Halit KATKAT


Muhalefet ve Birlik

Halit KATKAT


İktidarda yirmi yıldır halkın işsizlik, sağlık, yoksulluk dertlerine çare olamamış hala yapamadığı şeyleri yeniymiş gibi vaat eden bir parti var.

İktidar ekonomi, adalet, güvenlik sistemlerini tek kişinin iktidarını ayakta tutmak için kullanmakta, muhalefet edenleri de hukuk sopasıyla yola getirmeye çalışmaktadır. Hadi mecliste grubu olan partileri hedefe koyması bir parça anlaşılırdır diyelim. Ama meclis dışında söyleyecek sözü olanları ilgili ilgisiz hedefe koymasına ne demeli?

Son günlerde olanlara baktığımızda geçmişi karıştırarak tanınmış, kamunun göz önünde olan popüler kişileri hiçbir delile ve savunmaya gerek duymadan içeri atmakta veya dilini koparmakla tehdit edilmektedir. Kişiler hakkında suç bulmak için araştırma Ademle Havva dönemine kadar uzanmaktadır. Elbette bütün bunlar demokrasi diye derdi olmayan, sadece egemenliğini kaybetmek istemeyen bir iktidar tarafından yapılmaktadır.

Kamuoyunu etkilemeye yönelik muazzam bir propaganda gücü ile her gün yeni, içi boş iddialar ortaya atılmaktadır. Devletin başındaki yetkili çıkıyor, “şurada doğal gaz bulduk, şurada petrol bulduk” iddialarında bulunuyor; aradan aylar geçiyor ortada ne petrol var ne gaz. Zaman geliyor Cumhuriyetin kurucuları hedefe konuyor. Zaman geliyor “şeriat isteriz” diyen imam gazetelerde boy gösteriyor. Diyanet İşleri Başkanı çıkıyor yoksulluğu övüyor, yoksulların cennete gideceği vaazı veriyor. Sıradan burjuva demokrasisi olan ülkelerde bunlar elbette gülüp geçilecek, dikkate bile alınmayacak söylemler. Ama bu tür söylemler otoriter yönetimlerin vaz geçemediği propaganda araçlarıdır. İşçi ve emekçilerin kafasını bu tür propagandalarla doldurulması ve kamuoyunu bu konuları tartışmakla meşgul edip kendi gündemlerini oluşturmasın kendilerini yoksul ve işsiz bırakan bu baskıcı düzenden kurtuluş programları yapmasın diyedir.

İşçi ve emekçiler açısından bu günkü düzenden kurtulmak, kendileri için özgür, işsiz ve aç kalmayacakları ülkenin ve kendilerinin geleceğine kendilerinin karar vereceği bir düzen kurmaları mümkün müdür?

Elbette teorik olarak mümkündür.

Marks “bütün dünya işçileri birleşin” diyor. Elbette bütün dünya işçileri Marks dediği için değil, kendilerini sömürüden kurtarmaları için birleşmelidirler. Marks da zaten bu amaçla söylemiş.

Neden işçiler diye baktığımızda şunu görürüz: Toplumun yaşamını sağlayan tüm üretim onlar tarafından yapılmaktadır da onun için. Bütün dünyada değil tek tek ülkeler için de böyledir. Peki işçiler kime karşı birleşeceklerdir? Sermaye sınıfına karşı. Sermaye sınıfı dişinden tırnağına kadar silahlı güvenlik kuvvetleri tarafından korunduğu gibi ayrıca bütün medya ve iletişim araçlarını kullanarak yaptığı propaganda ile de işçi ve emekçilerin beyinlerini yıkamaktadır. Bunlar da yetmemekte onların sınıf örgütleri olan sendikalarını da sendika bürokrasisi aracılığıyla işlevsiz hale getirmektedir. Şimdi şuna gelmek istiyorum bugün muhalefet eden partiler sadece seçimi hedeflemekte; bu iktidarın alternatifi ne olacak, eğer seçim yapılmazsa ne olacak sorularının net yanıtı yoktur.

Her iktidarın dayandığı sınıflar vardır. Bugün iktidar, uluslararası emperyalist sisteme göbekten bağlı yerli sermayeye dayanmaktadır. Özelleştirmelerle bütün ulusal kuruluşlarımızın ve fabrikalarımızın satılması da buna işaret etmektedir.

Bütün bunlar ortadayken muhalefet eden partiler iktidara gelseler bu kapitalist emperyalist sistemden ayrı nasıl bir sistem oluşturacaklardır? Düzeni değiştirecek sınıflardır, bugün için de işçi sınıfıdır. Bugün için sınıfa dayanarak, sınıfın iradesiyle ve gücüyle kurulmuş bir parti yok. Ama onlar adına kurulan, işçi sınıfı partisiyim diyen grupların kurduğu partiler vardır. Bu partiler ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar işçi sınıfını kucaklayamadıkları takdirde yapacakları ittifakların yeni bir düzen kurma şansı yoktur.

Sol muhalefet diye adlandırılan partilerden “mecliste grup kurabiliriz” diyenler Yunanistan Siriza örneğine ya da ülkemizde grup kuran muhalefet partilerinin durumuna ve halk için ne elde ettiklerine bakmaları yararlı olacaktır. Mecliste değil de güçlü sokak muhalefeti oluşturmayı düşünenlere de hem dünyada yapılan örneğin Fransa´da sarı yeleklilerin hem de ülkemizde DİSK, KESK, TMMOB gibi kitle örgütlerinin yaptığı kitlesel gösterilerin ve en kitlesel olan gezi eylemlerinin bir sonuç almadığını hatırlatmak isterim. Bugün için etkili tek güç örgütlü işçi sınıfıdır. Yapılacak ittifaklar işçi sınıfı ile diğer emekçi ve üretici sınıflar arasında halkın taleplerine çözüm olabilir.