Nurullah ER


Olanlar yaşananlar

NURULLAH ER


Olanları gördükçe, yaşanların içinde bulundukça, dünyanın içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülüyor.

Böylesi durumlara hemencecik, “Dünyanın çivisi çıkmış” deriz.
Olanlar için böylesi bir karamsarlığa kapılsak da, dünyanın çivisinin çıktığı yok. Ama yönetenlerin kendi ellerinde oyuncak ettikleri görülüyor.
2020 yılını karanlık ve acılı yaşatanlar, 2021 yılında beterin beterini yaşatacağa benziyor böyle giderse.
Kimin aklına gelirdi, ABD Kongresinin seçimleri kaybeden Trump destekçileri tarafından basılacağı.
Bu sıradan ve yalnızca ABD´yi ilgilendiren bir olay değildir.
Bunun yansıması, ekonomik ve siyasal olarak dünyada ses getirecektir. Çünkü bu bir demokratik talep, kitlesel eylem değildir. Bu yıllardır dünyanın dört bir yanına demokrasi götürüyoruz diyerek, terör götürüp, o ülkede savaşlar yaşatan, ölümler, açlıklar, yokluklar getiren Dünya imparatoru olarak kendisini lanse eden, özgürlüklerin ve demokrasinin beşiği bilinen ABD´nin kendi elinde terör bombasının patlamasıydı.
Bu Trump´a destek veren Kongre üyelerinin Anayasaya bağlılık yemininin ihlali, anarşinin demokrasiye tercihi idi.
Bu bir kalkışma ve terördü.
Ölen canlar vardı…
Dünyada bu ve bezeri siyasi gelişmeler yaşanırken, ülkemizde yapay gündemlerle kamuoyu oyalanıyor.
İlker Başbuğ´u, Can Ataklı´ın sözde darbe çağrısı, Fikri Sağlar´ın başörtüsü gündemi, Boğaziçi Üniversite´sine atanan rektöre karşı oluşan tepkiler ve benzerleri.
Ama halkımızın gündeminde hiç bunlar yok.
Herkes ekmeğinin derdinde.
Yeni yılda asgari ücret açıklandı, memura, emekliye verilecek zamlar belirlendi. Tümü de gerçek Pazar enflasyonun altında.
TÜİK 2020 yılında enflasyonu yüzde 14.60 olduğunu açıkladı. Enflasyon Araştırma Grubunun yayınladığı veri ise, yıl itibarıyla 36.72.
Dünyada neler yaşanırsa yaşansın, ülkemizde gündem ne kadar değiştirilmeye çalışırsa çalışılsın, halkın gözü mutfaktaki tencerenin kapağında, burnu pişen yemeğin kokusunda.
Ekonominin çarklarında farklı faktörler olsa da, ana nüvesi “emektir.”
Nüfusun büyük kesimi; işçiler, memurlar, emekliler, esnaf ve köylülerden meydana gelmektedir. Bunlar ülkemizin en dinamik kesimleridir. Üretici olduğu kadar da tüketticidirler. Ürettiklerinin bedeli günün yaşam koşullarına göre tüketimlerine yansımazsa, gelir seviyeleri düşük olduğundan sosyal rahatsızlıkları beraberinde gelir. Bir toplumun sosyal bunalımı, ekonomik krizlerin en büyük sebebidirler.
Yapay gündemlerle, toplum kendi meselesinden ne kadar uzaklaştırılmaya çalışılırsa çalışılsın, onlar açlığın kılıcını sürekli enselerinde taşımaktalar.