Sadullah ÇAĞLAR


KÜTÜPHANE YENİ BİR DÜNYADIR

Sadullah ÇAĞLAR


Kitaplar arasında yaşam büyük bir coşkudur. Böyle bir yaşam kişinin gözündeki perdeyi kaldırır ve insanı yeni ufuklara yöneltir. Büyük yazar Sheakespeare, ‘kitaplar aklı geliştirir´ dediğinde bilimsel bir gerçeği söylüyordu.

İnsanlığın gelişimi ile birlikte yazılı belgeler önem kazanmaya başladı. Latince aslından dilimize çevrilen ‘Söz uçar, yazı kalır´ ifadesi ile yazının sözden daha önemli olduğu genel kabul gördü.

Anadolu´da bulunan yazıtlarda araştırma yapan tarihçiler son derece kıymetli bilgilere ulaştılar. Örneğin geçmişten günümüze edebiyat, tarih ve hatta tıp alanında bugün bile kullanılabilecek bilgiler tarihi yazıtlarda yer alıyordu.

Kitaplar da dünden bu güne yol açıcı oldu. Ülkemizde 1964 yılından bu yana her yıl Mart ayının son haftası Kütüphaneler Haftası olarak kutlanır. Amacı ise okuma alışkanlığı kazandırmaktır. Bu amaçla çeşitli etkinlikler ve kitap fuarları düzenlenir.

Ancak yine de bu etkinlikler yeterli değildir. Zira kitap sevgisi sadece bir haftaya sığdırılamaz, bir yaşam boyu sürmesi önemlidir. Geçmiş yıllarda insanlar koltuğunun altında gazeteleri ve kitapları ile dolaşırdı.

Mesela İskenderun´a günlük gazeteler tayyare postası ile gelirdi. Gazeteler oradan Cumhuriyet Meydanında bulunan Yahya Yener Kitap Evi´ne gelirdi. Bu arada gazetelerin gelmesini bekleyen insanlar aralarında okudukları kitapları konuşurlardı. O dönemde Ernest Hemingway´in Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanı oldukça popülerdi.

Benim daha çok okuduğum kitaplar arasında Esat Mahmut Karakurt´un Allaha Ismarladık, Halide Edip Adıvar´ın Ateşten Gömlek, Kerime Nadir´in Hıçkırık romanları vardı.

Özellikle Esat Mahmut´un yazdığı Allaha Ismarladık romanı beni en çok etkileyen romanlardan biridir. Kitap, 1.Dünya Savaşı yıllarında İstanbul´un işgal altında olduğu dönemde geçer.

Yüzbaşı İzzet Bey, vatansever bir subaydır ve Ankara Hükümetine yardımcı olmak için Kuvva´i Milliye´ye katılmıştır. Birgün İstanbul´da yaşayan ablasını ziyarete gider.

Ablası da akşam bir yemek vereceğini ve İngiliz Komutanın da yemeğe davetli olduğunu zira kocasının işgal kuvvetlerini desteklediğini söyler. Ayrıca İngiliz komutanın kızının da davete geleceğini, bunun ise çok büyük bir şeref olduğunu söyleyince İzzet Bey ablasına; “Abla sana inanamıyorum, ülkemizi işgal edip zarar verenler evimize gelecek ve biz de bundan utanç duyacağımıza şeref duyacağız öyle mi?”

Ablası da, “Haklısın ama misafirlerimizin gelişi eniştenin istikbalini olumlu yönde etkileyecek” der. Bunun üzerine Yüzbaşı İzzet gözleri dolarak ablasına bakar ve; “Babamız son derece vatansever bir insandı. Ülkemizi İngiliz işgalinden kurtarmak için çarpışan gençlerimiz Anadolu´nun bağrına aç ve susuz gömülürken biz şimdi bu İngiliz hainlerini misafir mi edeceğiz, bu nasıl bir şeref? Ve sen de bir hizmetçi gibi mutfağa girip onlara yemek ve çay yapacaksın, bu kabul edilebilir değil.”

Ablası gözleri dolarak Yüzbaşı İzzet´e sarılır ve; “İzzet bu kadar kötü bir insan mıyım, onları buraya eşim istediği için davet etmek zorunda kaldım, vatanın işgal edilmesi beni de üzüyor” dediğinde, İzzet´de ablasına sarılarak, “Hoşça kal, ben Ankara´ya dönüyorum” der ve ayrılır.

Esat Mahmut Karakurt´un bu eşsiz romanı genç kuşaklara vatan sevgisini ve bağımsızlık mücadelesini öğretti.

Sonrasında Halide Edip Adıvar´ın Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye romanlarını severek okuduk. Özellikle Halide Edip´in İşgal altındaki İstanbul´da yapılan Sultan Ahmet Mitingi konuşmasını Halkevi sinemasında izlerdik. Halide, varlıklı bir ailenin kızı olarak Boğaz´a nazır yalısında rahat bir yaşamı bırakıp Milli Mücadeleye katılmak üzere Onbaşı rütbesi alarak Anadolu´ya geçti. Soylu ve yiğit bir insandı Halide Edip Adıvar.

12 yaşında bir çocuktum, annemin okuduğu Kerime Nadir´in Hıçkırık romanını okumaya başladım. İlk okuduğum bu sevda romanı beni adeta büyülemişti. Roman, Çamlıca´da geçen imkansız bir aşk hikayesini anlatıyor.

Seneler sonra 8 Mart 2017 tarihli Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı Metin Celal aşk romanlarının unutulmaz yazarı Kerime Nadir´i anlatmıştı. 5 Şubat 1917´de İstanbul´da doğmuş edebiyat kariyerine şiirle başlamıştı. Süreç içinde şiirlerini Nazım Hikmet´in katkısı ile romana dönüştürdü ve kitapları Tan Gazetesi tarafından yayınlandığında satış rekoru kırdı.

İlerleyen yıllarda Kerime Nadir, Fransız edebiyatından etkilenir, özellikle Balzac´ın Vadideki Zambak romanındaki aşk hikayesi Kerime Nadir´in dikkatini çeker. Romanda aşkın ve ıstırabın her aşaması incelenmiş, ayrıca muazzam bir şekilde doğa betimlemeleri yapılmıştır. Bu kitap insan duygularının en derinine kadar inerek Kerime Nadir´in sonraki romanlarında ilham kaynağı olur.

Aslında tüm Dünya edebiyatı genel olarak Fransız edebiyatından etkilendi. Özellikle Viktor Hugo´nun eserleri en çok okunan kitaplar arasındadır.

Evet ne demiş Seneca; “Kitapsız hayat kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”

Bu vesile ile kitap okuma sevgimizi arttıran Kütüphaneler Haftası kutlu olsun.