Sadullah ÇAĞLAR


KURTULUŞ LOZAN´DA BELGELENDİ

Sadullah ÇAĞLAR


Tarih yazan bilimciler savaşta kazanılanların masada da kazanılması gerektiğini söylerler. Politik diplomasi kazanımların geleceğini belirler.
Batı da Avrupalı cumhuriyetçiler Alman Nazi işgaline karşı mücadele edip büyük bedeller ödediler. 1945 savaş sonrası demokrasi güçleri kazandı dendi. Yunanistan, İtalya ve Fransa´da cumhuriyeti savunan ilerici partiler yönetim dışında kaldılar. Kısaca bağımsızlık mücadelesi verenlere masada yer verilmedi. Bilinen bir sözdür; Barış yapmasını bilmeyenler savaşmasınlar.
Lozan Barış anlaşmasının 96. yıl dönümü ülke genelinde anıldı. Büyük zafer kutlanırken memleket Amerikan üsleriyle kuşanmış. Lozan´da tasfiye edilen kapitülasyonlar, Dünya Bankası ve İMF aracılığı ile değişik isimler altında yeniden karşımıza çıkarıldı.
Kurtuluş savaşında binlerce gencecik insan kutsal bağımsızlık için Anadolu bozkırların da toprağa gömüldüler.
Ülkenin kurtuluşu için Lozan Anlaşması kanla yazılmış bir destandır.
Savaş sonrası tüm dünya ülkeleri hasta diye tabir edilen bir milletin yedi düvele karşı nasıl bir mucize yarattığını konuşuyordu.
Peki inanılmaz mucizeyi yaratan kimdi? Tabi ki Mustafa Kemal ve de ikinci adam İsmet Paşa. Aslında iki deha adam demek daha doğru.
Harp tarihinde görülmemiş bir hızla Afyon ovasından İzmir´e adeta uçarak gelmişlerdi. İzmir halkı coşku içinde, şehir bayraklarla donatılmış.
Şimdi Falih Rıfkı Atay´ın Çankaya kitabından bir sayfaya birlikte göz atalım; İzmir Karşıyaka´da Uşaklıgil ailesinin köşkünde, Mustafa Kemal´in gelecekte eşi olacak olan Latife Hanımların evinde, misafir olarak bulunan Mustafa Kemal´in üzerinde kazakların giydiği önü kapalı, krem rengi bir gömlek ve belinde kuşak vardı. Düz altın sarısı saçları ile mitolojiden bir kahramanı andırıyordu.
Zafer kazanmış bir komutan olarak ileride yapacaklarını düşünüyordu. İstanbul´dan gelen gazeteciler yanına geldiler. İçlerinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip‘te vardı. Ayrıca Ali Fuat ve Kazım Karabekir Paşalar da orda idi.
Bu arada ayakta duran genç bir gazeteci soru sormak için söz alır ve Mustafa Kemal´e;´Paşam doğduğun şehir Selanik gözleri yaşlı seni bekler, muzaffer orduların kapıda emrini beklemektedir. Tarihi bir fırsat elinizde´.
Mustafa Kemal genç gazeteciye gülümseyerek bakar ve ;´Bütün Batı devletlerini karşıma alacak kadar maceracı değilim. Savaş bitmiştir. Artık barış yapacağız´.
Halk sevinç içinde iken Mustafa Kemal düşünceli idi. Latife´ye ; Annem bana her gün ağlayarak Mustafam ne zaman Selaniği alacaksın diyor. Ben de Selaniği çocukluğumun geçtiği yerleri özlüyorum. Ama yorgun milletimizi yeni bir maceraya sürükleyemem. Önümüzde zor bir süreç var ve barış masasında karşımızda Yunanistan yok. İngiliz imparatorluğu, İtalya ve Fransa gibi garp dünyasının diplomatik birikimli temsilcileri var.
Tarihte çok savaş yaşandı fakat bazen barış yapmak, savaşmaktan daha zordur. Barış görüşmeleri için İsmet Paşa´yı düşünüyorum.
Latife; Paşam İsmet Paşa´nın yabancı dil bilgisi yok, üstelik dış işlerinde tecrübeli değil.
Mustafa Kemal; Bak Latife İsmet Paşa´nın çok önemli bir başarısı var. Yüz yıllık bitmeyen Yemen isyanını çözdü. Barış görüşmeleri için Harbiye Nazırı İzzet Paşa ile Yemen´e gidip uzlaşmaz lider İmam Yahya ile barış görüşmesi yaptı.
İzzet Paşa daha ilk müzakere toplantısından sonra İmam Yahya ile bir daha görüşmeyeceğini, tüm yetkiyi İsmet Paşa´ya verdiğini söyler. Sonrasında İsmet Paşa bu zorlu müzakerelerden sonra barış anlaşmasını imzalar ve uzun yıllardır kanayan Yemen sorununu çözer.
Mustafa Kemal bu anlaşmayı Suriye´ bulunduğu dönemde kaldığı Baron Otelin salonundaki Fransız gazetelerinden öğrenir. Hayret içindedir bu inatçı İmam Yahya´yı İsmet Paşa nasıl barışa razı etti diye düşünür.
İstanbul´ dönüşünde Harbiye Nezaretini ziyaret eder ve Nazır İzzet Paşa´ya bunu nasıl başardınız diye sorar, İzzet Paşa´da asıl kahramanın Miralay İsmet olduğunu anlatır.
Mustafa Kemal, Latife hanıma Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk´in ve bir Fransız dostunun da Lozan görüşmeleri için İsmet Paşa´yı tavsiye ettiğini anlatır.
Mustafa Kemal Paşa Mudanya mütarekesi görüşmelerini yapmak üzere İsmet Paşayı görevlendirir ve o da bu görevi başarıyla yerine getirir.
Mudanya mütarekesi görüşmelerinde İsmet Paşanın karşısında İngiliz, Fransız ve Yunan temsilciler vardı. Konferans tartışmalı başlar, İngiliz İşgal komutanı General Harrington tehdit dolu bir ses tonu ile bizim savaş gemilerimiz ve tayyarelerimiz ile donanmış teknik ve güçlü bir ordumuz var. Bu sebeple İngiltere´yi kızdırmak doğru olmaz der.
Bu şımarık işgalci generale cevabında İsmet Paşa; Sayın Generalim biz sizin teknik silahlarınıza karşı döğüşerek ve zafer kazanarak buraya geldik. Görüşmeler eşitlik ve saygı koşullarında olmayacaksa bu konferansı terk ederiz. Biz zafer kazanmış Ankara Hükümetini temsil ediyoruz.
Sonuçta İsmet Paşanın tüm istekleri kabul edilir.
Sonrasında Lozan mütarekeleri için görev teklif edildiğinde İsmet Paşa, yorgun olduğunu ve İngilizce bilmediğini söyleyerek bu görevden affını ister.
Ancak Mustafa Kemal Paşa´nın ısrarı üzerine Lozan görüşmelerine gitmeyi kabul eder.
Lozan´da İngiliz İmparatorluğunun en gelişmiş siyaset bilimcisi ve Dışişleri Bakanı Lord Kurzon Kürsüden şöyle seslenir; İsmet Paşa bütün isteklerimize hayır diyorsun. Nasıl anlaşacağız seninle? Lozan´da Yunanistan yoktu, üzerinde güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu vardı ve Venizelos sadece görüntüydü.
Lozan´da konuşulan en önemli konu kapitülasyonların kaldırılmasıdır. Akabinde söz alan Lord Kurzon, İsmet Paşa´ya; Sen benim bütün sinirlerimi felç ettin der.
Uzun süren konferans sonucunda anlaşma imza aşamasına geldiğinde, yetki almak için Başbakan Rauf Orbay´ı arayan İsmet Paşa´ya cevap verilmez. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa´ya telgraf çeker, telgraf cevabında Mustafa Kemal şöyle der; Sayın İsmet Paşa, hiç düşünmeden Lozan anlaşmasını imzalayınız, tüm sorumluluk bana ait.

Anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra Çankaya Köşküne çıkan Rauf Orbay anlaşmaya itiraz eder ve istifasını sunar. Neden diyen Mustafa kemal´e; Zaferin bedeli bu anlaşma olmamalı.
Mustafa Kemal Paşa; Peki Rauf bey, anlaşmayı kabul etmezsek, söyler misin, yıllardır savaşlarda yorgun düşen milletin savaşacak gücü kaldı mı?
Evet, Lozan direnişin ve zaferin belgesidir.