Nurullah ER


Kuş Sesleri

Her ne hikmetse köylerde de şehirlerdeki kuş sesleri değişiyor. Örneğin incir kuşu olarak bildiğim minicik bir kuş vardır.


 

Her ne hikmetse köylerde de şehirlerdeki kuş sesleri değişiyor. Örneğin incir kuşu olarak bildiğim minicik bir kuş vardır. İlkbaharda pek sesi çıkmaz. Ama, ağustosun ortasında incirlerin olgunlaşmaya başlaması ile onların serenatları da başlar. Mutlaka başka meyvelerle de beslenirler. Ama incir olacağı haberini mutlaka onlardan alırsınız.
Bu yıl da öyle oldu. Minicik bedenleriyle ben uyanmadan evvel bahçemdeki küçük incirin başına gelip ötmeye başlamışlardı. Anladım ki, incir yetişmiş. En az bir veya bir kaç tanesini gagalayıp yerler ve giderler. Ben de onlardan sonra gidip keyifle onların gagaladığı incirleri koparır yerim. Bu onların sevinç ötmeleridir.
12 yıl evvel buraya ilk geldiğimde 'Nasıl bir köy, hiç kuş sesi yok' demiştim. Aslında 25-30 yıl evvel dere dediğimiz bir yeri vardır Soğukoluk´un, Mehmetçik Çeşmesi´nin civarında. Kızkardeşim Şengül´ün evi oradaydı. Ben oraya yaylaya çıkmıştım. Mevsim ağustos civarıydı. Ama, dere ve civarında karşımızdaki ormanlık yerde elinde av tüfekleri olan çoğu çocuk yaştaki pek çok insan kuş avlardı.
Zaman zaman ulaşabildiklerime 'Bunların 10 gram eti için... bunların yavruları var' desem de hiç kimseye dinletemezdim.
Ben orada 3 yıl yaşadım. Orman idaresine bile şikayette bulundum. 'Bu mevsimde av olmaz, kuşlar yavrulu' demiştim. Türkiyemizde çok iyi çalışan bir kurum, Orman İdaresi´dir. Çam ağaçlarının üzerlerine onlara yuvalar koyarlar, yemler dağıtırlardı.
Uzun yıllar sonra ben ev alıp taşındığım zaman tüfek seslerini hiç duymadım. Ama etrafta kuş da yoktu. Ben şehirden onlara buğday bile getirmiştim. Bana alışsınlar, arkadaşlık yapsınlar diyle; ağaçların dibine, evimin ününe, duvar köşelerine hep yemler döktüm.
En yaygın kuş türü serçelerdir. Yavaş yavaş onlar gelmeye başladı. Çok sevinmiştim. Yanlız yaşayan bir insan için kuş seslerinin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Bu yıla kadar arkadaşlığımız süregeldi. Bu yıl oğlum Eyüp´ün ısrarıyla, onlar tatillerini yarıda bırakıp gittiler, beni de, ille de 'incirlerini yemeye gel, seversin' diye ısrarla yaylaya çıkardı. İyiki de gelmişim.
Birkaç günlüğüne gelmeme rağmen çok emek verdiğim ve yeni dallar üreten incirimle 20 gün civarında bir beraberliğim oldu. Hep kuş seslerini dinledim. Bunların içinden sadece incir kuşunu ve serçeleri tanıyorum. Ama incir yemeye pek çok kuş geldi bu sene. Hep beraber yazı tamamladık. Y
eni yıllara, Soğukoluk´a yaylaya gelenlere iyi tatiller , iyi yaylalar dliyorum. zira ben noktaladım. Bu çok güzel bir gelenektir. Her ne kadar denize rağbet çoğaldıysa da bu yıl yaylaya gelmek isteyenlerin çoğunlukta olduğunu ve genç kuşağın doğaya ve kuşlara çok duyarlı olduğunu farkettim. Buna da ayrıca çok mutlu oluyorum.
Kuş seslerini sevenler azınlıkta değildir. Halen evlerinde muhammet kuşları, bülbüller besleyenler var. Bir de bizim bölgenin Arap bülbülü dediğimiz esmer bir kuş vardır. Serçeden biraz büyükçe olurlar.
Ne gariptir, Nergizlik´te 25 seneden fazla yaşadığım müddetçe Arap bülbüllerini baharda yuvalarından toplayıp satanlar olurdu. Hatta bir tanesini biz de almıştık. Ama biraz büyüdükten sonra bir kedi masanın üzerinde pençeleriyle öldürmüştü. Ondan sonra bir daha hiç almadım. Bunlar ıslık sesiyle öterler. Bir insan ıslık çalıyor zannedersiniz. Takdiri ilahi diyorum, o kuşu ben bir gün İskenderun´daki evimin yasemin ve hatmi çiçeklerimin başında öterken gördüm. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamayacağım. Çiçekleri gagalayıp öterler, ben de dilimin döndüğü ıslıkla cevcap veriririm. Hemen hemen her sabah değişik büyüklükte geliyorlar. Aile olduklarını tahmin ediyorum. Orada, evimin bitişiğinde bir dam var. Damın üzerine yem atarım zamkan zaman beslensinler diye. Orada kuşlar yayladakinden daha çok. Kumrular, güverçinler, ordu gibi serçeler ve şimdilik bir aile olan Arap bülbülleri...
Arap bülbülleri insanlarla çok iyi iletişim kurar. Evin eçinde uçup dolaşır, sonra tekrar kafese girerler, kaçmazlar. Ben hepsini de çok seviyorum. Güzel sesleri için tanrıma ve kuşlar çok teşekkür ediyorum.
Kumrular, sokaktan geldiğimi görünce yere inip etrafımda halka oluyorlar. Komşu esnaflarımız, 'Leman teyze, bu kuşları terbiye mi ettin' diyorlar. Hayır terbiye etmedim, ancak hepsini çok sevdim, doyurdum, su kapları koydum. Onlar doğamızın bir parçaları. Herkesin de evlerinin önündeki ağaç köklerine sular, yemler koymalarını tavsiye ederim.
Hoşçakalın.