Mustafa AKYÜREK


MOR KEMAN´IN ÇIĞLIĞI-4

MUSTAFA AKYÜREK


“Ne doğan güne hükmüm geçer,

Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.”


C. Sıtkı Tarancı

Sabahın erken saatleri...
Hastanenin içi sessiz. İnsan kuyrukları henüz yok. Sanki az sonra başlayacak uğultulara hazırlanacak kalabalıklara aday bir bina var.
Koridorlar tenha, arada bir görünen temizlikçiler loşluğun büyüsünü bozuyorlar.
Bir zamanlar duvarlarda asılı bulunan güzel hemşirenin sus işareti yok artık.
Suskun bir konçerto karşılıyor, bizi sanki.
Duvarlar, beyaz duvarlar uzunluğunca, koridor ve tavanlar tanıklığınca bir sağırlık senfonisine reveranslarını tekrarlayıp duruyorlar.
Hastanenin alışılmış amonyak ve oksijen kokularından eser yok.
Hemşireler beyaz, hasta bakıcılar gri giysiler içinde yapacakları ön hazırlıkların telaşı içindeler...
En çok onların özgüvene dayalı halleriydi göze çarpan.
Acı, inleme, solgunluk ve hatta ölüm bu olağan halin bir parçası...
Görevlinin uzattığı operasyon gömleği yeşildi. Vücudu boydan boya örtecek kesimdeydi.
O yeşil urba nedense türbe örtüsünü-boyasını çağrıştırır da, kimse bunun ayırdında değildir.
Sedyenin üzerine uzanıldığında üstteki spot lamba daha belirgin görülebiliyordu.
Derken, sessiz konçerto gölgeleri, siluetleri yanlara ve tavana yayılmaya başladı.
Vücudun bir yarısı “Tahta Bacak Pinokyo,” diğer yarısı titreyen, seven, acı duyan kısımdı.
Var-yok uyku anında oldu, her şey.
Yeşille örtülüydü beden...kesilen, delinen ve dikilen beden.
Ama konçerto hep mor ağıyordu.
Notalar dalga dalga, bölük bölüktüler.

15.12.2020

WatssApp- 05350640784