Sadullah ÇAĞLAR


MISIRLI ESMA HAN´IN UMUTSUZ AŞKI

Sadullah Çağlar



Eski piramitler ülkesi Mısır, Pers Uygarlığı ve Mezopotomya sevginin yaşadığı zengin topraklardı. Çağın büyük düşünürü Ömer Hayyam ve Fuzuli´nin bu topraklarda ortaya çıkışı acaba tesadüf müydü? Elbette hayır.
Batı´da mezhep savaşları olurken bu coğrafyada dönemin en büyük sevdaları yaşandı. Ne demişti Fuzuli;´Ey tabip, aşk derdiyle hoşum, bana ilaç vermekten vazgeç, ilacını içersem ölürüm´. Gazze´de ise esir edilen Filistin´li Samson, Dalila´ya;´Benim kuvvetim senin güzelliğine mağluptur´ der.

Hayyam ise;´Hem aşkın yok, hem de yaşamaktan bahsediyorsun, kimler sevmez? Sadece ölüler´. 1940´larda Kahire ve İskenderiye´de, Paris ve Londra kadar modern bir yaşam tarzı vardı. Üstelik Batı´nın kültürüne, Mısır´ın kültürünü de ekleyerek estetik bir güzellik oluşturmuşlardı.

Bu süreçte Mısır´da çok kültürlülükten beslenen sanatçılar öne çıktı. Klasik Arap müziğinde yenilik yapan bestekar Muhammed Abdülvahap, çoksesliliği ekleyerek yaptığı Kleopetra eseri ve ayrıca yine kendi seslendirdiği Leyla ile Mecnun filmi ile ün yaptı.
Ayrıca Ümmü Gülsüm dönemin diğer tanınmış bir sanatçısıdır. Ümmü Gülsüm´ün konserlerine petrol zengini Arap Emirleri özel uçaklarıyla gelerek katılırlardı. Bu duygu yüklü sese sahip sanatçının konserlerini radyolar canlı yayınlardı. Bestelerini ise Abdülvahap hazırlardı.
Bir gün 1942 yılı, Kahire ‘de Elhamra Opera salonunda bir genç kız konser verir, dinleyiciler ses sanatçısının sesi ve güzelliği karşısında şaşkındır. Bütün Kahire sanat çevresi onunla ilgilenir. Basında sürmanşet çıkan sanatçı Lübnanlı soylu bir Dürzi aileden olup Esmahan´dır. Aynı zamanda erkek kardeşi de güzel sesli ses sanatçısı Ferid Atras´tır. Yeşil gözleri ve güzel sesiyle Esma Han Mısır´da olay olmuştu.
Mısır Kralı Faruk ise Orta Doğu´nun en yakışıklı yöneticisi idi ve aynı zamanda çapkındı. Ülkenin en güzel kadınları sarayın misafiriydi. Bunların arasında dansöz Semiha Cemal, Tahye Koriyoka ve Mısır sinemasının en güzel kadını Madiha Yusri vardı.

Kısa zamanda şöhret olan Esmahan Abdülvahap´ın dikkatini çeker. Fuzuli´nin eseri Leyla ile Mecnun´un film müzüğini yapan Abdülvahap, Filmdeki Leyla´nın okuduğu şarkıları Esmahan´a okutur.
Mecnun´un şarkılarını Abdülvahap söyler ve şarkılar taş plak olarak bütün dünyaya yayılır. O dönemde Orta Doğu´nun tartışmasız ses kraliçesi Ümmü Gülsüm ise neden ben değil de şarkıları Esma okudu diye sitemde bulunur Abdülvahap´a.
Leyla ile Mecnun filminin müzikleri Mısır sınırlarını aşarak Fas´ta zengin petrol şirketleri olan Şeyh Süleyman´ın topraklarına kadar ulaşır. Şeyhin tek bir oğlu vardır o da Paris Sarbonne Üniversitesi mezunu, yakışıklı, çöl bedevisi,batı kültürünü taşıyan Emir Abdüllatif. Çok yakışıklı olan Abdüllatif´e pek çok kadın hayrandır. Son derece mütevazi bir yaşamı seçen Abdüllatif ise Paris sanat ortamında etkili olan opera ile yakından ilgilenmektedir.
Fas´ın Marekeş şehrinde köşte yaşamına devam eden Şeyh Süleyman, aynı zamanda çölde yaşamı seviyordu. Oğlu Abdüllatif´le beraber çölde kurulan çadırda gramafonda Esmahan´ın söylediği;´Kalbime söz verdim, senden başkasını asla sevmeyeceğim´ şarkısını dinlerken genç Abdüllatif çok etkilenir ve babasına kim bu diye sorar.
Babasıda;´Oğlum bu şarkıcı Lübnanlı ses sanatçısı Ferit Atras´ın kız kardeşi, şu anda Mısır´da´ der. Genç Emir Abdüllatif derhal Mısır´a giderek Esmahan´ın sahne aldığı gazinoya çelenk gönderir. Kahire´de şehrin en büyük gazinosu kalabalık seçkin dinleyici Esmehan´ın sahneye çıkışını beklemekte.Sahnede büyük çelenklerin içinde Fas´lı Abdüllatif´in çelengi dikkat çekmekte. Esmehan sahneye çıktığında çılgınca alkış, kırmızı gece elbisesi içinde genç sanatçı misafirlerin dikkatini çekmekte. Sanatçı fasıla geçtiğinde salona yanında on kişilik çöl kıyafetiyle bir heyet içeri girer.
Emir Abdüllatif´in üzerinde İngiliz kumaşıyla yapılmış şık bir spor ceket ve beyaz gölmlek vardır. Ayrıca İngiliz külotu tarzı pantolon ve körüklü çizme giymiştir. Dik duruşu ve çatık kaşları ile sahnede şarkı söyleyen Esmahan´ın dikkatini çeker. Ve şarkılarını söylediği zaman gözlerini ondan ayıramaz. Çöl giyimli adam tıpkı Ürdün Kralı Hüseyin´e benzemektedir.
Konser sonrası çelenk Esmahan´ın odasına taşınır ve kapısı çalınır. Kendini tanıtır ;´Efendim ben Fas´tan sizin için özel geldim, ismim Emir Abdüllatif, çölde babamın çadırında plağınızı dinledim, hayran kaldım sesinize ve ayrıca güzelliğiniz beni çok etkiledi, umarım kalıcı bir dostluğumuz olur´ der.
Matmazel babamın çadırında şarkınızı dinlerken çok duygulandım kim bu güzel ses diye sordum. Özel kartını çölün yakışıklı emirine uzatan Esmehan aşk denen duvara çarpmıştı.
Esmahan hızla şöhret basamaklarını tırmanıyordu. Yusuf Vehbi ve Enver Vecdi ile yaptığı film seyirci rekoru kırıyordu. Emir Abdüllatif´le olan ilşkisi ise hızla fırtınalı bir aşka dönüşür. Çöle gezmeye gittiklerinde bir gece Abdüllatif Esmahan´a evlenme teklif eder.
Emir tekilifimi kabul edersen tüm Marakeş´i ayaklarının altına sererim der. Esmahan da duygularının karşılıklı olduğunu, ayrıca kendisinin de çöl yaşamını sevdiğini, geceleri çölde yıldızları seyretmeyi hiçbir şeye değişmeyeceğini söyler. Ayrıca Esmehan Emire;´Ne Paris ne de Kahire´de yaşamak istemiyorum. Yalnız hayallerimizin gerçekleşmesi zor´.
Bir gün Mısır Kralı Faruk´tan davet alan Esmahan, sarayda Krala özel bir konser verir. Kral Esmahan´a aşık olur ve sevgili olalım der. Esmahan kralı reddeder ve başkasını sevdiğini söyler.Kral;´Esma seni başkasına yar etmem.Bu sevdiğin adam kim ‘? Esma;´majesteleri senin birçok kadınla ilşkin var. Ben mütevazi bir insanım. Benim de sevmeye hakkım var´.
Süreç içerisinde Abdüllatif tehdit edilerek Mısır´ı terk etmesi istenir. Emir Abdüllatif;´Esma ben senden ayrı yaşayamam´. Esma;´Abdo ben yanına Fransa´ya gelirim. Kral Faruk çok tehlikeli´.
Bir gün gazetelerde Esmahan´ın arabasıyla Nil nehrine düştüğü ve boğulduğu haberi yer alır. Hemen sonrasında ise Şeyh Süleyman´ın oğlu Emir Abdüllatif Fransa´da kaldığı köşkte ölü bulunur. Cenazesi Fas´a getirilerek çöl mezarlığına gömülür.
Truvalı Helen´i yazan Homeros´un meşhur deyimiyle;´İki güzellik ölüm getirir´.