Mükremin KURTCEPHE


MUT´A NİKÂHINI KİM KIYACAK?

“İstesek de, istemesek de” müftülere nikâh kıyma yetkisi TBMM´den geçti.


KESER DÖNER
SAP DÖNER

“İstesek de, istemesek de” müftülere nikâh kıyma yetkisi TBMM´den geçti. Ülkemizi idare edenlerle yandaşlarına bakacak olursak, memleket güllük gülistanlık. Tek sorunumuz müftülerin nikâh kıyamamasıydı, şükürler olsun hüküm edenlerimiz o sorunu da kanırta- kanırta çözdü elhamdülillah. Gerçi, kanun hükmünde kararname ile de çözümleyebilirdi ama…
İlkokulda okurken, sömestri tatilinde Kur´an kursuna gitmişliğimden dini bilgimin bana yetecek kadar olduğu kanısındayım. Benim bu konularda eğitimli olduğumu bilen, solcu arkadaşlarım ara sıra bana yoklama çekip, laf sokuşturmaya çalışırlar kendilerince.
Dini konularda sorulan soruları bilimsel ve yumuşak cevaplamaya çalışırım. Aklımızın yettiğince tabii. Bizim seçilmişler gibi hemen celallenmem. “Bire cahil, bire zındık, sen ne biçim Müslümansın, en temel bilgilerden bile bi´ habersin” demem. Dini tartışmalara girmemeye, sorulmadıkça da fikrimi açıkça beyan etmemeye çalışırım. Niye diye soracak olanlara ise; Elmalılı Hamdi Yazır´ın Kâfirûn suresi 6.ayetteki “Sizin dininiz size, benim dinim banadır” açıklamasına saygım nedeniyle.
Hükümet cezaevlerine limitsiz internet bağlatsa, eleştirmek için bir bahane arayacak ve bulacak olan, şeddeli solculardan birisi, yüzüme karşı sırıtarak soruyor. Sırıtmasının sebebi, “ne diyeceğini biliyorum, ama senden duymak istiyorum, senin tansiyonunun yükselmesi hoşuma gidiyor” der gibi; “Hükümet müftülere nikâh kıyma yetkisi verdi ya” dedi. Benim “eee” dememi beklemeden soruyu yapıştırdı. “Mut´a nikâhını da muhtarlar mı kıyacak? Yasada bunun açıklaması yok ta” demesin mi?
İçimden üç kere la havle çektim. Sonra da: “Arap düşünürlerinden, Ebu Ala el Maarri, ‘Dünyada iki çeşit insan var: Aklı olan ve dini olmayanlar, dini olan ve aklı olmayanlar.´ demiş. Sen bunlardan hangisine giriyorsun?” diye sordum. “Elham dülillah, Müslümanım ama oruç tutmam namaz kılmam. Ama amentüye inanır, bazen kelime-i şahadette getirir, kul hakkı yemem, ara sıra içki de içer, bayramlarda namaz da kılarım” diye yalansız cevapladı.
Bire cahil, sen beni tarikatlı tekke şeyhi mi zannettin. Osmanlının tebaasından değil, Cumhuriyet çocuğuyum. Bu sorduğun nikâh hangi dinin, hangi mezhebinin, hangi kolunda onu da bilmem. Git, her konuda fikri olan bizleri yönetenlere sor. Rüşvet başka yolsuzluk başkadır diyen siyasi din bezirgânlarına sor. Onlar da bilmezse cüppeliye sor. Bu tür işlerin fetvacısı ve uzmanı olan o´ da demedim. Kendimi tuttum.
Senin gibi birinin nikâhla ne işi olabilir? “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” denildiğini duymadın mı? Arabanın camlarını neden siyah filmle kaplattığını bilmiyor muyum sanıyorsun? Geçen hafta, bir arkadaşına, “Burada olduğunu duydum da sana bakmaya geldim” diye, gittiğin eve, ne amaçla gittiğini bilmediğimi mi sanıyorsun? Demedim.
Nikâhlanacak oğlun mu var kızın mı diye sordum. “Şimdilik ikisi de yok” dedi. Madem şimdi yok, neden kasaptaki ete soğan almaya çalışıyorsun. Günü geldiğinde çocuğuna sorarsın, hangi tür bir nikâh ve kimin kıymasını istiyor, o zaman sorarsın dedim.