri ve tavlı olan koçu, dakikalar süren pazarlıkla, neredeyse bilekler kopacaktı.
Satın aldık. Satıcı cebinden çıkarıp koçun boynuzuna bağladığı kınnap için
-Bu da benden hedaye olsun dedi. Arkasını döndü gitti.
Bakkala
-Mehmet abi, şuradan bir motorcu ayarlayalım da gidelim dedim. Bak hava da soğuk... Bir hafta önce kar yağmış, ayaza kesmişti. Yağmur da bir yağıyor bir kesiyordu.
—Yok, yok Fevziciğim, biraz yürüyelim. Hem dükkânın havasından kurtulurum azıcık. Yılarca domates, biber, soğan tartmaktan... Yoğurdun kaymaklısı olmazsa almam diyenlerden bıktım. Ruhum nefes alsın..Pazarın dışına doğru ilerliyoruz. Hani Çankaya´ya çıkan yokuşun lojmanlara yakın yerde bir virajı var. Hah oraya geldiydik. Bir otomobilin zammurası (Kornası) koyunu ürküttü. Sohbet ederken nasılsa gevşek tuttuğum kınnapla birlikte elimden kurtuldu koç.
-Mehmet abi koş. Koç kaçtı. Nereye dersiniz. Geriye yokuş yukarı. Koyunu takip edeceğiz de nasıl? Beyimiz, hani lojmanların yanındaki bir ara var ya. İşte oradan karşı sokağa, hayvan pazarına doğru kaçtı gitti. Demiştim ya hava yağışlı. Yollar da ıslak. Bakmayın şimdi bu yaşımdaki filintalığa!!! O zamanlar 120 kiloya yakındım vallahi. Buna rağmen koştum. Sonuçta papara yemek de var yani.
Koşarken düştüm. Yoldan geçenlerden birinin
-Varriha ohah dediğini duydum. Kalkıp ona birkaç söz söylemek vardı da... Önce bir kalksam!.. Bakkalın yardımıyla kalktım. Pazara girdik. Koyunu arıyoruz. İleride birinin elinde bizim koyunu görmem mi!
-Koş Mehmet abi. Yananı Allah görür. Bak koyunu bulduk.
—Nerede?
-Nah şu ağacın altındaki iri yarı adamın elinde. Sahiden de aynı kınnap ve aynı koyun. Adam yaklaştığımızı gördü. O da bir iki adım attı.
—Abiler, sanırsam kurbanlık arıyorsunuz.
—Bildin de nasıl bildin. Sen şıh mısın?
—Ne şıhı ağabey?
—Abiyi mabiyi bırak da bizden kaçan koç şu anda elinde.
—Bu mu?
—Ne sandın ya?
—Abi ben bunu iki yıldır elimle besliyorum. Sana yemin. Vallahi u billahi, daha şimdi geldim.
Ya arkadaş ben de on dakika önce, na şu kınnabıyla .... liraya aldım. İnanmazsan işte bak. Kınnabı boğazını sıkmasın diye de boynuzuna zırrıdlemiştim. (Fiyonk şeklinde bağlamak.) Karşımızdaki pek pişkin!
—Peki, ağabey, madem ki senin. Hadi çağır bi...
-Nasıl çağırayım yaaa! Alalı on dakika olmadı, kaçırdık. Sen çağır bakalım.
Tosun tosun gel bakim babana. Gel yavrum gel. Aaaaaa geldi valla adama!
Kıçın kıçın eve dönüyoruz. Rahmetli polis Bülent´i aradım. Olayı anlattım.
-Hocam bunlar birkaç kişi. 3–4 koçları var. Biri satar gider. Öteki dönüş yolunda hayvanı ürkütüp kaçırtır. Bu sizin gördüğünüz de, zincirin son halkası. Bunlar takibimizdeler. Merak etme... Nasıl merak etmé Koyundan geçtim. Abim Eymen´in vekâlet vererek,
-Kestir, etini fakir fukaraya dağıt dediği kurban parası da gitti.
O yıl, havale edilen para kadar bankadan avans çektim. Sürüden bir koyun alıp vekaleti yerine getirdik. Ondan sonra tövbet la Alla. Mümkünü yok. Tek hayvan satıcısından almam. Sürüden, birkaç lira fazla olsun alırım. Neme lazım. Kaçar gider. Ceremesi bana kalır..
Şimdi ben bunu yazdım. Hanıma okuyorum. İçten içe gülmeye başladı. Güzel olmuş manasında algıladım. Meğer kazın ayağı öyle değilmiş..
-Fevziciğim biz bunu yıllar önce, sen Afyon´dayken yaşadık be hayatım... Gözlerimi belerttim.
—Nasıl yani?
—Nasılı yok işte. Hani bayram tatillerinin sündürülmediği 1980´lerde sen para gönderip, kurban kesmemizi isterdin ya!.. Sesim çatallaştı.
—Eeee?
— Biz de kadın başımıza baldızlarınla birlikte limanın oraya gittik. Dediğin gibi iple dolaştırılan bir koçu beğendik. Hatta annenin
-Yevled ğayno le hsayvato. Meykuno tek. Lmakbul çıft. Tembihine uyarak husyelerinin çift olduğunu kontrol etmeyi Gülten´e havale ettiydim. Ne yani ben mi eğilip tek mi çift mi diye bakacaktım! Çocuktu o zamanlar baldızın.
—Sadede gel baka!
— Uzatıp bayramlık tadını bozmayayım. Aynen yazdığın gibi tavsiye üzerine bir koçu aldık. Melik´in eline verdik. Meşşi ahıdkadak ğadderp. Yola kadar yürüt kadasını aldığım. Yol da kalabalık. Havalı kornadan ürken koç Melik´in elinden kurtulup gerisin geriye kaçtı. Sen yazında buluyorsun ama biz onu da görmedik, dedi ve deeeeriiiin bir Ohhhhh çekti.
—Yani Fevzi içimde kalmıştı. Söyledim rahatladım..
Kızmadım. Hem nasıl kızabilirim ki. Aynısı başıma geldikten sonra!