Sadullah ÇAĞLAR


LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI AKLIN ZAFERİYDİ

Bilim insanları ‘En kötü bir barış, kazanılmış bir savaştan daha iyidir´ derler.


Bu yıl Lozan barış antlaşmasının 95. yılı kutlanmaktadır. Lozan kazanımının en önemli yanı, ülkenin tam bağımsızlığını direnerek almasıdır. Lozan Konferansı, sıradan bir olay değildir; bir halkın kölelik zincirlerini yok etmesiydi, yani esirliğin reddiydi. Ama bugün 2018 yılında, ülkenin toprakları sömürgeci Amerikan üsleriyle kuşatılmış. Bu üsler başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerini tehdit etmektedir ve ekonomisi Dünya Bankası, İMF gibi dışa bağımlı bir Türkiye. Söyler misiniz neyin kutlamasını yapıyorsunuz, Lozan´dan geriye ne kaldı? Sadece adı. Geçmişte Kurtuluş Savaşı´nda binlerce gencecik insan, kutsal bağımsızlık için, Anadolu topraklarında, çığlık atarak kefensiz toprağa gömüldüler, ülkeyi işgalcilerden kurtarmak için. Lozan barışı kanla yazılmış bir halk isyanının taçlanmasıdır. Savaş sonrası, tüm dünya ülkeleri, hasta denen bir halkın, ayağa kalkıp dirilişini, merakla izliyordu. Lozan´da bir hesaplaşma olacaktı. Türk barış heyeti başta Dışişleri Bakanı, İsmet Paşa savaşın içinden geliyordu. Diplomasi yapısı yoktu ama, süreç içinde iki yıl, Batı´nın en gelişmiş diplomatları karşısında, inanılmaz bir politik tavır geliştirerek, Lozan Konferansı´nda belirleyici oldu. İngiliz İmparatorluğunun en gelişmiş siyaset bilimcisi, Dışişleri Bakanı Lord Kurzon, kürsüde çığlık atıyordu; “İsmet Paşa bütün istediklerimize hayır diyorsun, seninle nasıl anlaşacağız, söyler misin?´ Aslında Lozan´da Yunanistan yoktu. Üzerinde güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu vardı. Venizelos sadece görüntü olarak vardı. Şimdi biz Lozan öncesine, İzmir´in kurtuluş günlerine dönelim. Harp tarihine görülmedik şekilde süvariler, Afyon´dan, İzmir´e sanki uçarak girmişler, beş saatte. Bütün İzmir halkı sevinç içinde, şehir bayraklarla donanmış, her tarafta coşku yaşanmakta. İzmir Karşıyaka´da Uşaklıgillerin köşkünde Mustafa Kemal, gelecekte eşi olacak olan batı eğitimli Latife hanımların misafiri. Köşk kalabalık, Mustafa Kemal üzerinde Kazak´ların giydiği krem rengi önü kapalı bir gömlek giymiş, beli kuşaklı. Düz sarı saçları muntazam taralı, tıpkı mitolojiden bir kahramanı andırıyordu. Zafer kazanmış bir adam, başı dik, mavi gözleri dalgın, ilerde yapacaklarını düşünüyordu. Yanında İstanbul´dan gelen gazeteciler vardı. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay ve Halide Edip Adıvar, ayrıca paşalar, Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Fevzi Paşa. Bu arada ayakta duran bir gazeteci, duygusal sesle düşüncelere dalmış Mustafa Kemal´e seslenir; ‘Paşam, Paşam doğduğun şehir Selanik, gözleri yaşlı seni bekliyor. Muzaffer orduların kapıda emrini beklemektedir. Paşam tarihsel bir fırsat önündedir.´ Mustafa Kemal yanındaki kişileri heyecanlandıran gazeteciye gülerek; ‘Ben tüm Batı dünyasını karşıma alacak kadar aklımı kaçırmadım. Şimdi önümüzde barış vardır, ona yönelik adım atacağız, savaş bitmiştir.´ Mustafa Kemal, İzmir günlerinde huzursuzdu. Sabahlara kadar uyku gözüne girmiyordu. Yataktaki yastık terden ıslaktı. Gece yanına genç eşi Latife´yi alarak atlı tramvayla, şehri geziyordu. Ülkenin geleceğini ortaçağ yapısından çıkarıp, çağdaş dünya yapısını şekillendiren, laik cumhuriyet sistemini genç lider kafasına koymuştu, ama kimlerle yapacaktı? Beraber olduğu paşalar hala işbirlikçi padişaha bağlıydı. Örneğin İstanbul´a ordunun başında giren Rafet Paşa, saraya giderek bağlılığını bildirmişti. Ufukta yol ayrımı vardı. Paşalar hala saraya bağlıydı, özellikle halifeye. Mustafa Kemal geleceğe yönelik, merkezi iktidar çarkını elinde tutmak için, yanına ikna edebileceği arkadaşlarını alarak, Lozan Konferansı´na İsmet Paşayı göndermeyi düşünür. Lozan, yeni devletin yapısında belirleyici olacaktır. Bu arada işgali sona götürecek olan çalışmaların ön görüşmesi Mudanya´da başlar. Konferansa Fransız, Yunan, İngiliz temsilcileri katılır. Ankara Hükümeti adına İsmet Paşa, İtilaf Devletleri adına İstanbul İşgal Komutanı General Harrington katılır. Ünlü General açış konuşmasında, “Bizim pek çok gemilerimiz, toplarımız, teyyarelerimiz vardır. Bu sebeple İngiltere´yi kızdırmak akıllıca iş değildir” der. Şımarık işgalci generale İsmet Paşa; ‘Sayın general biz sizin teknik silahlarınızla dövüşerek buraya geldik. Görüşmeler tehdit anlamında olacaksa, konferansı terk ederiz. Biz zafer kazanmış Ankara Hükümetini temsil ediyoruz.´ Sonuçta Mudanya´da İsmet Paşa´nın tüm istemleri kabul edilir. General Harrington yanındakilere İsmet Paşa´yı göstererek; “Bu adama dikkat edin” der. Aslında Lozan´a gidecek adam Mudanya´da ortaya çıkmıştı.Lozan´a gidecek heyetin başında İsmet Paşa´nın olacağı netleşmişti. Halbuki İngilizce bilen diplomatik kişiler vardı. Örneğin, Hamidiye kahramanı deneyimli Rauf Orbay, mevcut Dışişleri Bakanı Kemal Tengirşek gibi. Mustafa Kemal, İsmet Paşa üzerinde kesin karar kılar. Lozan aslında bir sinir harbine dönecekti. Konferansa Avrupa´nın en seçkin deneyimli kişileri katılır. İngiltere´yi yani büyük patronu, Dışişleri Bakanı Lord Kurzon, İtalya´yı gelecekteki İtalyan Duçe´si Benito Mussolini, , Yunanistan´ı ise Venizelos temsil eder. Lozan Konferansı çok çekişmeli geçer. Tüm Batı, Ankara hükümetine kızgındır. İsmet Paşa özellikle Osmanlıyı kuşatan kapitülasyonların kaldırılması konusunda ısrarcıdır. Sonuç uzun süren tartışmalardan sonra anlaşma taslağı hazırlanır. Dışişleri Bakanı Lord Kurzon; “İsmet Paşa şimdi bizden istediklerini aldın. Yarın bize geleceksin para isteyeceksin. Memleketin harap, biz de verdiklerimizi geri alacağız.” İsmet Paşa; “Biz gelmeyeceğiz” der, der ama süreç içinde kim haklı çıkar, İngiliz mi, İsmet paşa mı? Evet, anlaşma taslağı imza aşamasına gelir. İsmet Paşa tereddütlü, çünkü meclise ittihatçılar hakim. Sarıkamış´ta 90 bin kişiyi kara gömenler. İsmet Paşa Ankara´ya, Mustafa Kemal´e başvurur. Karar adamı İsmet Paşa´ya; “Hiç tereddüt etme, anlaşmayı derhal imzala, arkanda ben varım, sorumlu beni”´ der ve anlaşma imzalanır. Evet Lozan anlaşması, telgrafla Başbakan´a bildirilir. Başbakan Rauf Orbay telgrafı alarak Çankaya Köşküne gelir. Mustafa Kemal Başbakanı heyecanlı görür. Başbakan Rauf Bey; “Paşam Lozan´dan telgraf geldi. İsmet Paşa anlaşmayı imzalamış.” Mustafa Kemal telgrafı okur,heyecanlanır. Başbakan; “Paşam ben size istifamı getirdim” der. Paşa: Neden Rauf Bey? Rauf Bey: Paşam Lozan Anlaşması zaferin bedeli değildir.Mustafa Kemal Paşa: Peki Rauf Bey, bu anlaşmayı ret ettiğimizde, sonuç ne olacak? Yeni savaşlar, biz bu yorgun halkı nereye kadar sürükleriz söyler misin?Aynı Rauf Bey, ileri aşamada halifeliğin kaldırılmasına karşı katı muhalefet yaptı. Genelde Lozan Anlaşması, yeni dünyaya, yeni insan hakları evrensel beyannamesine yönelik bir yenilikti.Lozan aklın ve onun da ötesinde bilimin başarısıdır.