Sadullah ÇAĞLAR


Miralay İsmet Bey ve Yemen´de Diplomasi

İsmet İnönü´nün 134. doğum yılı anısına


Yıl 1910. 1908 Meşrutiyet ve Hürriyet ilan edileli iki yıl olmuştu. Osmanlı İmparatorluğu´na karşı Balkanlar´da isyanlar gittikçe büyümekte. İmparatorluk ise Balkanlar´ı ikinci planda tutmakta.

Daha çok Yemen´de 40 yıldır süren isyanlara çözüm aramakta. Yemen, kanayan yara. İmam Yahya adında büyük bir aşiret lideri, iç savaşı sürdürmekte. Yıllardan beri Yemen toprakları Anadolu´nun gencecik insanlarının kanıyla sulanmakta.
Çöl genç kuşaklara mezar olmakta. Öyle ki analar, gelinler ağıt yakarak;

Mızıka çalınır düğün mü sandın
Yemene gideni gelir mi sandın
Yemen Yemen Kanlı Yemen
Soyka Yemen yiğit komadı bizde

1910 Şubat ayı. İstanbul, soğuk günleri yaşamakta. Erkan´ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa karargahta görevli Miralay İsmet Beyle görüşmekte; “İsmet Bey benimle Yemen´e gelir misin?´. ‘Paşam ben askerim, emrettiğiniz yere gitmem benim vazifem. Yalnız Paşam bağışlayın bir Balkan savaşını çok uzakta mı görüyorsunuz? Orduyu başsız bırakıp Yemen´e gideceksiniz. İsmet Bey saray Yemen olayını Balkanlardan daha çok önemsiyor. Neden? Yemen, Hicaz´ın giriş kapısıdır. Mukaddes topraklara açılış kapısı olup bizim için kutsaldır. Mübarek topraklar için çok kan akıttık.”
Yemen´e Miralay İsmet Bey, Ahmet İzzet Paşa ve gelecekte Cumhuriyet´in kadrolarında görev alacak bir heyet gider. Uzun bir deniz yolculuğundan sonra Mısır´a gelinir.
Mısır, Osmanlı yönetimindedir. Orada İzzet Paşa, Hidiv Hilmi Paşa ile görüşür. Ayrıca Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa ve oğlu Şerif Faysal ile de görüşülür.
Uzun yolculuk sonunda heyet Yemen´e ulaşır. Ahmet İzzet Paşa´nın Mısır´da görüştüğü yetkililer Yemen´le ilgili karamsar bir tablo ortaya koyarlar. Yemen´de ilk iş uzlaşmaz adam İmam Yahya ile temas kurulur.
Ve müzakereler başlar. Fakat toplantı gergin geçer. İmam Yahya, İzzet Paşa´ya karşı hırçın davranır. İzzet Paşa ise Yemen heyetine; “Biz İstanbul´dan buraya gezmeye gelmedik. Eğer savaşa devam etmek istiyorsanız edelim. İmparatorluk Yemen´i elde tutmaya kararlı. Sizin barışa yakın istekleriniz konusunda uzlaşmak istiyoruz. Yalnız İngilizlerle bizim dışımızda işbirliğine girmenizi kabul edemeyiz”.
İmam Yahya; “Paşa beni yanlış anlamakta. Biz bu toprakların sahibiyiz. Türkler bizim dostlarımız, ama Yemen halkının haklı istekleri vardır. Sayın Paşam bizi dikkate almanız gerek. Yemen halkı çatışmadan yana değil.”
Toplantı sonrası İzzet Paşa, Türk heyetiyle özel görüşme yapar. Paşa Miralay İsmet Beye; “İsmet Bey, ben tüm yetkimi sana devrediyorum. Bundan sonra Yemen Heyetiyle ve İmam Yahya ile tüm müzakerelere sen başkanlık edeceksin. Bu katı adama ben tahammül edemem. Yetki sende.”
İsmet Bey maiyetindeki heyetle özel görüşme yaparak;´ İmam Yahya´nın karşısında ona karşı güçlü olduğumuzu ortaya koyalım, ondan sonra onun davranışına göre hareket edelim´ der.
Müzakereler aylar sürer. Sonuçta İmam Yahya´ya Miralay İsmet Bey; ‘Bak Yahya , Osmanlı Mekke ve Hicaz´ı elinde tutmaya kararlı. Yemen´e kutsal toprakların kapısı olarak bakıyor. Yüz yıl savaşsanız da yenilirsiniz. Size yazık olur´ der.
‘Ben senin halkının evet diyeceği bir anlaşma metnini öne koyarak ortak bir anlaşma metni hazırlayacağım. Sizin isteklerinizi ciddi şekilde karşılayacağım. taslak önünüze geldiği zaman rahatlıkla kabul edeceksiniz´ diye sürdürür.
Uzun süren müzakereler sonucunda İmam Yahya anlaşmayı kabul eder. Süreç içinde üç yıl Yemen´de kalan Miralay İsmet Bey, İmam Yahya ile dost olur.
Heyet Yemen´de olduğu günlerde Balkan Savaşları başlar. İstanbul Haydarpaşa Garından ünlü bir komutan, Mustafa Kemal Paşa, Suriye cephesinden gelmektedir. Mustafa Kemal Paşa kısa bir zaman sonra İzzet Paşa ile görüşmeye gelir. Paşa ile Suriye´deki durumla ilgili değerlendirme sonrası Mustafa Kemal Paşa, İzzet Paşa´ya; ‘Paşam ben Suriye´de iken bir haber beni çok mutlu etti. Yemen´de barış anlaşması yapmışsınız. Bu yüzyıllık kanlı olayı nasıl çözdünüz? Bu İmam Yahya denen adamla anlaşma yapmak mucize. Bunu nasıl başardınız?”
İzzet Paşa, Mustafa Kemal Paşa´ya; “Bunu, ben değil benimle Yemen´e gelen genç bir subay olan Miralay İsmet Bey başardı.” der.
Atatürk neden acaba, İstanbul esaret altında iken, Şişli´deki evinde, Anadolu´ya geçmeden son görüşmeyi İsmet Paşayla yaptı. Aslında dahi önder kurtuluş sonrası Mudanya Mütareke görüşmesi sonrası hiçbir diplomasi sıfatı olmayan bir komutanı Lozan´a gönderdi.
Tüm muhalif tepkilere rağmen Atatürk direndi ve ‘Lozan´a İsmet Paşa gidecek´ dedi. Aslında Yemen´de geleceğin lider doğumu yaşandı.
Ahmet İzzet Paşa ‘Yemen´e gelir misin İsmet bey?´ dediğinde, “Paşam bir Balkan savaşını çok mu uzakta görüyorsunuz?” derken, geleceği görmüş ve Yemen´de iken Balkan Savaşı patlamıştı.
2.Dünya Savaşında Milli Şef İsmet İnönü, İngiliz İmparatorluğu´nun Başbakanı Çörçil´e, Almanların savaşı kaybedeceğini söyledi. İstanbul´da karartma uygulanıyordu ve ne zaman bombalanacak diye beklenirken, Paris düşmüştü.
Almanlar kazandı diye her yerde gösteri yapılırken, savaşa karşı duran sadece Cumhurbaşkanı İsmet İnönü´ydü.
İsmet Paşa anılarında, “Yemen´e verdiğimiz askeri gücü Balkanlara verseydik, Selanik düşmezdi” demiştir.
İki adam, Atatürk ve İnönü, bu iki önder savaşın dumanları arasından gelmelerine rağmen, Avrupa´da askeri üniforma moda olmasına rağmen, askeri üniformayı üzerlerinden çıkardılar. Bir daha giymediler. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh´ felsefesi, iki dahinin yaşadığı tecrübelerin eseridir.
Kaynaklar :
İsmet İnönü´nün Hatıraları Yazar: Sabahattin Selek
İsmet İnönü Bir Hayatın Romanı Yazarı: Yusuf Ziya Ortaç