Sadullah ÇAĞLAR


LATİN AMERİKA VE YAKIN TARİHİ

Dünya genelinde tarihsel gelişmelere baktığımız zaman başta Güney Amerika ülkeleri, Birleşik Devletler tarafından sömürge olarak kullanılmış ve hep arka bahçesi olarak görülmüştür.


Bu yüz yıldır böyledir.

Yine yakın tarihte Meksika´da yer alan Teksas, zengin petrol yatakları sebebiyle A.B.D. tarafından kendi topraklarına katılarak eyaleti haline getirilmiştir.
Güney Amerika´nın dışında tüm Ortadoğu bölgesi de yine petrol rezervlerinden dolayı Batı sömürgeciliğinin kontrolü altına girmiştir. Örneğin 1952 yılında İran´da Cumhuriyet bilinci gelişti, Başbakan Musaddık Şah rejimini yıktı ve petrolleri millileştirdi. Sonrasında ise A.B.D. ve İngiltere müdahale ederek Musaddık yönetimini devirdi ve Batı´nın kuklası Şahı sürgünden getirerek yeniden iktidar yaptı.
Afrika kıtasında Kaddafi, petrol yataklarını millileştirdiği ve Batı´nın çıkarlarına dokunduğu için tasfiye edildi.
Yine Latin Amerika´nın yakın tarihinde Küba adası uzun yıllar A.B.D.´nin iktisadi ambargosu, fiziki ablukası ve baskısı altında direndi. Küba´ya karşı Domuzlar Körfezi´nden başarısız bir çıkarma yapan ve büyük zayiat veren A.B.D.´ye karşı Küba lideri Kastro şöyle der; “Küba halkı yeniden köle olarak yaşamaktansa ölmeyi tercih eder. Ama Yankiler bizi anlamazlar, zira bir tür akıl tutulması yaşıyorlar. Öyle olmasaydı barışı savunan Kennedy´yi öldürenlere teslim olmazlardı. Kennedy Küba´yı işgal etmediği için öldürüldü. Bir kere daha söylüyorum, tarih bizi haklı çıkaracaktır. Sömürgeci Batı´nın önünde asla diz çökmeyeceğiz, bütün dünya bunu böyle bilsin.”
Küba, devrim öncesi Latin Amerika´nın kumarhanesi ve fuhuş yuvası idi. Şimdi ise Küba tıpta büyük gelişme kaydetti ve kanserin aşısını buldu.
2019 yılına girdiğimiz dönemde Venezuella´da yaşanan ve bağımsız bir devletin iç işlerine müdahale etme hakkı nerden geliyor? Yakın tarihte Cumhuriyetçi Chavez petrolü millileştirip yabancı petrol şirketlerini gönderdiğinde, Batı´nın hedefi haline gelmişti.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Başkan Roosevelt, atom bombasının kullanmak istemediğini yakınlarına söylediğinde, şaibeli bir şekilde yaşamı son buldu. Ama nedense bu önemli kişinin ölümü üzerine ciddi bir soruşturma olmadı.
Yine yakın tarihe baktığımızda İspanya´da Cumhuriyet taraftarları Franko´ya karşı büyük bir mücadele sergilediler. Tüm dünyadan Cumhuriyetçi aydınlar, Cumhuriyet taraftarlarına yardıma koştular.
Dünyadan gelen bu destek sayesinde başta Cumhuriyetçiler, Franko despotizmine direndi; ancak Avrupa´dan Hitler ve Mussolini´nin desteğini alan Franko yönetimi Cumhuriyetçileri yenilgiye uğrattı. Ve uzun yıllar iktidarda kaldı. Batı Franko´yu desteklemeseydi Cumhuriyetçiler kaybetmezdi.
Bugün benzer bir senaryo Venezuella´da sergilenmek isteniyor. Venezuella´da demokrasi yok deniyor. Peki bugün Macaristan´da demokrasi var mı?
Berlin duvarını 100 marka satanlar şimdi yeni dünya düzeninin şerefine bardak kaldırsınlar. Venezuella lideri Nicolas Maduro, Hugo Çhavez´in felsefesine ve Cumhuriyete sahip çıkmaktadır. Akıllı telefonlara zaman harcayanlar, lütfen biraz vakit ayırıp Eduardo Goleano´nun tanınmış eseri olan Latin Amerika´nın Kesik Damarları adlı romanı okusunlar.