Halit KATKAT


Maden İşçisinin Sorunu Tüm İşçilerin Sorunudur

Halit KATKAT


On gündür maden işçileri Soma ve Ermenek´ten Ankara´ya yürümeye çalışıyor. Ama önleri kolluk kuvvetleri tarafından kesiliyor; yürümelerine engel olunuyor. Madenciler ne istiyor diye sorduğunuzda “ödenmeyen tazminatlarımızı istiyoruz” diyorlar. Tazminat hakları için direnişlerini sürdüren Uyar Madencilik işçileri adına basın açıklaması yapan Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, “Biz derdimizi millete anlatacağız dedik. Çünkü başka başvuracağımız makam kalmadı. 9 gündür buradayız, bu mücadeleyi kazanana kadar da vazgeçmeyiz. İşçinin gözünü, parmağını, kolunu koparanlar, ciğerini çürütenler, işçinin kıdemine, ihbarına, maaşına, primine çöküp bundan servet biriktirenler karşısında biz hiçbir yasa tanımayız. Eğer devlet buna göz yumuyorsa, bu tür adamları koruyorsa biz de direniriz” dedi.

Madencilere dönük engellemeler sırasında da işçilerle jandarma arasında dikkat çekici söz düellosu yaşandı. Jandarma, 'kamu düzenini bozmak' ve 'pandemi tedbirlerini ihlal etmek' ile itham ettiği işçileri gözaltına alacağını söylüyor. Ama iktidar partisi kongrelerini yaparken yaptığı toplantılarda pandemi akıllarına gelmiyor. İşçiler burada 'Bizi gözaltına alın, sabah tekrar buraya geliriz' kararlılığını gösteriyor. Bir madenci karısı jandarmaya “açız, paramızı alamadık, siz paranızı alamazsanız ne yaparsınız” diye soru soruyor. O da kendince akıl veriyor “iç hukuk var, dış hukuk var, gidin deneyin” diyor. Madenci eşi “ben iç dış bilmem hak istemek suçsa biz suçluyuz. Orada yollar kesilirse ben de buradan üç çocuğumla yürürüm. Beni de gözaltına alın. Hodri meydan!'

Eşleri ve çocuklarıyla birlikte yürüyen kadınlar işçi kararlılığını gösteriyorlar. Doğal olarak enerji bakanına sitemlerini bildiriyorlar ve “aldıkları dolgun maaşları bizim vergilerimizden alıyorlar ama bizi muhatap almıyor” diyorlar. Madenciler “İşçinin ciğerini çürütenler, maaşına çökenler, bundan servet biriktirenler karşısında biz hiçbir yasa tanımayız” diyorlar. Elbette işçiler haklı; ülkeyi yönetenlerin Anayasayı tanımadığı bir ortamda kendilerinin yapmadığı yasaları neden tanısın ki. Hükümet sermayeye yeni teşvik paketleri verirken işçilerin kazanılmış haklarını gasp eden patronlara ses çıkarmıyor. Yani ekonomik olanakları patronlara akıtan hükümet aynı zamanda yasaları da onların yararına çıkarıyor. Bu bakımdan devletin meclisi, hükümeti ve kolluk kuvvetleriyle işçilerin üzerine yürümesi işçilerin gözünü açıyor ve sınıf tavırlarını daha kararlılıkla ortaya koyuyorlar.

Burada dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta da maden işçilerini ilgilendiren sorunun diğer işçileri de ilgilendirdiği halde onlara gerekli güçlü desteğin verilmemesidir. Burada sendika bürokrasisinin engelleyici rolü de ortaya çıkmaktadır. Bırakalım madencileri fiili olarak desteklemeyi konfederasyonlar sözlü olarak bile destek vermiyorlar.